- 2873 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
“BÜYÜ’SÜN, YAZ!” HİLMİ YAVUZ
“BÜYÜ’SÜN, YAZ!” HİLMİ YAVUZ
Türk Edebiyatı’nın yaşayan çınarlarından biri
Hilmi Yavuz. Üstadı merak ederdim. “BÜYÜ’SÜN, YAZ!” isimli kitabını kitapçıda birkaç kez karıştırdım.
Rast gele bir sayfa açtım…
Hani olacak çocuk…. belli olur derler ya Anadolu’da… Hemen anladım…
Bende şiirin gelişini, şiirin hasını, şairini daha birkaç mısrada anlayıverme özelliği oluştu son zamanlarda! Bu melekeyi nasıl edindim bilmiyorum.
Açtığım sayfada bir şiir vardı:
“ölüm uysal bir mesnevi gibi
aktı gider, döne döne
güneş de batarken sararır
acılar kaldıysa dünden bu güne
elbet sorulacak bir hesap vardır
ve hüznü bir kirmen gibi eğirip
yükleyip türküleri tuza ve yüne
ve ilk yazı bir garip efsane
diye söyleyenler, yaşatanlardır
ölüm, uysal bir mesnevi gibi
aktı gider, döne döne” “Mevlana hayder” sayfa 62..
Ve hemen anladım kitabın değerini. Kuyumcunun altının değerini anlayışında..
Biliyor musunuz, ben şiirin kuyumcusuyum diyesim gelir zaman zaman arkadaşlarıma. Ama korkarım çok bilmişliğin elbisesini giymekten!
Birkaç sayfa daha karıştırdıktan sonra, heyecanla cebimde para olup olmadığına bile bakmadan kasiyere gittim. Ve aldım…
Üstadımız, hiç de yabana atılmayacak, ancak onbinde birimize nasip olan eğitimler görmüş.
Her neyse konumuz şiir…
Anadolu kültürüyle modern şiiri harman eylemiş Hilmi Yavuz… Kitabın önsözünde dendiği gibi:
”sanatının esansını yoğun modern şiirden ve kültür tarihimizin kaynaklarından damıttı”
Kitabın sayfaları ilerledikçe bu tesbitin ne kadar isabetli olduğunu görüyorsunuz.
Şiirleri, nesri andıran, ama, uzun cümlelerin parçalanıp şiirselliğe yakışır ve yaraşır bir şekilde düzenlenerek alt alta yazılmış dizelerden oluşuyor. Çok şiirini ilk başladığı dize veya bölümle bitiriyor. Göze batan bir tarzı var.
“gördüm: göğsünden kopan güneşti
yeşil sözü gördüm
avucundan doğan nehri
bir kemerdi giyindim aşkı
hırkamı ördüm, bürde!
dedi üşüyordun,
sana verdim!”
“kaab ile hırka” sayfa 235…
En güzel uzun efsunlu cümlelerin parçalanışı,
mısra parçalanmaları, modern Türk şiirinin en güzel örneklerini oluşturuyor.
“bendim kalyonlarda tutsak bir kürek
deniz kapılarını andıran boşluk
açtığım yelkenler tozlu ve soluk
ilkyazların kıyısından gidecek”
“kalyon” sayfa 34..
Böyle modern sonne’ler olduğu kadar
Anadolu’yu anlatan, veya güzel Anadolu’muzun kara bağrından damıtılan esanslar diyebileceğimiz modernizmin kanatlarını oluşturan şiirler alıp götürüyor sizi, şiirlerin istediği yerlere..
Ve zevk veriyor, tatlı hüzünler yanıyor içinizde…
Zaten gerçek sanat eseri de bu değil midir?
“doğudan bir kent”
“Siirt, ağaçsız gömütlük
çocukluğu doğal kireç
bir kent orda her kuyu
bir ermiş kadar su bilir
hüzne kil, öfkeye kum
bir kent, orda duyguyu
doldurur boydanboya zakkum”
“Siirt, rüzgarı saralı
gençliği yolgeçen hanı
bir kent, korkunun pirinci
gibi ayıklar zamanı
dilencisi, kör nergis
bir kent, ölü bir balı
gömer arıya, peteksiz”
Bu, doğuyu anlattığı şiirlerden sadece bir örnek…
Kitap, yky’larında çıkmış…
Şiir sahasında at oynatmayı düşleyenlerin, bu alanda başarılı olmak isteyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap…
Modern Türk şiirini Anadolu’dan, ama bilhassa doğudan(?) topladığı çiçeklerden damıtıyor sayfalara… Kimi zaman bir kekiğin kokusu, kimi zaman zakkum çiçeğinin acısı var damıttığı esanslarda!
Kitap ve şair konusunda çok söylenecek söz var ama, zaten söylenecekler söylenmiş.. bize de fazla söz hakkı kalmamış…
“mühür”
uzun etme artık şiirindençık
acı ve düzyazıyla lanetlenmiş
olmadan önceki günlerine dön
hilmi yavuz
sevdalar ki onları ele vermeden
daha iyi nasıl anlatılabilir
ve neden
bir düşün hangi şiirin içinden
onu yazmadan daha
geçen bir turna görülmüştür
sevda sözleri! Siz şimdi benim
hangi tür
hüzünlere ne ad verdiğimi
nerden bileceksiniz?
tedirgin ve kömür
olmuş sesler duyarsınız ama
bu bir şeyi anlatmaz ki!
şiir, Hilmi yavuz, mühür-
lenir gömülür!”
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.