- 551 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Rol
Rol
Size ismi "Diriant" olan "Altınçağ"ı müjdeliyorum! Ben içsel tespitlerimi yazıyorum. Sade ve katışıksız!
Allah’ın yeni devrandaki "Kuran" eksenli dönemi evrensel bir dönem. Bu dönemde "İnsan"; tek bir insan, bir insanlık kadar değerli. Ve dahi bir tek insan, tüm insanlıkla aynı kaynaktan Allah’tan ruh almıştır. Ruh tektir. Ve Allah’ın bilgisi ruhta saklı. Bu nedenle "Yaratılanı seviyorum, yaratandan ötürü! "
Eril ve dişil olarak insanların ayrı muamele görmeyeceği ve cinsiyet üzerinden üstünlüğün olmayacağı bir dönemden bahsediyorum!
Bu dönemde insanlar arasında da üstünlük olmaz! Yani herkes "İnsan" potansiyelinde eşit hukuka sahip! Kurtarıcı dönemi bitti..
Bu dönemde eski öğretilere sadece bilgi açısından başvurulur! Asla eski "Orta Çağ" öğretileri esas alınmaz!
Hep söylenen "Ortak akıl" bu dahi bir akla herkesin ortak olması ya da bir aklı herkesin ortaklaşa kabulü değildir! Ortak akıl tüm evrensel eşit insanların ortak aklıdır! Bu ortak akılda herkese yer var!
Bireysel hak ve özgürlükler ve toplumsal adalet konusunda zaten kanunlar var ve kanunlara uymak insan olanın reddetmeyeceği bir durum. Kanunlar zaten toplumun yasama kurumu olan meclisin "Ortak aklıdır! "
Kavga nedeni menfaattır!
Bu nedenle kavga körüklemek ya da çıkarmak menfaatçilerin kendi aralarında kalmak zorunda... Birbirlerinin enerjisini ve hakkını çalarlar! Bu nedenle evrensel olarak borçlanırlar birbirlerine... Haklarını da bir şekilde birbirlerinden alırlar! Evrensel eşit insan prensibi tam olarak yerleşene dek kavga kaçınılmaz! Birbirlerini devamlı aşağılarlar! Oysa ikisi de eşittir Allah huzurunda... Bu konuda şüphem yok!
Eski zamanda yaşamış olanların rolüne soyunma var. Bu geçmişteki bir kahramanı taklit edip onun rolünü kapma isteği. Oysa taklit asılın aynı olamıyor. Taklit ederek sadece aynı rol yeniden yapay canlandırılır! Oysa Allah bize kendi rolümüzü verdi. Halifelik her insanın rolü. Bunu bir kişiye atıp onun ardına saklanmak ister insanlar, kolaycılar.
Bakınız, her insan Allah’tan aldığı ruh ile kendi "Zat" ını oluştururken esmayı yansıtır! Bu anlamda eğer tek bir insan bu esma yansıtma işinde yeterli olsaydı sadece Adem yeterli olurdu milyarlarca insana gerek olmazdı. Hatta Cennet ve Cehenneme ayrılan insanların bu esmanın yansımasında ne gibi bir rolleri olduğunu bilemiyoruz. Bu nedenle Allah’ın sadece Cennetlikleri önemsediğini sanmak gibi bir yanlışa düşülür! Bu konuda çok kıssa var! Berber kıssası; bir kel adam zavallı biri ve dindarlığı da yok (Bu kişiyi evliyadan nakletmeleri kıssanın sonucuna bakılarak olmuş!) berberde sakalını traş ettirirken; bir soylu bey gelir ve berber koltuğundaki adamın başına dokunup onunla alay edip sırasını alır! Bu soylu bey çıkıp giderken atına atlar ve at nasıl şaha kalkmış, bey attan düşüp kafasını parçalamış! Ahali şaşkın sormuş; bu kadar mı kızdın ki adama nasıl beddua edip ölümüne neden oldun derler! O da ben kızmadım kelin sahibi kızmış. Yoksa ben o kadar da insafsız değilim. Kelin sahibi kızarsa böyle feci olur!
Bu çok manidar bir durum geçmiş zamanda yaşayan birinin adına konuşmak. Bu çok yaygın, ne dersiniz? Geçmiş zamanda yaşamış biri gelse şunu yapardı demek ne kadar gerçeklik taşır? Bu geçmiş zaman kahramnının rolünü çalmaya çalışmaktır. İnanın bana yeni devranda kimse kimseden üstün olmayacak! Bu süreç işliyor.
Böyle bir yazıyı kaleme almamın nedeni ne olabilir?
Bir siyasi maksat olabilir mi, ya da bir ticari maksat? Ya da bir baş olma arzusu? Baş olma arzusu olanlardan duydunuz mu siz tüm insanlar eşit evrensel olarak söylemini? Aksine şu (Orta Çağ’da yaşamış) ulu kişiyi takip edeceksiniz, şu yeni dönem mehdinin ardından gitmek zorundasınız derler!
Ben insanım! Ve Allah bana öyle bir ruh vermiş ki! Tüm diğer insanlarla aynı kaynaktan. O halde tüm insanlarla eşitim. Ne önümde beni sürükleyen birine rıza gösteririm ne de ben başkalarını beni izlemeleri için teşvik ederim! Bakın "Haddini bilmek" ten bahseder dururlar! Haddini bilmek başkalarına had bildirmekle olmaz! Kendiyle eşit ruha sahip olan birine had bildirmeye kalkışmak haddini bilmemek zaten!
Sık sık "Orta Çağ" dan kurtulmak dediğim de şudur; bu zamanda tüm felsefi ve dinsel nakil bilgiler "Orta Çağ" da üretilenler ve günümüze egemenler ve zorbalardan arta kalan bilgilerdir. Ya eklemeler olmuş ya eksiltmeler! Kuran diyorum sık sık Evet kuran o aslı bozulmadan kalabilmiş! Buyurun güncel yorumlayıp günümüzdeki algılamayı oluşturalım! Heyhat! Kuranı da okumayan büyük bir kalabalık var ve kurancı kesilmiş! Ben evrensel olan her bilginin yeni dönemde faydalı olacağını biliyorum. Bakın inanıyorum demiyorum, biliyorum!
İnanma, bil; bu konuda da çok ısrar ettim. İnanmak başka, bilmek başka! İnsan inandığını bilme yoluna koyar; bildiğinde, inanmak yerini bilmeye bırakır. Ali sözü olarak duydum; "Perdei gayp açılsa yakinim ziyadeleşmez! " Yani perde açılsa imanım artmaz! Bu ne demektir? Bu, inandığım her şeyi bizzat biliyorum demektir! "İlim kendin bilmektir! " Yunus Bu da şudur; insan önce kendini diğer insanlarla eşit olarak kabul edecek, kimseyi diğer insanlardan üstün tutmayacak! Kimseden de üstün olduğunu iddia etmeyecek! Ve bizzat kendi bilecek hem de kendini bilecek! Dolma akılla yol alınmaz! Bir baş rol oyuncusunu taklit eden onun sadece benzeridir! Asıl bir adettir! Bir müzisyenin konserini onun yerine onun sesini çok ustaca taklit eden biri verse! Aslı kadar ilgi görür mü? Ya da belki ilgi görür de aslı olur mu?
Bu kadar yeter, bu gün.
Saygılarımla,
Ahmet Bektaş
YORUMLAR
Ahmet Bey, insan inandığı şeylere bilerek inanacak,diye yazıyorsunuz. Doğru da diyorsunuz.Bu böyledir deyip kesip atmak, nice yanlışları doğru bilerek yaşamak anlamına gelir.Dileğim;"Kelin Sahibi'nin" temiz ahlaklıları, art niyetli insanlardan korumasıdır.Saygı ve selamlarımla..