Kırmızıya Dönüş
Kırmızıdan çıkmak istedim yola, şeytandan, tanrıdan, sonra sevdiğim kadından hatta sevmediğim kadınlardan , sonra sonra adamlardan…Bir renk olmak istedim işte kırmızıyı yakıştırdım kendime, sonra sana, sonra sigaranın dumanına bile kırmızıyı yakıştırdım.
Adımı sevmezdim ben hatta adımdan önce ve sonra gelen hiçbir şeyi de. Başka adları da sevmezdim aslında, yani sadece kendimle değildi problemim. Şeytanlaydı, tanrıylaydı sonra adamlarla… Renkleri severdim. Sonra kırmızıyı. Sonra kendime yakıştırırdım, sonra sana, sonra seni yanıma yakıştırırdım. Adımı düşünürdüm sonra, yine sevmezdim. Hak etmediğim, hak etmediğimiz ve hatta seçmediğimiz adları tıpkı tanrı gibi…
Sonra bazen uyurdum ben, kırmızı düşlerim olurdu. Düşlerim kızarır kırmızı olur düşerdi geceme. Seni görürdüm, kırmızı kıp kırmızı bir elbise üstünde, daha çok severdim kırmızıyı sonra seni. Sonra ateşi düşünürdüm, şeytanı kırmızı bir ateş içerisinde… Şaşırırdım çok şaşırırdım şeytanın haline. Kırmızı bir tek ona yakışmaz, belki sonra tanrıya… Adamlara yakışır kırmızı ama ben adam değilim Adem’den sonra kim oldu ki zaten? O zaman kırmızı en çok Adem’e yakışırdı sonra Hava’ya … Şeytana yakışmazdı tabi, bir de tanrıya…
Her renk bir vazifeye mümessil kılar kendini ve her insan bir renge… Düşünürsen her renkte bir insana yakışır elbet. Ben en çok kırmızıyı yakıştırdım kendime, sonra sana, sonra yanıma. Kırmızı kadar yakıştırdım, aşk dedim adına o da kırmızı oldu benim için. Bir renk oldun işte vazifeyle görevlendirilmiş. Görevi tanrı tarafından belirlenmiş. Tanrı dediğime bakma, tanrıya kırmızı yakışmaz belki şeytana da. Tanrının hayali siyahla beyaz arasında, gece siyah gündüz beyaz belki birazda mavi.
Işık çarpıyor üzerine kadınım çarptıkça bana dönüyor bakışların. Ben renkleri görüyorum gözlerinde vazifesi bir arada tutmak olan renkleri. En çok da kırmızıyı yakıştırıyorum bana çarparken gözlerine. İçim ürperiyor, bembeyaz ve simsiyah gecenin orta yerinde. Sanki tanrı sesleniyor bana, sonra şeytanı görüyorum kıpkırmızı ateş içerisinde. Yakışmıyor ona yakıştıramıyorum. Sonra bir adam oturuyor karşıma adı Adem ve adı renginden önce gelen ilk adam . Kırmızı duruyor üzeri ateşten kalma kırmızı, sanki çok günahı varmış gibi. Şeytana bakıyor gözleri, gülümsüyor hafiften. Tanrıya dönüyor yüzünü sonra simsiyah bir gecede siyah bir düşün içinde kayboluyor.
Sen oracıkta oturuyorsun, üzerin de kırmızı bir elbise… Canla başla sever gibisin beni. Ben yüzümü dönüp yüzüne kırmızı diyorum. İnsanı var eden her hücreyi tarif eder gibi. Daha çok yakıştırıyorum kırmızıyı kendime ve sonra seni bana, sonra kırmızıyı ikimize. Daha çok seviyorum seni, her hücremin var oluşuna inat tanrıya dönüyorum,siyahla beyaz arasında kalan tanrıya. Şeytanı görüyorum yanında tanrının var oluşundan nasibini almış şekilde. Yakıştıramıyorum kırmızıyı onlara… Dönüyorum sırtımı, üzerinde kırmızı bir elbise bana doğru geliyorsun. Ben daha çok seviyorum seni sonra kırmızıyı, sonra en çok kırmızıyı yakıştırıyorum ikimize…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.