- 728 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
Sözlerimi Geri Alamam
Yüzünde mahçup bir gülümseme vardı. Bir süredir mikrofonun başında duruyor ama konuşmuyordu. Onu çevreleyen kalabalığın uğultusunun dinmesini bekliyordu.
“O da mı burada?” diye kulağıma fısıldadı Seyfi.
“Şşşt!..”
O da buradaydı. Yalnız da değildi. Görebildiğim kadarıyla biri dışında tüm grup arkadaşları onunla beraberdi. Sesinin herkes tarafından duyulabileceğini anlayınca söze girdi:
“Bu akşam... Bu akşam biz de size katılmak istiyoruz. Belki eylemimize büyük bir katkısı olmayacak ama biz yine de şarkı söylemek istiyoruz. Hepinizin bildiği, her zaman söylediklerimizden değil. Bu Türkçe bir şarkı. Zamanında Yusuf yazmış, elime tutuşturup ‘Bir gün bir devrime şarkı gerekirse, bunu söylersin demişti’. Sanırım zamanı geldi.”
Geriye bakıp grup elemanlarıyla işaretleşti ve elindeki flütü ağzına götürdü.
“Yusuf gelmemiş onlarla, değil mi?”
“Şşşt!..”
Daha sonradan öğreneceğim gibi şarkının orijinalinde piyano olan bölümü bu sefer flütle çalıyordu. Yumuşak, tanıdık bir melodiydi.
“Oğlum bu... Şey ya, şey... Hah, Pachelbel’in canon’u... Değil mi?”
“Neyse ne! Bir sus!”
Seyfi haklıydı. Yine de aldırmadım. Kimse aldırmadı. Kolay hatırlanır sözleri ikinci tekrarla birlikte kalabalığın ağzına yayılmıştı. Herkes bir ağızdan söylüyor, sesimiz yükseldikçe kendimizi daha güçlü, yenilmez hissediyorduk. Heyecanımız gruba yansıyor, gitarcılarının ağladığı bulunduğum yerden görebiliyordum.
Şarkının sürdüğü beş dakika, bütün gecemizi ısıtmaya yetti. Sabah polis panzerleri harekete geçtiğinde bazılarımız hala şarkının nakaratını mırıldanıyordu.
YORUMLAR
Duyarlı bir yazıydı okuduğum. Yürek sesinizi duydum. İstanbul tek bir bayrak altında( Yaşasın Cumhuriyet , Yaşasın Atatürk )toplandı. Ne parti ne bir ırk din ne bir bir aykırılık...
Akşamları Türk bayrağımız elimize İstiklal marşı dilimizde...
Yazıyı ve sizi kutluyorum, sevgilerimle...