- 909 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
silinen satırlar
Mavi sokulurken karanlığın içine ağır ağır
Gölgeler topallaşır, vuslat sağır
Mazi bir bıçak sanki
Saplandığı her yeri kanatır ağır ağrır
Hayal meyal hatıralar dolanırken gözlerimin önünde, gözyaşlarım sel olur beni götürür buralardan… gidişine söylediğim türküler tükendi bitti, türkülerden gayrı bende ben bile kalmadı. Yiğidim dediğim; şimdi gurbet ellerde yaban oldu.
Aslında koymazdı bana gidişin ama hazır değildim böyle bir sona… galiba ben bir sona hazır değildim. Hep bir başlangıç içindeydim seninle ve bitmeyecek sanırdım bu masalı… ama unuttum masalların sonu vardı, mutlu da olsa mutsuz da olsa bir son mutlaka vardı. Belki de sadece çocukların masallarında vardı mutlu sonlar biz büyükler için hala öyle bir son yazılmamıştı ve biz büyümüştük bu ayrılıkla…
Kopuk bir zamanın içinde oradan oraya savrulurken ben; hiç geçmesini istemezdim yanındayken saatlerin; aylarca sensiz kalacağımın habercisiymiş sanki o ızdıraplar. Koynunda uyuduğum zamanlar kanatlanıp gökyüzüne yükseldiğim anlardı sanki hele bir de ellerin saçlarımda dolanıyorsa en mutlu kadınıydım iki cihanın. Gözlerinde gözlerimi görmek, tenimde varlığını hisettmek, seninle kendimi kaybetip yine sende beni bulmak, sesinde doğmak, nefesinle can bulmak…
Neyse…..
Artık sana sevdiğim bile diyemiyorum… belki de unutmaya başladığımı gösteren ilk adımlardır bunlar kim bilir büyüyorumdur belki sensizlikle savaşarak…. Seyreldi artık aklıma durup durup gelişlerin, hatıraların gözlerimi nemlendirmesi de azaldı gibi sanki. Geceleri daha az üşüyorum, bilmiyorum belki de havaların ısınmasından böyle… ama istiyorum artık seni unutmayı…
Gücüm kalmadı gidişinin ardındaki dönüşü beklemeye… belkileri koyacak yer bulamıyorum artık. Şişelerinin diplerinde de bulamıyorum seni… şişelerle sabahlama sebebim sadece sana yakın olmaktı oysa… kadehler bile tat vermiyor eskisi gibi.
Çerçevelerde duran fotoğaraflarımızı ters kapattım bakmıyorum, üstü tozlansın diye bekliyorum ve biraz daha zaman geçince soğuk bir demir parçasıyla ikiye bölerim. Bilmiyorum kendimde o gücü bulabilir miyim ama yapmak istiyorum…. Ama biliyorum ki paslı bir çiviyi kalbime saplamak bundan daha kolay. Ben yine de sevgime prangalar vurmak istiyorum, adını anmamak, kokunu duymamak istiyorum. Kalbime geldiğin zaman bütün bedenimi kaplayan sızıdan kurtulmak istiyorum.
Dibe kadar vurasım var bugün
Bundan sonra doğmasın artık gün
Sokaklarda kurulsun düğün
Kutlansın davulla zurnayla öldüğüm
Bittiğin anlardayım, bittiğim anlarda… nefes almanın bu kadar zor olduğunu bilmiyordum hiç… oysa ne acılar yaşamıştım tarifi imkansız ama hiçbiri böyle durup durup kanayan bir yara bırakmadı bende. Hiçbiri böyle darma duman etmedi beni. Böylesine parça parça kopartılmamıştı bedenim…
Bilmiyorum kaçıncı veda bu, kaçıncı vazgeçişim senden ve her defasında yine sende kendimi bulmam nereye kadar sürecek bilmiyorum. Kürkçü dükkanında kendini bulan bir tilkiden farkım kalmadı artık. Sigaramın dumanından göz gözü görmüyorken sararan ellerimden senin için dökülen son satırlar olsun istiyorum…
Desinler ki bir vefasıza gönül vermiş
Bu sevda onu canından etmiş
Sevdiğinin kalbi bir parça et imiş
İflah olmaz bir sevda için kendini harcamış
Yıldızsız bir gecede veda ediyorum sana… silinen satırların içinde bıraktığım bu adamı bu cihanda azat ediyorum ama öteki alemde Tanrı’ya şikayetçiyim!...