- 915 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BİR FIRT !
Uzun zamandır içi içine sığmıyordu. Çektiği acılar, gördüğü vefasızlık içini yakıp kavuruyordu. Dost sandıkları , en zor ve kötü günlerin de uçup gitmişlerdi. Acılarını paylaşacağı kimseler kalmamıştı. Tek tesellisi vardı. Bir kalem ve kara kaplı şiir defteri . Kalem yazıyor, defterle dertleşiyordu. O akşam ilham perisi gelmişti. Aldı kalemi eline, dizeler su gibi akıyor, dörtlükler sıralanıyordu.Son mısra yı yazdı. ‘’Anamı, babamı , kardeşimi kaybettim..’’ Öylesine uzaklara dalmıştı ki, adeta kendinden geçmişti…Telefonun sesiyle irkildi! Birden babası aklına geldi. Babası hastaydı. İçinden ‘’Hayırdır inşallah ‘’ dedi!
Saatine baktı. Saat bire geliyordu. Ahizeyi kaldırdı.
___Efendim, buyrun
___Abi benim, baba mı hastaneye yatırdık.
Başından aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi oldu!. Bir an durakladı.
___Nereye diyebildi.
Beynin de şimşekler çarpışıyordu !. Babasına bir şey olmasından korkuyordu. Birden şiirin son mısrasını yazdığına pişman oldu. ‘’Keşke yazmasaydım. Allah korusun gerçekten kaybedersem babamı ne yaparım, nasıl dayanırım.’’ diye hayıflanmaya başladı. Babası sigara yüzünden (K.O.A.H) kronik akciğer yetmezliği hastası, olmuştu. Nefes alamıyor, aldığı oksijen vücuda yeterli gelmiyor du. Sigara akciğerin hava keseciklerini yapıştırmış, oksijen alma kapasitesi oldukça azalmıştı. Akciğerin bu hali kalbi zorladıkça, kalbin büyümesine neden olmuş, kalp yetmezliği de başlamıştı. Montunu giymesiyle dışarı çıkması bir oldu.
Taksi durağını aradı. Taksi yoktu. Caddeye indiğin de şansına bir taksi geldi. Taksiye bindi.
____Samatya Hastanesine .
Hastaneye gelene kadar hiç konuşmadılar. İçinden babası için dualar ediyordu. Taksinin parasını verdi. Acilden içeriye yöneldi. Servis girişinde güvenliğe takıldı. Durumu izah edince izin verdiler.
Gögüs hastalıkları servisine girmesiyle şok olması bir oldu. O da ne? Babası koridor da bir sedye de yatıyordu. Oksijen tüpüyle hava veriyorlardı. Nasıl olur du ! Yoğun bakım da yatması gereken bir hastanın koridor da sedye de yatması. Aklı almıyor du ! Hemde İstanbul’ da, üstelik Türkiye’nin, en büyük şehrin de. Yatak yokmuş!. Kardeşine çıkıştı;
____Neden başka hastaneye götürmedin? Kardeşi;
____Başka hastanelerin arandığını ve yer olmadığını söylediler. Dedi.
Babasına yöneldi. Üstüne baktı. Üstü başı ter den sırıl sıklam olmuştu. Elini tuttu ve yanaklarına öpücükler kondurdu.
____Geçmiş olsun babacığım.
Boğazı düğümlendi. Gözlerinden akan yaşlara engel olamadı. Aklına türlü türlü
şeyler geliyordu. Babasının tuttuğu elini azıcık sıktı. Kulağına eğildi.
____Babacığım, beni duyuyorsan elimi sık.
____Nasılsın , babacığım.
Babasının, bilincinin yerinde olup, olmadığını test etmek istiyordu. Yavaş yavaş elinin sıkıldığını hissetti ve sevindi.
____Rabbim sana şükürler olsun. Dedi, içinden. Eğildi babasını tekrar öpmeye başladı. Nöbetçi doktoru buldu. Durumu izah edip, babasının durumunu ve yatak durumunu sordu. Yatak işini sabah çözeceklerini fakat babasının durumunun pek iyi olmadığını öğrendi. Metanetini korumaya çalışıyordu. Kardeşine durumu söyleyemedi. Kendi sıkıntılarını unutmuştu. Babası için yanıp tutuşuyordu.
Sabahleyin serviste yatağa geçtiler. Yatağa geçinçe babasının üstünü baştan aşağı değiştirdi. Sahil tarafında camın kenarına yatırmışlardı. Sekiz yataklı bir koğuştu. Hastaların hepsi de sigara kurbanıydı. Her birinin yanın da refakatçıları vardı. Kapının girişinde ki hastanın üç tane refakatçısı var dı. Sırayla hastanın başını bırakmıyorlardı. Hastayı bazen yatağa oturtuyorlardı. O sırada hasta eliyle, parmaklarını ağzına yaklaştırıyor, bazı hareketler yapıyordu. Bunlara bir anlam vermeye çalışıyordu.
Bu arada babası kendine gelmiş, konuşmaya başlamıştı. Babasına sarılıyor, onu bebek gibi seviyor, öpüyor kokluyordu. Sonra babasına;
____Baba gece söylediklerimi duydun mu..?
____Duymaz olur muyum, oğlum duydum…
____Peki neden cevap vermedin.?
Babası içini çektikten sonra;
____Ah be yavrum, cevap verecek halim yoktu. Bitkindim.
Tekrar babasına sarıldı ve öptü. Babası ağladığını görmüştü. O da oğlunu gözlerinden öptü. Sekiz hasta bir oksijen tüpünü sırayla kullanıyorlardı. Kapının girişinde ki hasta iki de bir fenalaşıyor, takviye ilaçlar veriliyordu. Her fırsatta adam, o anlamsız hareketlerine devam ediyordu. Kriz geçirdiği bir anda beynine yeterli oksijen gitmediği için konuşma yeteneğini kaybetmişti. Adamla göz göze geldiklerin de, aynı hareketlerine başlıyordu. Yanındakiler bayan olduğundan babalarının ne demek istediğini soramıyordu. Ertesi gün yine fenalaştı. Serviste ve koridorlar da bir koşuşturma başladı. Apar topar yoğun bakıma indirdiler. Adamın el ve parmak hareketleriyle ne demek istediğini merak ediyordu. Babası iyice düzelmiş, oksijeni azalmışlardı.
Adam gittikten yarım saat sonra ölüm haberi geldi. Kızları ağlıyorlardı. Büyük kızının yanına vardı;
____Başınız sağ olsun. Allah rahmet eylesin
Dedikten sonra merakını gidermek istiyordu.
____Kusuruma bakmayın, bir şey sorabilir miyim?
____Tabi kardeşim, buyur
____Babanız el ve parmaklarıyla bir şeyler mi anlatıyor du ? Yoksa bir şey mi istiyor du ?
Kadıncağız bir ah çektikten sonra
____Ah !. Be kardeşim, kendini mahfeden sigaradan ‘’ verinde, BİR FIRT çekeyim ’’
diye yalvarıyor du.
DURMUŞ ÇAĞLAYAN 18/04/2013
YORUMLAR
Merhaba Durmuş Bey, öncelikle toplumu ilgilendiren bir yazı paylaştığınız için sizi kutlarım.
Gelelim yazının durumuna; konu olarak güzel. Anlatım olarak güzel, lakin çok yerde üç noktaları gereğinden fazla kullanıp israf etmişsin gibi geldi bana. Bir de "de da" eklerini birleşik yazmışsın. Onlara da birazcık dikkat edersen mükemmel üstü bir yazı olacak.
Bu arada, bu konu ile ilgili benim "ÜÇ NOKTA MI" Adlı bir öyküm var. size yardımı olacaksa okumanızı salık veririm. Çünkü bu yollardan ben de geçtim ve geçerken çok fırça yedim çok!
Tebrikler, selam ve saygılar.