YÖRÜKLERİ TANIYOR MUSUNUZ?
Değerli okurlarım, bu yazımda sizlere Yörükler hakkında kısa bir bilgi aktaracağım. Hepinizin bildiği gibi ilimizin muhtelif yerlerinde yaşayan ve Yörük olmaktan gurur duyan pek çok insanımız var.
İyi çabuk yürüyen, muharip, cesur, eli ayağı sağlam, yerleşik olmayan, göçebe hayatı yaşayan halk anlamına gelen “YÖRÜK” Türk’ün özüdür. 1071 Malazgirt Zaferi ile Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Oğuz Türklerinin göçebe hayatını devam ettiren halka Yörük, yerleşik hayata geçenlere ise Türkmen adı verildi. Yörükler zaman içinde Anadolu’nun çeşitli bölgelerine yerleştirildi. Bulunduğu Oğuz Boyu adıyla boş arazilerde yerleşik hayata geçtiler. Ülkemizde Kayı, Bayat, Karaevli, Yazır, Döğer, Dodurga, Yaparlı, Avşar, Kızık, Beğdili, Karkın, Bayındır, Peçenek (Beçenek), Çavundur, Çepni, Salur, Eymir, Alavuntlu, Yüreğir, İğdir, Buğdüz ve Kınık isimli Yörük yerleşim yerleri bulunmaktadır. Bunlarla birlikte ülkemizin dört bir yanına dağılan Yörükler, Aydın, İçel, Manisa, İzmir, Denizli, Konya, Ankara, Aksaray, Bursa, Kastamonu ve pek çok vilayetimizde tamamen yerleşik olarak yaşamaktadır.
Yörüklerin yerleşik hayata geçmeden evvel kendilerini yöneten bir reisleri vardı. Bu reislerine Mir i Yörükan veya Yörük Beyi denilirdi. 25 i yamak, 5 i eskinci olmak üzere 30 kişilik ocaklar şeklinde tımara sahiptiler. Havanın ısınmaya başlamasıyla gruplar halinde yaylalara çıkar, sonbaharın gelişiyle sahillere kışlaklara geri dönerlerdi. Geçimlerini hayvancılıkla sağladıkları ve konargöçer oldukları için onlar reayadan (vergi vermekle yükümlü halktan) alınan vergilerden muaftılar. Sadece yerleşik hayata geçenler zirai vergilerini ödemekle yükümlüydüler.
Yörüklerde tek eşlilik hâkim olup ataerkil aile yapısı vardır. Evlenen çocuklar babayla birlikte yaşar ve böylece büyük aileler meydana getirirlerdi. Genellikle yakın akrabalarla evlilik yaparlardı.
İdari yapılanma ise, oba, oymak, boy ve millet şeklindeydi. Bir soyun yaşadığı alana oba, obaların bir araya gelmesiyle oymak, oymakların bir araya gelmesiyle boy ve boyların bir araya gelmesiyle de milletler oluşurdu. Oymakların başında kethüda (kâhya), boyların başında boy beyi(Yörük başbuğu), milletlerin başında da ilhan (hakan) bulunurdu.
Yörüklerin dili duru ve zengin bir dil olan Türkçedir. Bununla birlikte müthiş bir folklor kültürüne sahip olan Yörükler anane ve geleneklere de bağlı bir yaşama da sahiptiler.
Günümüzde de yerleşik hayata geçmiş olmalarına karşın eski Yörük kültürünün pek çok anane ve geleneklerini devam ettiren Yörükler de vardır. Belki de siz de o Yörüklerimizdensinizdir. Eğer Yörük gelenek ve hikâyelerine sahipseniz burada bizimle paylaşabilirsiniz. Böylece özümüzü daha yakından tanıma imkânına sahip oluruz.
Saygılarımla
Elvan USUL
12.08.2008
Nokta gazetesi
[email protected]
YORUMLAR
Ben de aksaray yörüklerindenim.Heyecanla okudum yazınızı ve adeta Aksaray Hasan dağı eteklerini kaf dağında kar sularıyla beslenen kır menekşelerinin kokusunu buram buram bu sayfaya taşıdınız ve bende doyumsuzca ruhuma çektim bu kokuyu...Fesleğen gibi,kekik gibi menekşe kokuları gibi..Yörük kültürünü ve yörükleri tanıdıkça sanırım medeniyetin açılımı ve estetiğine ulaşabilme imkanımız artacaktır.Çünkü bende bu dağlardan ve geleneklerden aldığım ilhamla ressam olmanın hazzını yaşıyorum.Çünkü bu gelenek ve adetler size siz olmayı insan olmayı yani adam gibi adam olmayı öğretir.Bu öğretilere lütfen kapımızı kapatmayalım.Bize açtığınız bu pencere ve uzattığınız dost elini samimiyetle kabul ediyoruz.Çok hoş bir yazı okudum kutlarım...
YÖRÜKLERİ TANIYOR MUSUNUZ?
Başlık çocukluğumda ( kırk yıl önce ) Alanya'nın yörüklerini anımsattı. Kışı sahilde, yazı Geyik dağlarının eteklerinde, yakınında, hayvancılık yaparak geçiren insanlar, turizm ve seracılık gelişince, o zamanlar koyun sürüleri, keçileri ve deve kervanlarıyla geldikleri yaylalara 15 - 20 yıldır Avrupa kökenli arazi arabalarıyla geliyorlar. Sürüler ve kervanlar anılarda kaldı.
Erkekleri el tezgahında yünden dokunan ceket ve pantolon giyen, onların bir de siyah renkli beli kuşak bağlı, geniş pantolonları vardı. Kadınları şimdilerde folklörcülerde gördüğümüz kıyafetler giyerlerdi. Rengarenk ıltardan ( iplik ) dokunmuş çuvalları, heybeleri, seccadeleri ..vb.ni yazınız sayesinde anımsadım. Dedelerimizin ahbabları, arkadaşları vardı. Mutlaka ziyaretine gelirlerdi.
Tebrikler.
Elvan hanım ;Yazınızı okuyunca Yaylaların kokuları geldi.Kuytulukta akşamları pişen yemeğin kokusunu,Kuzu seçmeye gidişimiz,Aleyçik,Topakevlerde buzgibi uyku çekişimiz,Pınarlardan avuçlarımızla su içişimiz.O günleri yaşattığın için Teşekkür ederim.Kültür elçime başarılar dilerim.