- 1473 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
MAHRUMUNUM
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Aralıklı konuşmalar yorgunuyum. iki sözcüğün mutlu ederken ben nice uzun cümlelerinin mahrumuyum. Şöyle uzun uzun bakışmalar esnasında dudaklarından dökülecek ateşin yakarken beni ,ben dudaklarının etrafında beliren hattına(ayva tüylerine) dalayım öylece.Gözlerin gezinirken bedenimde son olarak gözlerime takılırken gözlerin ,ben bu süre zarfında seni yudumlayayım sindire sindire.Ben bütün bu güzel hayallerin mahrumuyum.Nice günler küle dönerken ben bu günlerde sensiz geçen zamanın mahrumuyum.Ben sen gibi bir ceylanın, sen gibi bir ayın, güneşin mahrumuyum.Ben yağmur yağarken bir damla suyun mahrumuyum.
Her gün, ömürden düşerken ,ben sensiz bir günü daha arkada bırakıyorum. Nasıl biliyor musun? Pençemi geçirmişim giden günün göğsüne, ayrılmak istiyor ama ben bütün gücümle onu yakalamışım. Zaman parçalanırken avuçlarımda ,sen sıyrılıp gidiyorsun yanımdan .Giden günle bir adım daha uzaklaşıyorsun.Zaman böyle birikiyor sensizliğe.Akşamları tonlarca gam yudumlarken sabaha senin mateminle uyanıyorum.Güneş bu halimi tiksintiyle izliyor,gece bu halime aşık olmuş .Gündüzler anlamsızca koynuma gizleniyor.Bir zaman sonra anlıyorum ki o da sana aşık olmuş. Sana aşık olmayan aşinam kalmadı.Cümlemiz kapında hazır kıtayız,amadeyiz sana ve bir işaretinle kıyametleri koparacak emrini bekliyoruz.
Gönül bahçemdeki kayıp rüzgarsın. Bir geliyorsun ruhumu alıyorsun, gidince bıraktığın yerler yanıyor ,canımı alıyorsun.Kılıçtan incesin kesiyorsun, gönle değince titretiyorsun.Bazen saçlarımda geziniyorsun ,bazen yanağıma dokunuyorsun ,kaybolunca gönlümü yakıyorsun.Aslında ben bütün bu yüreği serinleten senin mahrumunum.
Aramızdaki sıra dağlar seni benden ayırıyor. Uzak yollar seni benden alıyor. Bu yolların bir gün en kıymetlimi benden alacağını nerden bilebilirdim. Ben sana gelen yolların mahrumuyum.
Aşkın kıyafetleri dağıtılırken bana yalnızlık düşmüş. Yalnızlığı alana acı ,sızı, ıstırap düşmüş.iyi ki düşmüş. Aşkını en çok bunlar harlandırıyor. Senin acını yaşamak ne şeref bilir misin sen?Seni her dem düşünüp senin her an peşinden koşup sana ulaşamamak.Ah bu ne huzur.Nedenini söyleyeyim mi?Çünkü her uzandığımda kıl payı elimden kaçıyorsun ve ben sana ulaşmak için iyice kamçılanıyorum. Bu o kadar tatlı bir duygu ki..Damakta her daim tadın kalıyor.işte ben bu tadın da mahrumuyum.
Dizlerine uzansam belki bu son bir ayın uykusunu alacağım.Nazenin sözler düşerken dilinden ,bana ninni olacak ve ben rayihaların arasında sana dalacağım.Bin umutla bin hülyayla yemyeşil ovaları ,bayırları gezineceğim.Ellerim rüzgarlar gibi gezinirken saçlarında, bölük bölük saçların boynuma geçirilen esaret zinciri olacak ve senin tutsağın olacağım.Tırnaklarında rakseden düşlerim, avuçlarına kayarken gözlerim ,yine acıyla irkiliyorum.Seninle hayal kurarken bile tutuşuyorum.İşte bu hülyaların ,hayallerin de mahrumuyum.
Bahçemizdeki güller soluyor ,kuş cıvıltıları kayboldu kaç zamandır.Artık uğramaz oldu semtimize dostlarımız.İrem bağlarımız kurudu,gökyüzümüz ilticaya yeltendi.Senden sonra bir bir düşüverdi yıldızlar,ayın şavkı kaçtı.Güneşimize müebbet verildi.Ben de çok kalmayacağım,celbimi aldım,mahşere gidiyorum.Orada hesaplaşırız.Burada bu izbe köşemde senin gözlerinin ,gonca dudaklarının ,gül kokunun,ipek saçlarının, bir yan bakışının mahrumuyum.Sorarım sana,bu beden yaşasa nolur?Bitmiş bir hayat ve boşa geçen zaman… Ah be çocuk mahrumluğum mahçupluğum oluyor.