- 2235 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Sevgili Gökkuşağım
Sevgili Gökkuşağım ;
Ben bu satırları yazarken yine o çok sevdiğimiz ,beraber özenerek zevkimize göre döşediğimiz cicili bicili oturma odamızdaydık.
Sen şu anda karşımda elinde bir fincan kahve ile huzur içinde dün kitapçıdan aldığın yeni kitabını okumaktaydın.
Nasılda huzurluydun öyle.Huzuruna baktıkça imrendim gökkuşağım…
Ben ise bir gazete ekinin bulmacasının arasına bir kağıt iliştirmiş karşında sana bu satırları yazmaktaydım. Halbuki yirmi dakika önce bu evde sevdiği adama hiç hak etmediği halde bağırıp çağıran bir kadın ve kalbi kırılmış bir adam vardı.
Huzurlu haline baktıkça huzurun kendimi yargılama mı sağladı ve çok utandım .
Sana bakıp uzun uzun düşündüm ya şimdi yanımda değilde beni terk etmiş olsaydın,agresif hallerime artık tahammülün kalmayıp ulaşılmaz olsaydın.
Yokluğunun hayali bile çok korkutuyor beni gökkuşağım,ya gitseydin..
Ben sensiz kalsaydım ne yapardım ?
Düşündüm işte, beni çok mutlu eden bu adam bunları gerçekten hak etmiyordu.
Şimdi bu satırlarımı okurken belki de diyeceksin ki insan hiç aynı evi paylaştığı, aynı yastığa baş koyduğu eşine aynı evde mektup yazar mı ?
Beni affede bilecek misin bilmiyorum ama duygularımı sarıp sarmalayan zehirli sarmaşıklardan belkide sana bu mektubu yazarak kurtulacağıma inandığım için yazıyorum.
Bunları o gökkuşağı gözlerine bakarak söylemek vardı ama her seferinde tıkanıp kalıyordum.
Bu sebepten dolayı sana mektup yazmayı tercih ettim.
Aslında tıkanmamın sebebi senden korkmam değil gökkuşağım.
Şöyle bir baktım da bu zamana kadar korkular hayatımı sarmaşık gibi sarmış ve ben hiç seni tanıyana kadar mutlu olmamışım.Yalnızlık,çaresizlik,umutsuzluk ve daha nice ahvalim varken bir gün ansızın sen gelmiştin hayatıma..
Sana gelene kadar aldatılmıştı ruhum ve kalbim paramparçaydı,bu yüzden herkese olduğu kadar sana da asiydim,üstelik birazdan ötesi de korkak..
Bu korku öyle bir şeydi ki; sevmeye,sevilmeye ve en önemlisi yaşama dair korkulardan ibaretti,bu korkularımı kimseler ele geçirsin istemiyordum,ele geçirileceğim diye çok korkuyordum,onca incinmelerden sonra kendime bir daire çizmiştim ,ruhumun yaralarını sarmak adına tam o dairenin içinde mutlu bir yalnızlığı seçmiştim ki ; “ yaralarını beraber saralım mı” demiştin bana.Bunları derken bana bakan o gözlerin bir başka güzeldi, sanki gökkuşağıydı.
Bu yüzden gökkuşağım dedim sana.Bu yüzden içimden yağmurlar dökülüyordu o gökkuşağı gözlerine her baktığımda.Bu yüzden tıkanıyordum,gizlice tutunuyordum gökkuşağına..
Evet tahmin ettiğin gibi yine korkuyordum, çünkü bu seferde o güzel gökkuşağımı korku sarmaşıklarına kaptırmaya başlıyordum.
Bazı günler kulaklarımda bir ses “yine incineceksin buda aldatacak seni,çok sevme, çok bağlanma ,sevgin karşılık görmeyecek ve yine ağlayan yıpratılmış olan sen olacaksın ,sevgini belli etme,üzülmek istemiyorsan sevginle onu çok şımartma,ne kadar seversen sev oda gidecek ” diyordu.
Bu düşünceler içten içten hayatımı yönetmeye başlarken,ben seni herkes gibi olursun sanırken elimde olmadan seni defalarca belkide bu yüzden kırdım.Şu an karşımda her şeye rağmen beni yalnız bırakmamış beni incitmemiş benimle evlenmiş olan bu adama bakınca bu düşüncelerimde yanıldığımı anladım..İncitilmekten korkarken beni böylesine mutlu eden karanlık dünyamı aydınlığa kavuşturan,sebepsiz yere ağlarken bile beni neşelendirmek için çabalayan bu adam; günün her saatinde,ne olursa olsun hummalı kavgalardan enkaz gibi çıksa bile “ seni seviyorum aşkım” diyordu bana.
Her zaman neşe doluydu bakışları,şefkat dolu tavırları hele sözleri adeta umuttu onu tanıyanlara ve en başta da bana.Peki o öfke nöbetlerim onu tersleyerek cevaplamalarım hiç mi incitmiyordu bu adamı ,hiç mi acıtmıyor du kalbini, sana bakarken bunları düşündüm gökkuşağım.
Bir gün geçmişime dair hesaplaşmalarım sırasında öfke nöbetine kapılmış oto kontrolümü kaybetmiş ve sana bağırmıştım.Hemen sonrasında yüzümü eğik gördüğünde bana gülümseyerek yanaşmış “ yine seni kim delirtti niye öfke dolusun bu kadar ? Ben seni seven bir adamım,hadi anlat bir tanem seni dinliyorum” dediğinde susarak kaçmayı denediysem de gözlerinin hapsinde kalmaktan kurtulamamıştım.O gökkuşağı gözlerin beni sakinleştirmiş uysallaştırmıştı o an için ,sağ elini sol yanağıma koyup demiştin ki “sevmek,şükretmek ve affetmek mutlu olmanın temel kuralıdır,mutlu olmak istiyorsan seni seveni sev ,canını yakan gelmiş geçmiş bütün insanları affet” demiştin.Galiba haklısın gökkuşağım…
Bugüne kadar seni yersiz korkularımla sevgimden mahrum bıraktığım için ,beni mutlu etmeye çabalarken mutsuz bir kadın duruşuyla içimdeki aşk fırtınasını dışarı vuramadığım için,seninle yaşadığım hayatta karşılıklı aşkın hazzını hep korkularımla ertelediğim için, ruhumda sana dair eksik bırakmışlıklarımın sancısını sana da çektirdiğim için özür dilerim..
Şu gün geçmişle beraber bu günümüzü düşününce bu yüzden her yanım acıyor.
Bu acıdan ikimizi de kurtarmak için,bir gün senin o güzelim sevginden mahrum kalmamak için bütün korkuların katili olmayı göze aldım.
Bu mektubumla kalbimin bütün duvarlarını yıkıp sana doyasıya sarılıp iyiki varsın seni çok seviyorum demek istedim.Biliyorum şu an sana beni affet demesem dahi beni affedeceksin. Çünkü Hayatımdaki tüm kirlenmiş renklerin üstünü gelip boyayan, hepsini duru ve tertemiz yapan, kar gibi bir şeysin sen.
Siyah beyaz film gibi bir hayata renk getiren bir şeysin sen.
Karanlık sarayımın deniz ve güneş gören balkonusun sen ,eğer konu seni sevmemse sünnet değil, farzsın sen.
Hoş geldin canım eşim, hayatıma kattığın gökkuşağını saran zehirli sarmaşıkları sayende temizledim, şimdi üstünde korkmadan seninle yürüyorum ben..
İyi ki hayatımda varsın sen.
Seni çok seviyorum ben…
(Bu mektup bütün evli çiftlere ve aşk yolundaki çiftlere ithafen yazılmış ,olması gereken boyut sevgi adına kurgulanmıştır.)
Cansel Işık /Manyakaşkıngelini
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.