- 693 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ÜTOPYA (1)
1478’de Londra’da dünyaya gelen Thomas More, İngiliz düşünür ve devlet adamıdır. Çağının en parlak hümanistlerinden ve hukukçularından biri diye ün salan More, bir şartrö manastırında bir süre dünyadan el etek çektikten sonra ilkin avukatlık yaptı, çok geçmeden de politikaya atıldı. 1503 yılında Parlemento üyesi oldu. Henry VII’ nin politikasına karşı şiddetli bir muhalefete girişti. Bu hükümdarın ölümünden sonra yerine geçen Henry VIII’ More’u özel danışma kuruluna aldı. Siyasal görevlerle bir çok kez Fransa’ya ve Fland’a gönderdi. Yakın dostlarının ricalarını kıramayarak ünlü Ütopya’sını kaleme alışı da bu döneme rastlar.Kitap, Erasmus’un titiz özeni sayesinde ve Guillaume Bude’nin önsözüyle 1513 yılında yayınlandı.
More’nun fikirlerinden çok sohbetinden hoşlanan hükümdar onu krallık kançıları görevine atadı. Reform sırasındaki karışıklık döneminde Katolikliği bırakmayan More, Kilise’nin ilk şekline dönmesi gerektiğini savunmaktaydı. 1523 yılında Parlemento başkanlığına ,1529 yılında da kançılarlığa getirildi. Adliye örgütünü yeni baştan kurmağa girişti;ama kabinedeki Anne Boleyn yanlılarıyla anlaşmazlığa düşünce 1532 yılında istifa etti.
More, politika hayatından çekilmekle birlikte, özellikle dinsel planda iktidara karşı çıkmaya devam etti. Bu arada,kralın boşanmasını eleştirdi şiddetle. Buna öfkelenen Henry VIII’ onu kral ve kraliçeye bağlılık yeminine zorlayarak susturmak istedi. Ant içmeyi reddeden More, ilkin Londra Kulesi’ne kapatıldı;sonra da Kral tarafından vatan hainliğiyle suçlanarak yargılandı;1 Haziran 1535 günü ölüme mahkum edildi. Altı gün sonra da idam edildi. Londra Köprüsü üzerinde halka gösterilen kellesi, kızı Marguerite tarafından satın alındı…More, ölümünden dört yüz yıl sonra Katolik Kilisesi’nce ermişler arasına katıldı.
More’un yapıtı adına uygun şekilde ‘’Ütopik’’ olmakla birlikte, çağının İngiliz toplumunu son derece iyi tanıyan bir adamın yapıtıdır ve bu toplumun korkusuz bir eleştirisini içermektedir. Ayrıca bu yapıt, toplu bir görüş açısını benimsemiş olması bakımından, o çağ için şaşırtıcı bir yenilik getirmekteydi. Nitekim, gerek çağında, gerekse daha sonra derin yankılar uyandırdı.
Thomas More’ a bugün hem Platon’dan, hem İsa’dan esinlenerek, yurttaşlarının manevi fedakarlığı üzerine kurulu bir komünist toplum öneren bir mistik düşünür gözüyle bakabiliriz.
Thamos More’a ayırdığımız yazımızın birinci bölümünü O’nun idam sehpasına çıkarken söylediği sözleriyle bitirelim:
‘’Her çıkışın bir inişi vardır. Yalnız insan idam sehpasına çıkarken orada ölüm ile beraber ineceğini bilir. İdam hele suçsuz yere idam edilmek hele bir de inandıkları yüzünden idam edilenler her zaman ölümsüz olurlar. Bu yüzden en verimli meyve veren ağaçlar darağaçları olurlar.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.