- 800 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
27 MAYIS'IN KIRKINCI YILI VE GERİDE KALANLAR
Geçtiğimiz günlerde Orhangazi’de siyasi vitrin yenilendi ve vitrine yeni yüzler yeni soluklar geldi. Hemen akabinde ziyaretler başladı Ülkü Ocakları CHP gençlik kollarını ziyaret etti karşılıklı ziyaretler yapıldı. Tabi ki bunlar alışılmış şeyler değildi kimileri öküz altında buzağı aradı bunun altından ne çıkar diye birbirlerine sordular…
Oysa ki bu şahıslar bilmiyorlardı ki artık ülke kaynayan bir kazana döndü telefonlar dinleniyor insanlar sindirilmek isteniyordu. Sindirilemeyenlerde hücrelerde tabutluklarda gün sayıyordu meçhule doğru giden gemi misali bir iki üç diyerek…
İşte böyle bir ortamda hatta ki iç savaşın eşiğinden dönüldüğünü iddaa edenler dahi vardı ki kanaatimce doğru bu iddaalar işte böyle bir manzara karşısında ister istemez bir MCH doğuyordu ki son yapılan operasyonlar ile onunda önüne geçildi.
Sahi yeri gelmişken 27 Mayıs’ın Kırkıncı yılını doldurduğunu unutuyordum biraz üzerinde duralım ve bazı yerlere temas edelim. Bilindiği gibi 27 Mayıs Askeri darbesinin yapıldığı günlerde de ülkemiz çalkantılı günler geçiriyordu. İşte bu günlerde bazı askerler gizli gizli hizipleşiyor ve toplantı üzerine toplantı yapıyorlardı ki 27 Mayıs gününün kör sabahında Ankara Radyosunda darbe bildirisi okunması ile bir macera daha başlıyordu. Günün özelliklerine uygun bir konuşmayla NATO ve CENTO’ya bağlılık bildirilmişti. Günümüz şartları ile söylersek darbe için icazet alınmıştı.
Ama gel gelelim bir şeyler ters gidiyor ve ihtilal içinde ihtilal oluyordu Madanoğlu-Türkeş iki ihtilalci karşı karşıya geliyor ve Madanoğlu daha baskın çıkıyordu. Sürgünlerle birlikte artık Türkeş’in cunta ekibi dağılıyordu. Burada bir parantez açarak Orhangazi’nin adı geçtiği için irdelemek istedim.
“YIRTILIP İZNİK GÖLÜNE ATILAN PROJELER”
Milli Birlik Komitesi üyelerinden üsteğmen Numan Esin “24 eylül 1960” günü doğum yeri Biga’dan dönerken Karacabey Harası’na geldi. Vilayet sınırında Bursa Valisi Emekli General Danyal Yurdatapan karşıladı. Bu karşılama görülmeye değerdi. Danyal Yurdatapan daha bir ay önce 3. Ordu komutanlığı’ndan emekli olmuş bir korgeneraldi. Esin arabadan inince Danyal Yurdatapan ona doğru yürüdü. Esin elini sıkmadan önce karşısında hazır ola geçerek selam verdi. Ondan sonra el sıkışıp kucaklaştılar.
Ancak Yurdatapan’ın bu kucaklaşmayı pek içten yapmadığı görülüyordu. Geceyi Hara’da geçiren Numan Esin Ertesi gün Bursa’ya geldi. Gemlik Umurbey Orhangazi İznik Yenişehir Üzerinden Bilecik’e gidilecekti. O zamanlar çalıştığım Hürriyet gazetesi beni bu geziye görevlendirmişti.
Sabahtan Fabrikatör Necati Kurtcan vilayete gelerek Numan Esin’den fabrikaya uğramasını rica etti. Fakat Esin programının yüklü olduğunu belirterek uğrayamayacağını belirtti. Bunun üzerine Necati Kurtcan Bursa sanayicilerinin içinde bulunduğu durumu anlatan bir dosya verdi. Kafile önce Gemlik’e geldi. Numan Esin alanda hazırlanmış kürsüden halka konuşma yaptı. Sonra Umurbey’e çıkıldı. Numan Esin’in Umurbey’e çıkması önemli bir olaydı. Devrilen iktidarın lideri Umurbey’liydi. Sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı. Çok az sayıda Umurbey’li Esin’i soğuk karşıladı. Köy kahvesinin önüne oturan Esin: halka çok yumuşak bir konuşma yaparak “müdahaleye mecbur kaldıklarını” söyledi.geldiği gibi giderken de “yaşa” “Varol” seslerinden uzak bir şekilde uğurlandı.
Orhangazi’de konuşan Numan Esin coşkuyla alkışlandı. Aşağısölöz köyü girişinde Numan Esin Şehit Binbaşı Ali Tekin’in mezarını ziyaret etti. Kafile İznik gölü kenarına indi. Numan Esin “Getirin bana şu dosyayı.”dedi. Necati Kurtcan’ın verdiği dosya getirildi. Numan Esin dosyayı parçalayarak göle attı. “Bunlar zırva şeyler yıllarca milletin kanını emdiler şimdi bizden yardım istiyorlar” dedi. İznik’te yapılan konuşmalardan sonra Yenişehir’e geçildi. Akşamüstü geç vakitte Bilecik’e vardık. Numan Esin ve gazeteciler orman idaresi binasında geceledik. Yemekten sonra Milliyet’ten Ümit Deniz Vatan’dan Babur Babahan ve ben Numan Esin yanlız kalınca bir durum değerlendirmesi yaptık. Numan Esin: Halkın kendisine gösterdiği ilgiden çok memnun görünüyor sevgi ve güvenin devam edeceğini umudunda olduğunu söylüyordu. Ben ve arkadaşlarım bir an önce yönetimi sivillere bırakmalarını söyledik. Fakat Numan Esin “güven ve sevginin devam edeceğini söyleyerek” buna yanaşmıyordu.
Bir ara ben dayanamadım. “Sayın Esin şimdi ilgi sırtınızdaki elbiseye ve kullandığınız yetkilere gösteriliyor. Siz askersiniz politikayı bilmiyorsunuz. Bunun içinde sanayicilerin verdiği dosyayı yırtıp göle atarak büyük bir hata yaptınız” deyince Numan Esin “Hayır bunlar milletin kanını emen ahtopotlardır” deyince ben devam etmek zorunda kaldım. “Yanılıyorsunuz” dedim. “Necati Kurtcan bir tezgahtan fabrikatörlüğe kendi emeği ile yükselen bir kişidir. Memleketimizin bu gibi girişimcilere ihtiyacı vardır. Siz hangi yöntemle kalkınacağımızı düşünüyorsunuz? Dedim. Esin’in cevabı: “yakında görürsünüz” oldu. Bir süre sonra Numan Esin ve 13 arkadaşı bir operasyon ile Milli Birlik Komitesi’ndeki görevlerinden uzaklaştırılıp dışarıya göreve gönderildiler.
Bu yazıyı Bursalı yazarlardan Necati Akgün’ün anılarından alıntı yaparak gazetede yazan Adnan Tosyalı hocamızında haberi olmadan alıntı ile yazımda kullanırken aklıma gelen ilk şey ihtilal içinde ihtilal yaparak komutayı ele alan kişiler acaba diyorum bu gibi hadiseleri göz önüne getirdilermi?
Sahi gerçekten unutacaktım az kaldı birde demokrasi şehidimizin hazin öyküsü var. Özellikle Aydın Menderes’i gördükçe bizim demokrasimiz hep tekerlekli sandalye demi kalacak diye düşünmüyor değilim ancak başına örülen çoraplardan sonra bu topraklarda bir şey yapmanın zorluğuna kanaat getirmiş olacağım ki artık her türlü siyasetten nefret etmiş biri olarak çıkıyorum. Özellikle 6-7 mayıs olaylarında ki provakasyon karşısında içerdeki iş birlikçiler ile mücadele etmede yetersizliği yüzünden Yassıada’da muhakemeye çekilen Adnan Menderes aslında çok iyi biliyordu ki başına örülen çoraplar bağımsız bir politikaya yönelmesinden oluyor ve idamına kadar giden süreçte yerli rakipleri ona hiç acımıyordu. Onun halk tarafından sevilmesindeki en büyük etken hiç şüphesiz Türkçe ezanı Arapçaya çevirmesiyle oluyordu. Ama onun idamına engel olamıyordu.
Karamanoğlu Mehmet beyi unutanlar bir gün onun soyuna muhtaç kalacaklarını hiç düşünmemişlerdi. Şimdi o konuya girmek istemiyorum devamla diyeceğim odur ki her 27 Mayıs olduğunda herkes Adnan Menderes ve arkadaşlarını hatırlar ve bir sürü ajitasyonlar yapılır. Oysa ki bugün Atatürk’ün yasını tutanlara ölenle ölünmüyor deniliyor. Yinede biz böyle bir terbiyesizliğe düşmeyi kendi gururumuza yediremediğimizden yeltenmiyoruz. Onun için demokrasi adına önünde saygı ile eğilir bir daha böyle günlerin yaşanmamasını temenni ederim.
NOT: Yazımın içindeki mesajı yakalayana Numan Esin beyin hatıralarından oluşan kitabı hediye edeceğim.
Not: - 27 Mayıs 2010 Perşembe, 16:16 Günkü yazımdır...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.