Ben neymişim be abi…
Ben içinizde birikenim…
Siz beni okudukça misafir odamda peydahlanırsınız, şiirimi tattıkça mutfağıma yerleşirsiniz. Gün içine yaslanan sıcak ses düşer aklınıza, bir yerlerde unuttuğunuz acılar takılır peşinize. Bunu bir yerden hatırlıyorum dersiniz beni okuduğunuzda çünkü okuduğunuz kendi tarihçenizdir. İsimleri mekânları farklı olsa da izi aynı hançerin evlatlarıyızdır çünkü.
Yaylı tamburun içine çektiği, darbukanın aynı tonda coşturduğu kuşağın garipleriyiz hepimiz.
Ben masumiyetinizin aynasıyım…
Yanakları kızardığı için utanmayan, sıkılgan, içine kapanık kendi olabilmeyi öğrenememiş kuşağın çocuklarıyız. Bir türkü ile dört ciltlik kitabın etkisi aynıdır bizim için. Gönül değil gonül dediğinde üstat; tuhaf oluruz. Yüz şive yüz ağız taşırız simamızda dimağımızda. Temizliğin erdem olmadığı çağın savaşçılarıyız. Dürüstçe mertçe insanca geçer günlerimiz.
Ben dudağınızda izi kalan eskiye özlemim…
Söğüt gölgesinde kilim izinin yüzümüze çıktığı zamanların gölgesiyim. Öykülerime girdikçe siz ben ‘siz’leşirim. Kendimi duyacak kadar sessiz olamadığından dünya; sizi duymaya çabalarım. Yazılarım bensiz, ben sizsizimdir müzik yoksa. Akordeonsuz, mızıkasız gün mü batar.
Ben sağrınızda sizi ürkütenim…
Görmediklerinizi gözünüze sokanım. Yanlış anlama duvarlarınızın taş kırıcısıyım. Ön yargılarınızın süzgeci, pembe yalanlarınızın yardakçısıyım. Aşka çanak tutanım kimi zaman, sevgilerinizin doğal göletiyim. İçinizde birikenim, sizle dünyaya akanım.
Ben duygularınızın bekçisiyim…
Sakladığınız yanlarınızın müşaviri, belirsiz hazlarınızın taciriyim. Hep beraber kul oluruz sevda peşinde ömür tüketenlere. Yasaklanan her şeyin doğal muhalifiyiz. Hiç çalmadığımız sazların duvarda bıraktığı iziz. Siyah beyaz fotoğraflara aynı hayranlıkla bakan kuşaktan kalan kelaynaklarız biz.
Ben dillendirmediğiniz güzel yanlarınızım.
27.05.13
nadir