Küçük oğlum telefonda,
-- Baba ben ağabeyimin yanına gideceğim. Pazartesi tatil, istersen gel beraber gidelim.
Demesiyle başladı yolculuğum. Hemen garaja gidip bir bilet aldıktan sonra çantamı doldurmaya başladım.
Uzun yolculuğum başladığı ertesi gün, yirmi saat yorucu bir yolculuktan sonra küçük oğlumun görev yaptığı yere geldim. Telefonda sözleştiğimiz gibi anahtarı koyduğu yerden alıp kendimi divana zor attım demekki yaşlanmışım.
Hala yolculuk devam ediyor. Gözümün önünden evler, ağaçlar, dağlar, tepeler gelip geçiyorlar ..
Ertesi gün saat 10’da aktarmalı olarak Erzurum oradan da Kars ’a gidecektik. Erzurum ’u daha önce Doğubeyazit’e giderken uzaktan görmüştüm.
Buralara özgü desem yalan olmaz bilet iki defa satılmış.
---Siz kimden aldınız bileti?
---Ağabey sizi şuraya oturtalım.
Demelerinden sonra rötarlı olarak hareket ettik.Murat Nehri’ni geçtikten sonra araba karlı
dağlara doğru yol alıyordu. Dağlar yeşil ama ağaç, orman görmek mümkün değildi. Ovalar yeşil, çayırlarda otlayan hayvanlar vardı yol boyu.Kara koyunları görünce hemen o türkü aklıma geliyordu.
---Kara koyun etli olur
Kavurması tatlı olur..
Ne gözü doymaz insandık hemen kesip kavurma, boğaz derdindeydik..
Varto’dan sonra yollar biraz daraldı. Yerleşim yerlerinde çatılar saç kaplıydı kiremit buralarda yoktu kar çok yağdığından.
Yolun sağından, solundan küçük biriken sular akmakta çayırlara doğru bazen sarı çiçekler, yeşil otlarla güzel bir ikili oluşturuyorlardı.
Yüksek dağları aştıktan sonra Erzurum ’a indik.Garajda önce ayakçılar karşıladılar hemen.
---Ağabey nereye gideceksiniz?
---Kars ’a deyince.
---Yarım saat sonra kalkıyor abi.
Biletimizi aldık bir tuvalete girelim belki ileride araba durmaz kim bilir.
Tuvalete girince hayal kırklığına uğradım. İki üç kapının kilidi yoktu, temizlik desen sınıfta kalmıştı ama ücret bir liraydı..
Bizde eskiler anlatırlardı bir kız bakmaya gittiklerinde. Kız evinin tuvaletine bakarlarmış oğlan evinden gelenler bahaneyle. Kimsenin olmadığı zaman evin kilimi, halısı neyse ucundan kaldırıp pis mi kız evi diye bakarlarmış ona göre yorum yapılırmış..
Arabamızın kalkış saati gelmişti, nedense peronda araba da yolcu da yoktu. Bir acayiplik vardı üç kağıda mı geldik desem elimizde yazıhanenin bileti var.Bilet aldığımız yere gidip sorduk .
---Peronda araba yok
--- Ağabey araba üçte kalkıyor gelmedi daha.
---- Niye, bilet de iki buçuk yazdınız?
--- Ağabey yolcular üç yazsak daha geç geliyorlar..
Yapacak birşey yoktu bekleyecektik artık. Dediği gibi üçe doğru hareket ettik.Garajdan çıktıktan sonra şöfore bir telefon geldi. Resmi bir yapının önünde durduk ,yolcu bekliyorduk garanti. Garajda rüzgar sertti, insanı üşütüyordu. Beklerken yağmur da yağmaya başlamıştı, döndüm oğluma:
-- İster misin oğlum Kars ’ta bizi kar karşılasın?
_-- Yok baba, daha neler..