MUTLU GİBİ
Annem her zaman izin verir okul gezilerine.Hatta böyle bir faaliyet olduğunda ,öğretmenimiz der demez adımı yazdırırım listenin başına.Bazı arkadaşlarım çok özenir bana.Çünkü onlar eve gidip ailelerine yalvarmak ve kandırmak zorundadırlar, izin almak için.
Ben de bunun gururuyla ,yani ailemin bana güveniyle hava atarım arkadaşlara.Annem bana hiç karışmaz ’Ben istersem olmaz demezler’ diye böbürlenirim.
Yine güzel bir yere gidecekmişiz.İnşallah çok eğleniriz.Annem bana fotoğraf makinesini de verir.Bir sürü pastalar ,kurabiyeler yapar.Ben olmasam sınıfın doğru fotoğrafları bile olmaz.Kimsenin annesi çocuğuna güvenip de makine vermiyor.Benim annem verir.Bende bütün gün fotoğraf makinesi boynumda hava atarım.Annem hep’ Oğlum makine de ne senden kıymetli mİ?’der.Demek ki onların makineleri onlardan daha kıymetli.
Hakkını yiyemem kimsenin , çok iyi bir ailem var.Bana güvenmeleri bana gurur veriyor.Neyse artık yavaş yavaş geliyor gitme günü hazırlıklar başlamalı.Annem ilk önce topunu al dedi.Sonra bakkaldan bazı şeyler aldım.Çekirdek ,sakız,meyve suyu gibi.Annem kurabiyelerimi pişirdi.Yanıma yedek atlet,şort,tişört falan koydu.Çünkü biliyor birbirimizi ıslatmayı seviyoruz.Geçen sene Ayhan diye bir arkadaşın bütün gün ıslak kaldı.Sonrada zatürre olmuştu.Benim annem hep yanıma yedek çamaşır koyar.
Çantam hazır artık ,sepet demek daha doğru!
Annem beni okulun bahçesine kadar götürdü.Bütün bunları yalnız taşımam mümkün değil .Öğretmenimle konuştu,dönme saatimizi öğrendi,nereye gideceğimizi falan.
Neşeyle yola çıktık,güzel yerlerden geçtik.Otobüste şarkılar söyledik.Yanımda en sevdiğim arkadaşım Harun var.
Sonunda ulaştık,herkes yerleşti.Orman cıvıl cıvıl oldu.Kahvaltılarımızı yaptık.Ben her hareketi çekiyorum neredeyse.Bereber bazı oyunlar oynadık.Öğretmenimiz artık yalnız takılın ,dolaşın ama sakın uzaklaşmayın dedi.Ben beraber oyunlar bitince, Harunla dolaşmaya başladım.
Harun ile muhabbet ederek gezmeyi seviyorum.Çok iyi bir arkadaş.Harun biraz manzara fotoğrafı çek hadi azcık açılalım dedi.Az ilerde çok güzel bir çay bahçesi vardı.Girişi bir gelin başı gibi beyaz güllerele çevriliydi.
Her yanından ırmaklar akıyordu.Harika dizayn edilmiş,düzenlenmiş bir yer.Çok uzak değil gel uğrayalım dedi Harun.Beraber gittik ama bizi içeri alırlar mı dedim.Harun bu konularda çok cesurdur.Ne var oğlum bir çay içecek paramızda mı yok dedi.
Ben foto çekerek içeri girdim.Annem de görsün istedim.
Kalabalık bir yer değildi ,geri dönünce arkadaşlara da söyleyelim burası çok güzel dedim Harun ‘a. Etrafı dolaşırken birden babamın bir masada oturduğunu fark ettim.Allah Allah babamın burada ne işi olabilirdi ki.Burası oldukça eve uzak bir yerdi.Acaba iş toplantısı falan mı vardı?Ben düşünürken şaşkınlığımı üzerimden atar atmaz tam ona doğru yönelmiştim ki bir kadın babama doğru yürüdü ve yanında oturdu.Genç ve çok güzel bir kadındı.Üstü başı da çok şıktı doğrusu.Acaba babam onu nereden tanıyordu,iş için mi gelmiştiler?
Kadın yaklaşınca babam ona sarıldı ve öptü.Arkadaş arkadaşa öyle mi sarılır,neler oluyor anlam veremedim.Harun yanıma gelince görmemesi için çok sıkıştığımı söyledim ve hemen ayrıldık oradan.Ben tuvalete gittikten sonra Harun a azcık dinlenmem gerektiğini söyledim.Harun sana ne oldu çok garipsin dedi.Biraz yorulduğumu söyledim.Gel bir masada oturup çay içelim dedi.Beraber çay içtik .Konuşsana kanka diyordu sürekli.
Annem geldi aklıma .O hiç böyle güzel yerlere gelip gezmiyordu.Her gün üstü başı aynı eski kıyafetlerle ,evimizde temizlik yapıp bize yemek pişiriyordu.Bütün sorunlarımızı o hallediyordu.Bizim mutlu olmamız ona yetiyor ,artıyordu.Her birimizin ihtiyaçlarını karşılayıp, bizi ihtiyaçlarımız giderilmiş bakımlı tertemiz karnı tok işlerimize uğurluyordu.
Anneciğim kendisi üzerine güzel bir kıyafet almazken, bizi şık giydiriyor mahçup olmamızı istemiyordu.Biz işlerimizi hallettiğimiz güzel evimizi darmadağınık bırakıp anneme el sallayarak çıkıyorduk.O ise bize hiç kızmıyor gülerek arkamızdan el sallıyor bizi mükemmel bir şekilde evden göndermenin huzurunu yaşıyordu.
Ben bu düşüncelere dalmışken Harun birden bağırdı:’’Of kanki ya ne oldu sana tadın kalmadı oğlum ,hasta falan mı oldun ,bir şeye mi canın sıkıldı?’’
‘’Yok geçer merak etme Harun yediğim bir şey dokundu sanırım’’ diyerek Harun un dikkatlerini üzerimden dağıtmak istedim.Ama Harun illa da irdelemeye karalıydı.’’Dut yemiş bülbül gibisin kanki,odun yutmuşa döndün ne var oğlum söylesene’’ dedi.’’Gel gidelim geçer ‘’dedim ve oradan çıktık.
Biraz zaman geçince onunla hiç ilgilenmedim ve Harun Ahmetlerle takılmaya başladı.Bunu bilinçli yaptım .Yalnız kalmak ve tekrar gidip babama bakmak istiyordum.Nihayet Harunu atlatmıştım.Hemen aynı çay bahçasine gittim ve onları uzaktan izledim.Babam kadının elini öpüyordu.Kadın çok güzeldi babamdan da oldukça küçüktü sanırım.Gözlerime inanmam gerekiyordu sanırım.Babam bu kadına aşıktı.Konuşuyordular ,kadın güldükçe benim kalbim sıkışıyordu.
Annem şimdi ne yapıyordur?Sanırım evi temizliyordur ,yemek yapıyordur.Akşama bize güzel bir ev ortamı ve taze yemekler yapmak için kendini paralıyordur.Benim annem hiçbir zaman bu kadın gibi güzel yerlere gelip oturmadı.Bu kadın gibi güzel pahallı giysiler giymedi.Onun gibi ruj sürmedi.Ben annemi hiç makyajlı görmedim.
Kafam allak bullak olmuştu.Ne yapmalıydım,nasıl davranmalıydım?Babamın karşısına çıksam neler olurdu?Anneme söylemeli miydim?
Ne yapacağımı bilmez bir haldeyken aniden kendimi babamın yanına attım.Garip bir davranıştı ,kendimi boşluğa bırakır gibi.Ne olacaksa olsun der gibi.
Babam şok olmuştu.Senin ne işin var barada dedi.Ben asıl senin ne işin var ,ben okulla geldim dedim.Kadın şok olmuş bir halde bakıyordu.Babam ben bu hanımla bir iş görüşmesi yapıyorum oğlum sen şimdi git sınıfının yanına kaybolma dedi ve çebinden biraz para çıkarıp verdi.Bizde zaten kalkıyoruz ,hanfendi ile görüşmemiz bitti,onu işe bırakıp bende kendi işme geçeceğim dedi.
Beni yolladı ama ikisi de afalladı.Herkes buz gibi terler döküyordu.Babamın gözleri Allah belanı versin nereden çıktın sen şimdi diyordu.Dili çok kibar ve kandırıcı ,bakışları yılan gibiydi.
Kovulduktan sonra ne yapabilirdim ki!Arkadaşların yanına gittim ,onlarda benimle kalktılar.Sanırım çok oturacaktılar ,keyflerini bozmasaydım tabi.
Piknik yeri bana cehennem olmuştu.Bir an önce eve gitmek ve rahatça ağlamak istiyordum.Fakat daha gitmemize saatler vardı.Serdiğim kilimde yattım.Arkadaşlar ve öğretmenim hasta olup olmadığımı sordular.Bu iyi bir fikirdi.Karnımın çok ağrıdığını söyledim ve ağladım.Öğretmenim çok telaşlanmıştı.Çocukları toparlayıp bu şartlarda kalamayacağımızı söyledi ve oradan ayrıldık.
Bütün çocukların eğlencelerine sebep olmuştum,çok çok üzgündüm.Fakat oralarda durmam mümkün değildi.Dönüş yolunda ben güya hasta olduğum için fotoğraf çekilememişti.Ben de makineyi kaldırp kim ister çekmeyi dedim.Önüme gelen birine verdim.Harun şaşırdı … ’Kimseye vermezdin ,canından geçtin cidden hastasın demekki’ dedi.Ne önemi vardı ki ,her şey boştu sanki!
Öğretmenim beni hemen hastahaneye götürdü.Tabi hiçbir şey çıkmadı.
Eve geldim ,annem evi pırıl pırıl yapmıştı.Sabah çıkarken çingene çadırına çevirdiğimiz evimiz çiçek gibi kokuyordu.Mis gibi yemek kokuları annemin harikalar yarattığının habercisiydi.
Anneme baktım tek kendi bakımsızdı.Evdeki her şeyi son haddinde mükemmele çevirmişti.Anneciğim dedim.Annem baktı:’’Neden güzel giyinmiyorsun ?’’dedim.Annem şaşırdı.’’Bazı kadınlar çok güzel giyiniyor .,sana da güzel kıyafetler alalım’’ dedim.Annem küçük dilini yutacaktı.
O günden sonra annemin sürekli üstü başıyla uğraştım.Kadıncağız şaşkındı,istemiyordu.Onunla ilgilenmem hoşuna da gitmişti aslında.
Annem çocuklarım istiyor diye ,daha çok gayret edip kendine bakmaya başlamıştı.İçimdeki sır boyumdan büyüktü.Neredeyse kafamdan ve ayaklarımdan delip çıkacaktı.Ne yapmam gerektiğini çok düşündüm.Babama gerçeği anladığımı söylesem bana karşı hep mahçup veya kızgın mı davranırdı ,bilemem.
Aptal rolü benim için en uygun olandı sanırım.Ben güya babamın dediği gibi anlamıştım olayı.Yani babamın iş görüşmesiydi.Annem duysa huzursuzluk olacak ,belkide ayrılacaktlar .
Ben hep sustum, babam hiçbir zaman ayrılmak istemedi.Annem mutluydu hiçbir şey anlamadı.Sanırım olan bana olmuştu babam dan nefret ediyordum.Zamanla annemden de nefret ettim.Kendine bakmayıp babamı elden kaçırdığı için.
Bütün çocuklara göre ben çok şanslıydım.Bilselerdi aralarında en şanssız ben olduğumu ne yaparlardı acaba?Artık gururla ve onurla gezemiyordum.Dışarıdan dimdik duran bu beden bilselerdi içeride yıkık ,göçük bir savaş alanı ve ben artık mutluluk oyununu hayat boyu sahnede tutması gereken yüzü gülen ,güldüren kalbi ağlayan bir palyaçoydum.
YORUMLAR
Yazılarınızı içerik ve üslup açısından beğeni ile okuyorum. Noktalama işaretleri ile ilgili küçük bir sorununuzu da giderirseniz harika olacak. Beni yanlış anlamayacağınızı umarak acizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Noktalama işaretleri de yazıda aynı harfler gibi birer karakterdir, dolayısıyla bu işaretlerden sonra bir boşluk verirseniz hem yazınız daha güzel görünecek, hem de okurken göze batmayacaktır.
Hikayenizin içeriği ile ilgili olarak, kahramanımızın babasının yaptığını tasvip etmemekle birlikte, bu konuda asıl kabahatin annede olduğunu düşünüyorum. Olayın daha derinlerine inerseniz o anneyi yetiştiren zihniyetin de suçlu olduğunu görebiliriz. Fizikte, "farklı kutuplar birbirini çeker" kuramı vardır. Normal insanlarda karşı cinse ilgi duyarlar. Zaten kendi cinsine ilgi duyuyorsa bu noktada sorun var demektir. Maalesef bazı kadınlar evlenene kadar kendilerine gayet güzel özen gösterirken, evlendikten sonra her şeyi boşluyor. Sonra da duyduğum en aptalca feryat noktasına geliyorlar; "saçımı süpürge ettim, yine de yaranamadım". Bence kadın her zaman kendine özen göstermeli, sadece dışarıya çıkarken değil, eşi içinde giyinip süslenmeli.
Çok güzel ve okunası bir yazı. takdir ve tebriklerimle...