- 581 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENİ BEKLEMEK
Bu cennet yuvanın, bu hassas yüreğin sevgi duvarları yıkılıverdi bir anda. Çünkü sen bırakıp gitmiştin bizi, hiç arkana bakmadan. Artık yastığımın bir ucu ıssız, bir ucu matem tutmakta karanlık gecelerde.
Gözlerinin içine baktığımda anlamıştım yolunda gitmeyen şeyler olduğunu, ama konduramamıştım sana bir türlü. Yapmaz diyordum, asla bana ihanet etmez, edemez. Ama hislerim beni yanıltmamıştı işte. Suçlu birinin bakışları vardı bakmaya doyamadığım gözlerinin en derininde.
Oysa ben seni bir ömür saklamak isterdim, kalbimin kilitli sandığında. Anahtarını kaybederdim sonra, hiç unutmamak için seni, bana ilaç gibi gelen sevgini. Oysa sen ne uğruna, kim uğruna terk ettin beni. Aslında bunu bilmek istemiyorum. Daha fazla üzülmeyi göze alamam. Bulabildin mi gittiğin yerde bir parçacık mutluluk, bir yudum sevgi. Keşke bulsan diyorum ya bu imkânsız. Geç olmadan anlarsın umarım.
Bu arada kızımızın bizim hakkımızda neler düşündüğünü, ne hissettiğini merak ediyorsundur belki. Bilmem ki sorun nereden kaynaklandı, babamın bizi neden terk edip gittiğini açıklamaya cesareti var mıdır acaba? Her şey yolunda giderken bu yuvanın sağlamlığına yıkıcı darbeyi neden vurdu ki? Ben susuyorum, bu sorular karşısında. Belki senin verecek cevabın vardır, ne dersin.
Masamızın üstünde bir tabak var fazladan, bir kaşık, bir bardak. Hiç dokunmayız onlara, ansızın çıkıp gelirsin diye. Akşamı iple çekeriz, senin eve dönüş saatini. Neden sonra başlarız ya, boğazımıza dizilir lokmalar, bir yanımız hep buruk. Hayatın lezzetli yanlarını ayırmaya takat yok. Biz senin yokluğunu hazmedemedik bir türlü.
Oysa sen sırtını döndün, sana kollarını açarak gelen, yolunu gözlemekten yorulan meleklerine. Kapıların bu kadar kapalı mı bize? Yaralar merhem ister, kangren olmadan. Küle dönmek üzere olan aşk yangını bir parça köze muhtaç, yeniden parlasın diye alevler.
Senin açından da bakmaya çalıştım olayların iç yüzüne, yoksa benim gözden kaçırdığım bir şeyler mi var. Aldatılmayı hak edecek bir davranış, bir neden aradım, fakat bulamadım ne yazık ki. Hani söz vermiştik birbirimize bundan yıllar önce, iyi günde, kötü günde, hastalıkta, sağlıkta bizi kimse ayıramazdı. Şahit tutmuştuk gökteki ayı, yıldızları, güneşi.
Sonra aşkımızın en tatlı meyvesi kızımız, ona senin yaptıklarını, bizi maruz bıraktığın durumu kabul ettirmem çok zor, hatta imkânsız. Seni bir dağ gibi arkasında bulmalıydı hep, sığınacak bir limandın çaresiz kaldığında. Yelkenlerini şişiren şefkatli bir rüzgârdın hayat yolculuğunda. Şimdi rüzgâr dindi. Liman dalgaların arasında kayboldu, dağ toz duman.
Keşke gelsen diyorum daha fazla gecikmeden, açılan kollarımız yorgunluktan iki yana düşmeden gelsen. Bak, senin en sevdiğin yemeği yaptım bugün. Masadaki yerini kimseye vermedik biz. Tabağın, bardağın, kaşığın da burada. En güzel halimizle bekliyoruz seni. Biliyor musun, izlemeyi çok istediğin filmi de aldım.
Gözümüz pencerede, kulağımız tetikte. Bir tıkırtı duyuluyor sanki birden irkiliyoruz. Kapıyı açmak için zorluyor bir el. Giderken anahtarı bırakmıştın ya, senin geldiğini zannederek heyecanla koşuyoruz kapıya. Dualar ederek açıyoruz ardına kadar. Bir el, ama senin elin değil. Burnuma dayanan keskin kokuyla kendimden geçiyorum.
Ayıldığımda başucumda hıçkırıklara boğulan kızım. Üstüm başım yara bere içinde, kızımın gözü önünde yaşanmış her şey. Utanıyorum halimden, kızıyorum kendime, seni bu kadar heyecanla beklediği için. Zaten kabuk bağlamayan yaralarıma, yeni yaralar ekleniyor. Ben bunları kaldıramazken, kızım nasıl eski haline dönecek bilmem. Bildiğim bir şey varsa o da artık seni özlemekten vazgeçtiğimdi.
Başımıza gelenlerin hepsi senin yüzünden. Masanın üzerinde seni beklemekten yoruldu tabağın, bardağın, kaşığın. Bir tıkırtı duyunca yoksa sen mi geldin demeyeceğiz bundan böyle. Hayır, sandığın gibi hayata küsmedik biz, aşka, sevgiye, sadâkate küstük. Sana küstük en başta. Geri dönsen nafile
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.