- 1257 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
MARİA RAİNER RİLKE: CİDDİ SAAT
’Ne varsa yazıp çizdim...ama ruhun büyük kısmı gene de çakılı kaldı.’diyen Maria Rainer Rilke 1875 yılında Prag’da bir demiryolları memurunun oğlu olarak doğdu. Orada Almanca konuşulan bir burjuva çevresinde yetişip, yazınla ilk ilişkilerini kurdu. Başarısız bir askeri okul deneyimi dışında 1896 yılına değin, Prag’da yaşadı. Liseyi ve üniversite öğrenimini burada yaptı. Sanat ve edebiyat tarihi okudu.
1896 yılında Münih’e gelerek, daha canlı bir yazım ve yaşam ortamına girdi. Burada Lou Andreas Salome ile tanıştı ve 1897 yılında onunla birlikte Berlin’e geçti. Ayrı bir meslek tutmadan ozanlıkta bir ’ozan yaşamı’sürdürmede karar kıldı.
1902 yılından itibaren sık aralıkla Paris’te yaşadı. Olgunluk dönemi sanatının oluşmasında kendisini etkileyen Auguste Rodin ve Paul Cezanne ile karşılaştı orada. 1910-1911 ve 1912 yıllarında Thun ve Taxis Prensesi,Adriya kıyısındaki sarayında konukladı kendisini.
Rilke,yaşam ve kişiliği,dostlukları ve insanlarla ilişkisi,çevresine etkisi uzun süre sanatınında önüne çıkmış ve dolayısıyla sanatının nesnel değerlendirmesini bu yaşamsal özelliklerle buğulandırmış bir ozandır.
Rilke’nin şiirinde doğanın önemli bir yeri vardır. Düşün ve duygu onun şiirlerinde bir doğasal oylum içinde şiirsel biçim kazanmaktadır. Doğa manzaraları ozanla iç bağlar kurmuştur. Rusya, Mısır, İspanya ve başka yerlerde algıladığı, yaşadığı maqnzaralar bu etkiyi yaratmışlardır.
Çocukluğundaki Bohemya Halk Türküleri, Slav dilleri, Fransız simgeselciliği duygusal, içine kapanık bir kişilik ve yer yer anlam bukanıklığı, ya da anlam gitgeli etkisinden yararlanan bir şiirsel deyiş ve biçim sağlamlığı Rilke’yi yüzyılımızın şiirsel doruklarından biri yapmıştır.
Zaman zaman güncelin tozutmasında,gelip geçici akımların boğuntusunda unutulur gibi olmasına karşın,ortam durulunca,yeniden anımsanan,yeniden okunup etkilenilen bir ozan olma niteliğini bu güne dek korumuş ve bundan sonra da daha uzun bir süre koruyacağa benzer. Böylece,son iki üç yıl içinde dünyada yeni bir Rilke algılaması ,yeniden doğuşu konuşulan ülkelerde değil bu Rilke yenilenmesi Rusya’da olduğu kadar Japonya’da ve Güney Amerika ülkelerinde de kendisini göstermiş, Türkiye’ye dek uzanmıştır.
İlk dönemlerin bulanık, dalgalı,çözülmüş çizgiler oluşturan deyişi, Rodin’le tanışmasından sonra kapalı biçimleri terk edip,daha bir aydınlık ve arı deyişe geçmiştir.
Bu arada geçirdiği bir iç bunalımdan,Kiergegaard’ın varoluşçu düşünü yardımıyla çıkmış ve şiirsel yaratıcılığının doruk noktası olarak, kapalı biçimleri terk edip vardığı serbest ritimle ’Duino Elegileri’,’ Orpheus’a Sonet’gibi yapıtları doğmuştur. Mistik düşüncedayanağıla,yüzyılımızın varoluşçuluk bunalımı aşılmış ve daha olumlu yeni bir dünya görüşüne ulaşılmıştır bu yapıtlarda.
Olağanüstü dil ve biçim yeteneğiyle özellikle bir çok önemli Fransız yazar ve ozanın Almancaya en güzel çevirilerini yaratmış, aynı zamanda Fransızca şiirlerde yazmıştır Rilke.
İşte benim en çok sevdiğim şiirlerinden biri olan ’Ciddi Saat’ adlı şiiri:
Şimdi dünyada nerede biri ağlıyorsa
İşte öyle-ağlıyorsa dünyada
Bana ağlıyor.
Şimdi gecede nerede biri gülüyorsa
İşte öyle-gülüyorsa gecede
Bana gülüyor.
Şimdi dünyada nerede biri yürüyorsa
İşte öyle-yürüyorsa dünyada
Bana gidiyor.
Şimdi dünyada nerede biri ölüyorsa
İşte öyle-ölüyorsa dünyada
Bana bakıyor.