- 671 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HİÇ'MİŞ...
Tavşan olmak korkak olmak demek değil ; zeki,çevik,kararlı olmak demek aynı zamanda. Ne yönden baktığınıza da bağlı esasında...
Lafı uzatmayalım efendim, Bizim tavşanın adı Alaca ; renginin siyah gri ve beyazın dalgalarından oluşmasından dolayı ...O da kardeşleri gibi hızlı, zeki ve çalışkanmış. Ancak farklı bir yanı varmış hikayemize mevzu olan bu yavrunun…Sevdaya sevdalıymış. Kalbi bir başka çarparmış tüm güzelliklere. Bilirmiş ki ilerde onu ondan edecek bir afitabı bulacak..
Günler günleri kovalamış bizim Alaca epey büyümüş, evlenecek yaşa gelmiş. Eş, dost, akraba, ahbap kim varsa etrafında ona bu konuda tavsiyelerde bulunmuş. Bizimkisi kulak ardı etmiş. "Bekleyeceğim beni deli edecek cananı” diyormuş…
Uzak şehre keşif yapmaya gidecek olan kuzeni Kartopu ile yol almaya karar vermiş. İyi ki de gitmiş; orada, ikinci gittikleri tepede kenara uzanmış güneşin batışını izleyen Yakut’u görmüş.. Simsiyah tüyleri ve Zeytin gibi gözleri ile şahane imiş bu afeti devrran. Koşup yanına gitmiş ve sormuş sesi titrek:
-Merhaba dünya güzeli, ismini bağışlar mısın?
-......
Ses yok..
-Seni rahatsız mı ediyorum? diye eklemiş.
-....
Yine ses yok..
-Hadi Alaca gitmemiz lazım, diye seslenmiş kuzeni.
Anlamsız bakışlarını arkada bırakırken:
-Neden konuşmadı , diye sormuş kuzenine.
-Uzun hikaye: sevdiği ile geziyormuş bu zavallıcık o baktığı tepede... Avcı gelip bir atışta vurmuş oku ile yar’ini ve o son nefesinde kaç kurtul dediği için ağlayarak uzaklaşmış şu an baktığı tepeden. “affet” demiş son kez bakarken gönlü fatihine ve bir daha hiç konuşmamış..
Ne yapacağını bilememiş Alaca.. Defalarca gidip gelmiş o tepeye. Çiçekler götürmüş önce, sonra yemekler ve o kadar uğraşmış ki ; çaresiz ama kararlı…2 ayın sonunda:
-teşekkür ederim, demiş Yakut...
Sevinçten aklını yitirecekmiş bizim Alaca… ve devam etmiş böylece muhabbetleri.
Bir gün Alaca 5 dakika geç kaldığı için öyle büyük bir tepki göstermiş ki Yakut ,bizimki anlam verememiş.. Sonra bir başka gün gül neden dikenli diye hiddetlenmiş.Diğerinde neden çok güldün demiş.
Alaca biliyormuş Yakut’un çok sevdiğini ve yaşadıkları yüzünden agresif olduğunu.. Hele bir gün "karanfili sana annem gönderdi ancak ben aldım bahçeden" dediği için Yakut’un öfkelenmesini kabullenememiş...
-Ne yani ben hiçim de, annen beni sen varsın diye mi seviyor demiş...
Alaca için kelimeler bitmiş. Ne diyeceğini bilememiş. Çünkü anlamış ki güven olmazsa, inanç olmazsa her şey hiç’miş.. Yakut, kendisi ile derdini çözemedikçe, ki Alaca bunun için 3 senesini vermiş, kimseyi sevemezmiş... Yakut’un:
-Sen 3 yılını verdinde ben vermedim mi? Ben yeni bir ben oldum biz olmak için…sözleri beyninde çınlayıp duruş… Çok ağlamış çok savaşmış kendisi ile…Dünyayı yenmişte Yakut’un gözyaşlarına yenilmiş…
O güne dek ne yaparsa yapsın, ne derse desin elini bırakamadığı, sevmekten vazgeçemeyeceği Yakut’una son kez ve ağlayarak bakıp gitmiş...Vazgeçmeyecekmiş belki vazgeçmeye de, gitmezse onu öldüreceğini bellemiş..O’na verdiği tek sözü tutacağına yeminler ederek gitmiş...
Hicran HANZADE (Büyüklere Masallar)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.