- 906 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
ÇÜNKÜ SEVDALIYDILAR ELİF'LE BİRBİRLERİNE
Küçük bir kedi diye düşünüyorduk Onu.Oysa koskocaman bir yüreği vardı.Bir köşede umursamaz gibi dursa da,her bir eylem süzgecinden geçiyordu.Özel binası vardı.En tepesine oturur,kontrolü altına alırdı dünyayı.Onun için mesafeler sadece Elif’le kendi arasındaki mesafeden ibaretti.Elif Ona yakın olsun,Elif Onunla ilgilensin,Elif Onunla konuşsun...Hiç yoktan uyuyorsa bile,Elif evde olsun.Çünkü sevdalıydılar Elif’le birbirlerine.Kim ne kadar iyi davranırsa davransın Elif’i isterdi Kedi.Elif gece kaç kez uyanırsa o kadar sever öperdi Kediyi.Tüylerini karıştırmadan ne tuvalete giderdi ne de suyunu içerdi.İlk günaydın dediği kişi elbette Kediydi.
Bazen çokça misafir gelir;Elif odasını Onlara bırakır ve oturma odasındaki kanepede yatardı.Misafir daha çok geldiyse salonda yattığı zamanlar da olurdu.İşte o zamanlar Kedi de bu yolculuğa gönüllü katılır,Elif’in bacaklarının üzerindeki yerini alırdı.Uyurken bir eli ya sırtında olurdu kadının ya da bir noktasıyla mutlaka dokunurdu kendisine tüy gibi de olsa.Farkettiğini göstermek için belli aralıklarla kuyruğuyla kontrol ederdi bu zarif eli ya da bacağı.Aralarındaki bu iletişim uyanana kadar sürer giderdi.
Elif son zamanlarda abartmıştı olayı.Her balkonda yumuşak minderli bir sepeti vardı artık.Kapalı başka bir kuytu uyuma köşesi,top gibi yuvarlanıp içine saklanabileceği bir muhafaza.Her gün yeni bir şey icat ediyordu kendisini mutlu etmek için.Aslında O herkese karşı böyleydi.
’Fakat en çok ben değerini biliyorum.’diye düşünürdü Kedi.Biraz gayret etseler aralarındaki sevgiyi gözle görebileceklerdi insanlar.Kedi sadece Onun yanındayken sırtı tamamen yere yapışır,geniş göbeği açılır ve güvendeyim imajı vererek rahat bir uyku çekerdi.Elif de uyumaya giderken her neredeyse gelip kucaklar;rahatını bozmasana Kedinin diyenlere;ben Onsuz uyuyamam,derdi.Zaten götürmese de Kedi az sonra kalkıp peşinden giderdi.
Yeğenleriyle şakalaşırken biraz fazla çıksa sesleri;Kedinin kulakları dikleşirdi.Acaba Elif’e bir şey mi yapıyorlar?Elif ağlıyor mu?İşte o zaman ne yapacağını şaşırırdı Kedi.Boynunu büker;gidip karşısında durup gözlerini diker.Elif hemen gözyaşlarını siler,kucaklar kendisini;özür dilerim,bak ağlamıyorum artık,sen sakın üzülme tamam mı,derdi.Çok üzgünse bir güler bir ağlar,kandırmaya çalışır kendisini,başını göğsüne gömüp sırtında ağlar anlamasın diye.Ama Kedi aptal mı?Eline geçerse mutlaka Onu üzenin haddini bildirir.Bir panter yavrusu gibi saldırır,tırmalar.
Hele hayatına bir erkeğin girmesini hiç istemez.Çünkü Elif tutkuludur ve çabuk üzülür.Hassastır.Erkek milletinde incelik ne arar diye düşünürdü Kedi.İsterdi ki;Elif’le sadece ikisi olsun,ikisi mutlu olsun.Yataklarında bir üçüncü kişi olmasın.Üçüncü kişi olsa da yeri değişmeyecek Kedinin.Hatta inadına daha çok yer kaplayacak ve Elif Ona asla söz söyletmeyecek,bilirdi Kedi.Ama gene de istemezdi başka birisini.
Kedi isterdi ki;kimse üzmesin bu iyi ve sevgi dolu kadını.Ve ikisi çoook mutlu olsunlar.Hayat büyülü uzun bir uyku gibi sürsün gitsin.Bir kedi günün yüzde yetmişini uyuyarak geçirirmiş.Geri kalanını da dinlenerek.Bu ritme uyardı Elif.Ne uyumlulardı ikisi.Kedi ve Elif.