BAZEN
İnsan yaşı kadar değil, yaşadığı kadar yaşlanıyor...
Kendimi yaşlı hissettiğim çok zaman oldu, elime baston alıp dolaştığımı gördüm gözlerimi kapadığımda, ilk 8 yaşımda... Acıları, hüzünleri, tantana ve kavga kıyameti sahiplenmedim hiç, etrafımda dolaşan yüksek seslere hep kulak tıkadım, sadece yaşlanmak ağrıma gidiyordu , ilk 8 yaşımda...
Güzel günlere inandım hep ve bu yüzden herkese güvendim, yanıma sokulan herkese kayıtsız şartsız güvendim...
İlk babama güvendim mesela, çünkü ilk o sokulmuştu yanıma. Hatırlıyorum; Akdeniz’in en doğusunda, çocukluk çağlarımda, ilk kahramanım, BABAM... Annemden daha heyecanlıydım o gece vardiyasından dönerken. İlk ben karşılamak isterdim onu, daha 4 yaşında küçük bir kızın kadınsal iç güdüyle babasına kur yapışına kendimde tanık oldum, ilk kahramanım oydu çünkü. Ve evet itiraf ediyorum ; babam beni ayağında sallarken uyumaya direnmem ; benimle değil annemle uyuyacak olmasıydı... Kadınlar arasında hep rekabet olurdu ya ; ben 4 yaşımda fark ettim bu rekabeti...En güzeli ise; babamın gecenin o vakti yorgun argın işten gelip benim için ; beni ayağında sallayarak uyutma gayretiydi. Hala o gayreti mum ışığında arıyorum, hala bulamıyorum... Bana yüzmeyi öğretmeye çalıştığı emek ise; görülmeye değerdi...Çok zor bir kız çocuğu oluşum babamın umurunda değildi ve bundan nasiplenmek benim en büyük hazzımdı. Şımarık olmadığım halde, beni şımarık olmam için zorluyordu ve doyumsuzdu. En çok beni seviyor sanıyordum, meğer diğer kardeşlerimi de seviyormuş ve zaten annemle uyuyordu.
Kahramanlık kolay olmuyordu; herkesi sevebilir insan ama; kahraman olabilmek çok detay istiyor... Amcamı da çok seviyordum mesela; ama bana her iş çıkışı ’’sarıkız al bakalım’’ diyerek, öperek verdiği harçlık yüzündendi onu o dönemlerde çok sevmem... O nu da beklerdim her iş çıkışı , zil çalsın amcam kapıdan bana harçlık versin diye, ama hiç amcamın beni ayaklarında sallamasını, gözlerinin kapanması pahasına bana masal anlatmasını hayal edip istemedim mesela. Kahramanlık başka şeydi , o da babamdı...
Bir gün sarhoş gelmişti eve, annem panik içinde babamı ayıltma peşinde. Ben annemin dizlerine yapışıp ; ’’Babam beni bu gece sallamayacak mı’?’’ dedim , annem azarladı beni, ağladım hep olduğum gibi şımarıkça. Annem ; sert görünmeyi sever, dik durduğunu göstermek ister, içinde kopan en büyük kederlerde bile kızılcık şerbeti içtim der... Azarlamıştı beni, ben de ilk kez kahramanımın bana ihanet ettiğini düşünmüştüm, beni sallamadan saçımı okşamadan uyumuştu...
Ben o gün; yani sanıyorum 5 yaşımda anladım ki; kahramanlarımız bizi yarı yolda bırakabiliyor... O gün, küçük yatağımda hıçkırıklarla nasıl ağladıysam, hala ağlayabilirim kahramanlarımın ihanetine...
Ama işte; o gün işte annem bana ilk hayat tecrübemi vermişti ve ben annemin kızıydım...
Hiç bir ihanet ya da hiç bir acı yüzümüzdeki ifadeyi değiştirmemeli ayakta durabilmek için, kahkaha atabilmek için...
Çok kahramanım oldu babamdan sonra; aşka dair ya da her ne ise...
Kimse babam gibi saçımı okşayamadı ve hiç birinin ihaneti babamınki kadar masum değildi.
Babamın kızıydım; ama annemin eseri oldum...