- 1295 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
HASAN NUR !
-Uzaydan gelmiş olabilir mi?
-De git sabah sabah saçmalayıp durma
-İnanmazsan gidip bakalım!
-Lan oğlum işin yok mu senin?
-Tamam ya! Gelmezsen gelme!
Evden çıkarken kendisini dedektif gibi hissediyordu. Saat iki gibi her gün aynı yere gidiyor ve olay yeri incelemesinde bulunuyordu.
Henüz erkendi ama birlikte gideceği bir arkadaş arıyordu kendisine. Ablasını ikna edememişti.
Sokaklarda boş boş dolaştı. Bir taraftan da gördüklerine bir anlam yüklemeye devam ediyor; daha doğrusu kafasında hikayeler kuruyordu. Garip olayların vuku bulduğu bir sürü senaryo...
Dört katlı bir apartmanın bahçe katında oturan yaşlı bir kadındı hikayelerindeki kahramanı...
Tesadüfen görmüştü. Topunun cama rast gelmesiyle başlamıştı her şey. Allah’tan cam kırılmamıştı. Topunu alırken korkarak camdan içeri bakmıştı. Özür dileyecekti ev sahibinden.
İçeride yaşlı bir kadın vardı. Ayakta duruyor ama hiç kımıldamıyordu. Dudakları kıpır kıpırdı. Sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi.
Bir kaç saniye bekledikten sonra hızla uzaklaşmıştı oradan.
O günden sonra büyük bir merak içinde her gün aynı saatlerde evin etrafında dolaşmaya başladı. Daha sonraki günlerde cesaretini toplayıp camdan içeriye baktığında yaşlı kadının bir çok garip hareketlerine daha tanık olmuştu.
Daldığı düşüncelerin içinden çıkabildiğinde yaşlı kadının pencerisinin önünde buldu kendisini. Tam saatinde gelmişti.
On yaşlarında bir çocuktu Arda. Sık sık macera romanları okuduğu için rüyalarında bile macera peşinde koşar olmuştu. Hayal kurmayı da çok seviyordu.
Yaşlı kadının aslında bir uzaylı olduğunu düşünerek dolaşıp durmuştu sokaklarda bu saate kadar.
Kadın yine ayakta hareketsiz duruyordu. İşte yine öne doğru eğilmişti. Ellerini dizlerinin üzerine bırakarak birkaç saniye öylece bekledikten sonra doğruldu.
Ardından yere kapaklandı. Elleri ve yüzü yerdeydi. Orada da kısa bir süre bekleyip oturdu. İkinci defa da aynı şeyi yaptı. Akabinde tekrar oturdu
Daha uzun bir süre oturduktan sonra önce sağ tarafına sonra sol tarafına doğru baktı.
Arda cama doğru baktığını düşünerek yere çöküp saklandı. Daha önce de böyle olmuştu. Bu sefer korkup kaçmayacaktı.
Doğruldu ve tekrar baktı camdan içeri. Ama odada kimse yoktu. Arkasından gelen sesle irkildi.
--Napıyorsun burada?
-Şeyyy!
Yaşlı kadının elindeki bastonu havaya kaldırmış ha vurdu ha vuracak.
-Vurma! Dedi ve refleks olarak ellerini kaldırdı. Sanki kadın " Eller yukarı" demişti...
Kadın bastonu indirip gülümsedi. Çok sevimli bir yüzü vardı. Uzaylı teyzeyi ilk defa bu kadar yakından görüyordu.
-Korkma çocuk vuramam ben sana. Kıyamam vurmaya. Sadece korkutmak istedim. Neden benim evimi gözetliyordun? Hırsız mısın? Söyle bakalım!
Arda ilk defa farkına varıyordu. Aslında büyük bir saygısızlıktı yaptığı.
Okuduğu kitaplardan etkilenerek küçük bir macera peşine düşmüş yapmaması gereken davranışlar sergilemişti. Aslında iyi bir çocuktu. Ama maceraperest yönü her zaman ağır basıyordu.
-Sen uzaylı mısın teyze?
-Evet uzaylıyım içeri gel de uzay gemimi göstereyim.
Arda şaşkınlıkla korku arası bir bakışla baka kaldı yaşlı kadına...
...
Aradan yarım saat gibi bir zaman geçmişti. Arda ve uzaylı teyzesi iki sandalye atmışlar koyu bir muhabbete dalmışlardı bile.
-Sen hiç bamaz kılan görmedin öyle mi?
-Evet görmedim. Ben de seni uzaylı sanmıştım...
Yaşlı kadın daldı gitti uzaklara. Gözlerinden iki damla yaş akıvermişti.
Arda o gün namaz kılmak nasıl olur? Neden kılınır? Namazın ne gibi hikmetleri vardır? Bir çok bilgiyle donanmış olarak döndü evine.
Uzaylı teyzesini çok sevmişti. Adını bilmiyordu. Çünkü adını söylemek istememişti.
-Bana uzaylı teyze diyebilirsin. Arada beni ziyarete gelirsen sana namaz kılmasını da öğretirim. Demişti uzaylı teyze.
Ailesinin tepkisi çok büyük olmuştu. Anne ve babası yasaklamışlardı Arda’ya bir daha o evin yakınından bile geçmeyi.
Arda bu olan bitenden hiç bir şey anlamamıştı.
"Şu zamanda namaz mı kaldı Allah aşkına. Şu geri kafalılardan bir türlü kurtulamadık. Mantar gibi türüyorlar. Çocuğun da aklını çelmeye çalışıyorlar. Allah topunuzun belasını versin! Annesinin ağzından tükürükler saçılırken kafası iyice karışmıştı Arda’nın. Tekrar gitmeye de cesaret edemedi. Unutmuş gibi yaptı.
Ama unutmak istemediğine karar verdiği için uzaylı teyzesini anılarının tozlu raflarına kaldırdı. Bir gün oradan alıp güzel bir roman yazacaktı. İsmi ve konusu hazırdı.
NAMAZ KILAN UZAYLI TEYZE...
"Gelininden dayak yemiş, ondan apar topar ayrı eve çıkmış diyorlar. Hacer Abla işin aslı nedir, cidden var mı böyle bir şey? Çok üzüldüm ya...
"Yok bacım abartmışlar sadece üzerime yürüdü.
:Ne olur tutmayın beni şu kadının imiğini sıkıvereyim . "
Diye basbas bağırdı. Mahalleyi ayağa kaldırdı.
"Niye o kadar dellendi ki ne yaptın?
"Hacer Abla pek iyiydiniz gelin kaynana kızz !
"Kız bacım inan hepsi benim dalgınlaığım yüzünden oldu. Hiç benim kabahatım yok inan ki.
"Bak anlatayım sen karar ver. Bilerek isteyerek yapar mıyım?
Severim bilirsin ben gelinimi, kendi kızımdan ayırmam.
"Her şey ’’ Bebeğin ismini ne koyacağız ’’ tartışmasıyla başladı. Ben rahmetli annnemin ismini koymak istedim. Gelin kendi annesinin adını koymak istedi.
"Kız olursa benim dediğim olsun, erkek olursa senin istediğin isim konsun dedim. Doktor kız olacak dedi. Dünyalar benim oldu.
"Benim gelin arkadaşıyla telefonla konusurken kulak misafiri oldum. Beni çekiştiriyorlardı.
"Kaynanam adını Ayşe koymak istiyor. Ama ben annemin adı olmasını istiyorum. Nüfusa Ayşe Nur yazdıracığım. Ben Nur derim olur biter. Zamanla Ayşe ismi unutulur. İstemem ben öyle Ayşe falan diyordu ...
"Kan beynime sıçradı. Duymazlıktan geldim. Gelin lohusa yatağında yatarken kimliğini çıkartmaya oğlanla gider Ayşe adını yazdırıveririm diye düşündüm.
"Düşünmesine de doğum vaktine yakın doktor oğlan olacak demesin mi? "
"Gelin yine başladı benim istediğim isim olacak diye.
"Neymiş efendim babasının adı konacakmış. Hasan olacak diye tutturdu.
"Ben de Hasan Nur koyalım diye dalga geçmeye başladım.
"Sen Hasan dersin ben Nur derim."
"Konuşmalarını işittiğimi anladı tabi. Hiç sesini çıkarmadı hakkını yemeyim simdi. "
"Neyse bebek doğdu. Tosun gibi bir oğlan. Kafasında ur var dediler önce. Çok korktuk üzüldük. Daha sonra yağ bezesi dendi içimize su serpildi. Çocuğun ateşi çıktı. Düşmeyince üç gün çıkamadılar hastahaneden .
"Onlar çıkana kadar biz de oğlanla kimliğini çıkarmaya gittik. Ben o yorgunluk o dalgınlıkla ne dedim ne söyledim hiç hatırlamıyorum. "
"Hasan olacak ismi, ’’ dedim sanıyorum.
"Eee ne demişsin peki ?
Komşu kadın merakla dinliyordu Hacer H anım’ı...
"Benim oğlan telefonla konuşuyordu. Nüfus memuruna ben verdim gereken bilgileri. Bir ara bayan memur bana dönerek.
"Ur mu dediniz?
" Evet önce ur dediler. Ama şimdi iyi çok şükur. Kafa derisinin altında yağ bezesi varmış ’’ diye anlatıyorum. Başka neler söyledim hiç hatırlamıyorum.
"Meğersem ben memura çocuğun adı Hasan Nur olacak ’’ demişim. "
"Nur mu dediniz? Diye sorduğun da ben ur soruyor sanmış evet demişim.
Ben saçmalamaya başlayınca kendi kafasına göre anladığı kadar yazmış bir şeyler. Benim okumam yazmam yok aldım memurdan attım çantaya.
"Gelin taburcu oldu geldi eve. İki gün sonra olanlar oldu. Koptu kızılca kıyamet. "
Oğlan çekti beni kenara.
’’ Anne ne yaptın sen ! Valla bu kadarını da beklemezdim senden. Artık gelin kaynana yiyin birbirinizi. Artık ben bıktım sizin didişmenizden .
"Ben hiç bir şey yapmadım! "
Diyorum başka bir şey demiyorum.
Gitti getirdi kimliği sanki okumam var gibi gözüme soka soka bağırıyor. Öfkeden deliye dönmüş.
’’ Anne ! oğlumun adı Hazan Nur yazdırmışsın. Hazan Nur yazılmış.
"Bak, bak ta utan şu yaptığından. "
Memure kadın bu olsa olsa Hazan Nur ’ dur diyerek , aslan gibi torunuma kız ismi yazmış ...
Elif gürültümüzü duyarak yanımıza gelip aldı kimliği eline :
"Bu kimin? diye sordu.
Öğrenince dananın kuyruğu koptu tabiki
"İki gün sonra ayrı evlerde oturmaya karar verildi. Çekip gittiler...
"Şimdi benim bu olanlarda bi kabahatim var mı ?
"Hepsi O memur kızın suçu!
"Hiç mavi kimlikli erkek çocuğuna Hazan Nur konur mu ?
"Hiç değilse; Hasan Nur olaydı iyiydi. Gelinin gönlü kalmazdı. Babasının adı olurdu.
"Ben Hasan derdim gelin de Nur derdi...
"Hiç sorun olmazdı. Maksat gelinin gönlü olsun..."