- 1419 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
GERÇEK ÜSTÜ BİR DENEMEDE; GERÇEK BİR ANNE
Bana çok uzak biliyorum yakın olmasına rağmen; yalnızlıktan kırılan sessizlik… Kimsenin haberi yok varlığından bir tek sensin içimde yaşayan o serin rüzgârlar da hırçın denizlerde… Heyecanımı nasıl dile getireceğim bilmiyorum ama an gelir bulutlar yıkılır o eski heyecanlar ölür susar muhabbetler kollarımda uyur sarhoşluğu… Hayallerin yasaklanmıştır daha o yaşta doğmadan tutsak tutulmuştur prangalara esir demir zincirler arkasına… Umudun mu kırıldı kimseler bilmez masal sevdalıları evvel zaman içinde…
*** *** ***
Aynalara bakıyorum gözlerim kan kırmızısı beyazlığında, acılarım bol gelmeye başlar o andan itibaren ümitsizliğimi anlamıyorum, çirkinim, sevindiğim de sen üzülürsün tekmelersin neden derim sende gül… O şişmemiş karnımı ovalarım durmadan ovalarım sana bir şey olmasından korkarım, kibriti bir seferde yakacaksın titrerim o sıcaklığında… Hayvanlara karşı alerjim vardı, korkardım da; şekerli su içtim bol bol, meyve yedim canım balık yemek istemezdi oysa çok severdim yoksa sen sevmeyecek misin? Kirazları dudaklarına benzetirdim hayallerimde kayısılarda yanakların o yemyeşil parlayan üzümler de gözlerin kimse tanıyamadı seni hâlbuki bana çok benzerdin. Yalnızlıktan kurtulup seninle kalmak isterdim söylenen nağmelerde, beste kime ait bilmiyorum. Her bir ay için her ay bir çiçek aldım, kurutuyorum, doğduğun an sana armağan edeceğim, başımda kırmızı kurdelem uğultular eşliğinde o bitkin yatağımda.
*** *** ***
Kurtlarla kuzular birlikte yaşar, hayat birer oyunlardan ibaret, sana yatağımda uzanmış masallar okuyorum. En çok yağmurlu masalları severdin. Sana okurken çok duygulanırdım, ne yapacağımı bilemezdim, sana belli etmemek için içime atardım ama içimde olduğunu da bir anda unuturdum, tekmelerle sende üzüldüğünü belli ederdin, ne ilginç değil mi? Bazen geçmiyor günler, bazen unutursun beni mümkün olmaz; hiç kimse anne kadar üzülmez ki… Gözyaşların birer pırlanta, kimler kırmış kıymetlimi, kimler incitmiş. Gurur duyarım, canımı veririm iste yeter ki bebeğim. Dinle beni yavrucuğun ne oldu söyle…
*** *** ***
Herkesin sende haberi var, evde bir telaş koşuşturmaca hakim, kahramanların çok bebeğim. Sana o küçücük narin bedenine, kollarına, bacaklarına kibrit çöpü büyüklüğündeki parmaklarına o güzelim yüzüne yakışır kuruttuğum dokuz çiçekle süslenmiş oda hazırladım kendi ellerimle, tabi yardım eden oldu oda başrol oyuncusu. Kız ya da erkek ne fark eder ki, sağlıklı olman büyüdüğünde akıllanman, ideallerinin olması; hani anneler der ya “benim evladım büyük adam olacak” bende sana diyorum masum bakışlı, cennet kokulum. Mavi bulutlardan yastık aldım sana, yemyeşil çimenlerden yorgan pencerende de güneş gülümsüyor hata yatağının üzerinde bile uykudan uyandığında oynayabileceğin yumuşak ayılı bebekli arabalı müzik sesi çıkarabilen oyuncakların bile hazır.
*** *** ***
Korkmana gerek yok ben seni korurum, kollarım, sakınırım. Beni değiştirdin, ayazın kollarında unutmayacağımı da iyi bilirsin o zaman… Bir masal kitabı daha aldım ama sen doğduğunda okuyacağım. Sana bir dörtlük yazdım, yıldızlar kadar uzaktı… Sokaklarda balonlar seni bekliyordu rengârenk. Üzerine yağmur yağacak diye çok korkardım o mutluluğun sona erecek diye içim acırdı. Her seferinde seni yolcu ederdim sen gitmek istemezdin ben seni bırakabilir miyim? Söyle. Nerede kaldın? Ben seni şimdiden çok özledim.
Gerçek üstü bir denemeye gerçek bir anne ancak bu kadar yazılabilirdi dimi?
(DENEMEdir)