16
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2438
Okunma
Orman köylüsünün tek gelir kaynağı ormandır. E, gelir kaynağı orman olunca, ormancı da hem en çok saydıkları hem de korktukları kişi oluyor. Hâşâ(!) ormancıdan korktukları kadar Allah’tan korksalar, sorgusuz sualsiz cennetlik olurlar ya, neyse…
Şimdi konumuz, cennet cehennem değil, ormancı.
Vaktiyle orman köyünün birinde, bir ormancı görev yapmaktaymış. Konu ormancı olunca, köylünün saygısını, sevgisini kazanmamak mümkün mü? Bizim ormancı da köyün saygısını çabucak kazanmış; billâhsa yaşlıların…
Ormancının görev yaptığı köye, o bölgenin ormanlarından sorumlu müdür, ziyarete gelecekmiş. Ormancıyı bir telaş almış, sormayın. Köyde ne otel ne market, hiçbir şey yokmuş. Şimdilerde var mı bilmiyorum ama o zamanlar yokmuş.
Ormancı, oturduğu bir kütüğün üzerinde başını elleri arasına almış kara kara düşünürken, köyün karayanız delikanlısı Behçet yaklaşmış.
“Ne bu hal ormancı? Denizde gemilerin batmış gibisin.” Demiş.
İki de bir ormancı dememe takılmayın sakın, bu adamın adını sanını bilen yokmuş. Ormancı aşağı, ormancı yukarı… Ormancıymış ya yetmez mi?
Delikanlının sesiyle düşüncelerinden sıyrılan ormancı, saçlarını sıvazlayarak başından çekmiş elini. İki ayağının arasında kalan toprağa okkalı bir tükürük tükürdükten sonra, “Ben düşünmeyeyim de kim düşünsün Behçet? Müdürüm teftişe geliyor. Teftiş sıkıntısı ayrı, kalacak yer ayrı. Nerede ağırlarım ben onu şimdi.” Diyerek sıkıntısını dile getirmiş.
Behçet, gençliğinin verdiği çeviklikle ormancının oturduğu kütüğün ucuna kedi gibi ilişivermiş.
“Düşündüğün şeye bak! Biz ne güne dururuz ormancı!” demiş ve ilave etmiş. “Sen hiç tasa etme, çil horozu keser, tek ve yumuşak minderi altına atarım” deyip ormancıyı büyük bir sıkıntıdan kurtarmış.
Birkaç gün sonra beklenen konuk müdür teftişe gelmiş. Ormancı önde, müdür arkada, köylü etraflarında bütün orman gezilip denetlenmiş. Kesilip soyulan bütün tomruklar incelenmiş. Hava sıcak, orman büyük olduğu için teftiş hayli yorucu olmuş. Akşama doğru ormancı, müdürle birlikte Behçetlerin evinin yolunu tutmuş.
Ormancıyı kapılarında gören Behçet’in anasında bir sevinç, bir heyecan hemen eve buyur etmiş. O heyecanla yüklüğe koşup tek ve yumuşak minderi kapıp ormancının altına koymuş.
Behçet, anasının densizliğini kapatmak istercesine minderi ormancının altından çekip müdürün altına koymuş ama anası durur mu? Rekor derece hızla minderi müdürün altından çekip ormancının altına tekrar koymuş.
Behçet, bakmış ki bu iş böyle olmayacak, anasına açıklama yapma gereği duymuş “Ana, minderi çekme; o, müdür!” demiş.
Çok öfkelenen, ormancıya taparcasına saygı duyan anası,
“Ne yapalım müdürse? O da okuyup ormancı olaymış!”
Emine UYSAL/17.05.2013