- 1533 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
ÖZGÜRLÜK
Özgürlük...
Nedir? Nasıl bir şey? Nerenin yerlisi?
Bilmiyorum. Pek yabancı bir sima. Fakat adına çok şey karalandı. O yüzden birşeyler karalayabilme cürretini gösterebiliyorum...
Özgürlük, -bence- kelimeleri doğru kullanabilme yetisinde saklı. Doğru ve sansürsüz, ayıpsa ayıp. Ve çıplak. Çünkü özgürlük çıplaklıkta, tümüyle. Bu bedensel bir çıplaklık ve aynı an ve zamanda tüm sıfatlardan soyunmuşluğun verdiği çıplaklık. Diyeceğim o ki, ne zaman çıplak kalabilse ruh, işte o zaman kendisini kendisine sunacak ve kendisini farkettikçe arzulayacaktır.
Evet, özgürlük farkedişte. Şiiri ve şuuru hissetmekte, zıtları birleştirebilmektedir. Beyaza siyah, siyaha da renksiz diyebilmekte. Yenmekle yenilmekte, yenilmek için savaşmakta. Bardağın dolu kısmını herkes arzular, önemli olan boş kısmını arzulamakta. Evet özgür olmak farkında olmakta. Farkındalıksa dışlatan bir farklılık.
Öyle Kaf Dağı’nın Zümrüdü Anka Kuşu’nın tüylerine nakşedilmiş değil özglürlük. Veya hiç giyilmeyecek olan Penelope’un örgüsünü giymekte de. Karga olup güvercin kafilesine katılmakta da değil. Özgürlük karga, güvercin olmamakta. Evet, başa dönüyorum; Özgürlük çıplaklıkta! Sansürsüz bir çıplaklık. Üç-beş incir yaprağının dahi örtmediği ve sırf sıfatsız bir çıplaklık. Baş döndürücü bir renksizlik.
Ve özgürlük doğurganlıkta. Rahimsiz, zahmetsiz, ritimsiz, niyetsiz ve cinsiyetsiz!
[Mehmet Ali Evliyaoğlu/ 16.05.2013]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.