Alışılmış...
Her zaman söyler insan.
’’Neden ben?’’ diye.
Evet yine soruyorum bende kendime,
Neden ben?
Soru işaretler kafamda belli belirsiz noktalar halinde iken,
Ben dış dünyayı sorguluyordum.
Acaba hep böyle mi olacak?
Yoksa bu bir geçiş dönemi mi?
Sorularım cevapsız kalıyordu yine.
Bugünü yaşayamıyor, soru işaretlerimle kendimi, benliğimi bitiriyordum zamanla.
Oysa ki ne vaatler vermiştim kendimce kendime.
Mesafeler ötesinde bir bedene bağlı kalmayı,
Mutlu olmayı,
Belki de aşk duygusunu tatmayı...
Hüsran.
Sonbahar yaprakları gibi dökülen incecik hayaller.
Hayaller, düşler yumağı.
Silemiyor, atamıyorum kırılan umutları.
Yıpranmış bir defterin sayfaları gibi, ben benden ayrılıyordum...
Zamanla ben ben olmaktan çıkmışım.
Zamanla...
Hayatın yorduğu bir insan olmak istemezdim oysa.
Ben bendim.
O o değildi.
Sonraları ben benliğimden koparken o kendine dönse ne çare.
Hayat!
Düzen bu.
Oysa ki bir bütün olmak gerek hayatla.
Ev ile, insanlar ile, yaşadığın şehir ile.
Fakat ben insanlardan kopuyor ve yavaş yavaş bu şehirden ayrılıyordum.
En önemlisi de ben benliğimden çıkıyordum.
Beni benliğimden koparan bir bahardı.
Çiçeklerin, yeşillerin olduğu bir baharda,
Ben benliğimden kopmuş, yuvamdan ayrılmış ve gidiyordum...