- 1283 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
AYRILIK YAMALI ELBİSE 16. BÖLÜM
AYRILIK YAMALI ELBİSE
haksızlığın mermileri yağıyordu.
Namlu açık unutulmuştu,sevda eskiydi bahçede.
Susuzluk denizdeki tek resimdi.
Yabanda dikenler açmıştı.
Yeşil siyaha dost ben,damarda yara.
Hayat ; talan,toprak sancılı.
Kefen açık kalmış yalandan.
Müptelasız bir hastalık bendeki.
Aşk sehpa altında fiskos.
Adam durur mu...yara kapanır mı ?
ya da açar mı güneş tepede.?
Saklımı umutlar sandıkta.
Sese ses , yaraya kan lazım.
Duy sesimi dur zaman...!
Ömer uzakta bir yerlere dalmıştı..duymuyordu sanki konuşulanları o halen Dafinanın yanındaydı belkide orada kalmıştı hiç gelmemişti İstanbula
Şirkette çok yoruluyordu çok şeyini vermişti burayı bu hale getirene kadar çünkü çocukları seviyordu ve adamıştı kendini bu sorumluluğa.
Öylesine bir aşktan sonra hiç kimse onu etkileyememişti,çünkü yarası kanatıyordu özlemini.
Ama öldürmüyordu da Ömeri.
Ve kardeşinin çocukları da; çocuğu olmuştu o yüzden evlenmemişti.
Ama çok başarılıydı , bütün hüzünlerini, yalnızlıklarını işine adamıştı ve o enerjiyle büyük bir iş adamı olmuştu.
Ama yanına gidemese de uzaktan da olsa sevdiği kadını takipteydi..onun fedakarlığı onu dahada fazla sevmesine yol açıyordu.
Birden düşündüklerinden sıyrıldı.. ..kaçmak istedi her zamanki sahile gidip hava almalıydı....nefesi azalmıştı sanki..koca bir düğüm vardı kalbinde ,rahatlamalıydı.
Arabayı kullanırken kalbi sıkışmaya devam ediyordu ne oluyordu ona , anlayamamıştI.
,Ölüyor muyum dedi kendi kendine ,erken dedi içinden bir ses çok erken.
Tam böylesine savaşırken içinde.., acı bir fren sesiyle kendine geldi,içindeki seslerin yerini feryat figan almıştı bir kadın sesi Ömer diye ağlıyordu Ömer kendisiydi.
Hayır o çarpılan çocuktu, isimler aynıydı ama hayatlar ayrıydı ,belkide birleşecekti.
12 yaşlarında bir çocuk yerde devrilmiş yatıyordu annesi başında ağlıyordu defterleri kalemleri yerlere dağılmış,hiç sesi çıkmıyordu.
Ambulans bir türlü gelmek bilmiyordu ,üzerindeki şaşkınlığı attıktan sonra telefonuna sarıldı ve ambulans çağırdı .
kadın çıldırmıştı;
Ömer ses ver yavrum..!
ama çocuktan kan bile çıkmamıştı ,bir huzur vardı yüzünde,topluluk acıyla yoğrulmuştu.
Ömer eline dikkat etti, bir şeyi tutuyordu ve o el açılmamıştı,halen tutuyordu neydi böylesine sahip çıktığı , bir anda sadece bu önemli olmuştu .
her şey gitmişti bir tek önemli olan o ve elindekiydi.
Genç kadın durmaksızın teşekkür ediyordu kendisine , çoktan hastaneye varmışlardı ve onun çağırdığı ambulans çok çabuk gelmiş özel bir hastanedeydiler adam her şeyi onun için seferber etmişti.
Çocuk yoğun bakımdaydı anne Ömer in yanındaydı, sanki sığınak yapmıştı adamı.
Adam halen çocuğun elindekini düşünüyordu neydi böylesine kıymetli olan.
Hemşire yoğun bakım ünitesinden çıkıp Ömer in yanına geldi bunlar dedi özel eşyaları eline bıraktı ve çekildi.
Elindeki pantolon ve gömlek , ayakkabı sanki onun kokusunu taşıyordu halen.
Birden geri döndü hemşire .
bu dedi ;elindeydi biraz zor aldık .
Bu bir resimdi ,elinde o kadar sıkı kaldığından buruşmuştu.
Babası dedi genç kadın ,evet babası olduğunu yeni öğrendi hep öldü olarak biliyordu,o resmi ona ben verdim çok üzüldü isyan etti ve bulacağını söyledi.
Ömer çok güçlü ve asil dedi anne o benim her şeyim.
Saatler sanki yavaş ilerliyordu zaman durmuş gibi bir şeydi.ayakkabılara takıldı gözleri ,bir yaşamı omuzlayan onlardı,anılar, sürgünlükler,zaman,hep onlarda bir adım ilerliyordu.
Ayakkabıları yürüten içindeki ayaklardı.
İyileşecek Ömer göreceksiniz ,eskisinden de iyi olacak.
Sizde iyi olun lütfen inancınızı kaybetmeyin.
İnanç gerçekten önemliydi tıpkı ayakkabıları yürüten ayaklar gibi.
Sanki yaşam merdivenlerden ve köşelerden oluşmaktaydı,gece ve gündüzden oluştuğu gibi.
Gözyaşları acı mey olmuştu dudakta.
Kahkaha hiç olmamıştı ya da aşağı merdivenlerde kalmıştı.
Gönüle belkide güçlü bir har gerekti.
Tan zamanından da önce ağarmıştı.
Zaman yayan kalmıştı.
Ayaklar çıplak.
Merdivene insan lazımdı.
İnsana bir kalp ve çıkmaz bir kan.
Yolun ortası yoktu,kenar vardı.
Ona da göz lazımdı,gözede bakış.
Arı balı yapardı,zamanı insan tüketirdi.
Yaşamamak mıydı yaşamak.
Öze söz , söze yürek lazımdı.
Kelama beden.!
Beden naza bürünmüşte yatıyor son basamakta.
Zamanı kandırıp ta ; ilk basamağa mı dönmek lazım.!
Kanan kim , kandırılan ne.?
Hatice Nilüfer DİRİLEN
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.