Bir İnsan
Bir insanla karşılaşıırz. Bizim gibi olmayan... Bizim hayatımızdan çok farklı bir hayata sahip olan. Şaşırırız ilk önce. Anlarız sonradan aslında boş olanın hayat değil de biz olduğumuzu...
Hayali vardır bu insanın geleceğe dair. Ve umudu yapabileceğine dair. Hayallerinin çoğunu gerçekleştirmenin verdiği havayla geçer gider önümüzden de zaten. Bakarız arkasından, biraz kıskanarak az sonra ortaya çıkacak ’neden?’ lerle boğuşmadan önce.
"Şanslı" deriz kendimizi avutmak için. Biliyoruzdur oysa şansla alakası olmadığını ama... "Güçlü" deriz daha da kamburlaşarak. İşte bu doğrudur, güçtür asıl etken. Güçsüz olduğumuz için kamburuzdur ya! Belki o kaldıramaz 30 kiloyu bizim gibi ama; katlanmıştır dünyanın zalimliklerine. Katlanmıştır ki o yüzden böyle yürüyebiliyordur dimdik!
Tekrar şaşırırız aklımızdan bir anda nasıl böyle düşünceler geçebildiğine... Düşünceler devam eder bir süre... Acaba hayatımız hep şaşırmakla mı geçecektir? Bize de bir gün şaşıran olacak mıdır? Şaşırtılmak neden bu kadar acıdır? Saçmalama noktasında susarız. İşte o anda daha da açıklığa kavuşur ilk anda anladıklarımız... Öyledir... Öyledir...
Düşünürüz, düşünmek artık acı veriyor olsa da, beynimiz artık bunlara yetişemeyecek durumdaysa da... Düşünürüz... Kimdir bu insan, nasıl denk gelmiştir hayatımızın bu en karışık zamanında? Bu boşlukta, ne zamandır dolduramadığımız bu boşlukta giderek daha korkutucu hale gelmeye başlayan?
Muhterem insanımızı gözden kaçırdığımız anda dururuz ve geriye bakarız. Önümüz kadar endişe vericidir baktığımız yer. Tekrar oraya dönecek olmanın verdiği huzursuzlukla suratımızı asarız ve döneriz. Hiç karşılaşmamış gibi o insanla, döneriz...
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.