- 1040 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Ölürken de Gurur
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Yine gün batımına kaçan umutları kovalamakla geçti koca hezeyan, adımlarımı kesen hala ayağımda küflü bir zincir ve ardında hala onu elinde tutan gururum diyordu adam denize karşı ardı ardına ekleyebileceği son sigarasını yakarken.
_Deniz daha mı dalgalı öğlene göre? dedi yanındaki balıkçı. Adam duymadı bile, hala aklında bu güneş gibi gidişine el salladığı biri vardı.
_Deniz diyorum hemşerim, bugün daha mı dalgalı ne, baksana balık da yapmaz oldu.
_Gül cemali sende ise al beni kollarına
Ya da durul artık
Gurur için daha neyimi alacaksın be hayat diye haykırdı adam.
Balıkçı öfkeli bir nazar ile yokladı oltasını, yine hiçbir şey yoktu.
_Hemşerim bana mı dedin?
_Deniz diyorum bugün kısır yine.
Adam yine umursamadan sigarasını acı bir kez daha çekti ve gözünden bir damla yaş aktığını görünce balıkçı anladı ki dert büyük ve oltasını oturduğu kayaya sıkıştırıp usulca adama yanaştı.
_Hemşerim hayırdır?
_Bir derdin mi var?
Adam yalnızca biten sigaranın izmaritini elinde sıkıyor ve gözünü güneşin aldığı kızıl suretten ayırmıyordu gözlerini. Birde dudaklarında sürekli bir mırıldanma vardı, geldiğinden beri. Balıkçı içinden O’nun sağır olabileceğini geçirerek yavaşça omzuna dokundu. Ama yine hiçbir tepki yoktu. Bu kez omzundan tutarak sarstı sıkıca. Adam umarsız bir bakışla döndü balıkçıya ama hiçbir şey demeden birkaç saniye sonra yine aynı yere bakmaya başladı. Balıkçının endişesi de artmıştı merakı da. Adamı tekrar sarsarak omzundan;
_Hemşerim senin bir derdin var, hayırdır?
Adam yine umarsızca dönüp balıkçıya
_Hocam bir dal sigaran var mı?
Balıkçı büyük bir telâşe ile cebinden bir sigara çıkarıp yakarak verdi adama. Ve birkaç derin nefesten sonra adam mırıldandı.
_Lal-ı Kebir nedir bilir misin sen? Artık yemini tutma zamanı derken adam balıkçı birden ürperdiğini hissetti.
_Yok hemşerim bilmem ama her şeye bir çare vardır elbet.
_Seni seviyorum.
_Anlamadım.
_Ben de anlamadım zaten bunu derken bir insan kaç kez ölebilir uğruna bu sözleri sarf ettiği kişi için.
Adam birden balıkçıya hiç beklenmedik bir şekilde;
_Bak balıkçı senle anlaşalım. İkimizde el açıp dua edelim birbirimiz için tamam mı? Ama beni rahat bırakacaksın. Önce söz ver bana ve ikimizde niçin dua ettiğimizi söylemeyeceğiz.
Balıkçı cebinden bir sigara daha yakıp uzatırken adama, aklına da yatmıştı dedikleri.
_Tamam ama bana ne derdin olduğunu söyleyeceksin önce, sonra duamızı ederiz.
_Ben birinin seni seviyorum yalanına aldandım ve gururum öyle bir kırıldı ki benle dalga geçmesine;
"Sus ey gönül ya güneşin altına göm gururunu ya da gidişine el salla vakit kararmadan ellerinde" dedim kendi kendime.
Balıkçı merakla sordu.
_Peki hangisini yaptın?
_Halen hiçbirini.
_O zaman hangisini yapacaksın?
_Bilmiyorum.
_Tamam o zaman duamızı edelim kimin duası kabul olursa o diğerinin dediğini yapacak, sende bana bunun için söz ver dedi balıkçı.
_Söz dedi adam usulca.
Ve her ikisi de ellerini göğe açıp dua etmeye başladılar. Önce balıkçı amin dedi. Adam hala dua ediyordu. Ellerini yüzüne götürüp ’Amin’ derken balıkçının oltasına çok büyük bir balık vurdu ve balıkçı tüm olanları unutup heyecanla oltasına koştu. Uzun bir uğraştan sonra kocaman bir balık yakalamanın heyecanı ile adama döndüğünde O’nun az önce durduğu yerde olmadığını fark etti ve dudaklarından;
_Allah’ım sana şükürler olsun ki duamı kabul ettin sözü döküldü ve büyük bir mutlulukla bildiği tüm güzel şarkıları söyleyerek tuttu evinin yolunu.
Ya gerçek...
Gerçekse bambaşkaydı, balıkçı hiç anlamamıştı adamı ve O’nun için ’Allah’ım bu adamı sevdiğine kavuştur’ diye dua etmişti.
Adamsa uzun uzadıya süren duasında sadece "Allah’ım bu balıkçıya büyük bir balık nasip et ki gitsin artık." diye tekrarlamıştı hep.
Allah ikisinin de duasını kabul etmişti ama balıkçı adamın gururu sebebiyle sevgisini güneşin battığı yere gömmeyi şetçiğini bilmiyordu.
Ve balıkçı daha bir iki dakika önce heyecanla uğraşırken oltasıyla adam koynuna doldurduğu taşlarla salıvermişti kendini denizin koynuna. Çünkü gururu her şeyinden bir adım önce uğurlamıştı güzelini.
............