ANNEME MEKTUP
...............ANNEMMMMMMMMMMMMMM................
Nasıl bir öngörüydü sendeki;
Beni sevmiyor musun diye sorduğumda, hiç anne çocuğunu sevmez mi ama sana sevdiğimi belli edersem ben ölünce dayanamazsın demiştin.
Ben de bilirdim beni sevdiğini ama olanca haylazlığımla senin ağzından duymak için canından bezdirirdim de gene seni seviyorum demezdin, sadece sarı kızım, deli kızım, çocuklaşma derdin. Sarı kızım deme bana derdim, kara olsan kara kızım derdim ama sarısın işte derdin.
Bilirdim o zaman aslında seni çok seviyorum demekti bu. Ben boynuna sarılmaya çalıştıkça git başımdan Allahın delisi, koca kadın oldun bir türlü büyüyemedin derdin. Sahi annelerin gözünde büyür müydü çocukları anne. Herkes büyümez der de, o yüzden soruyorum.
Kendine sor bu soruyu diyorsun değil mi? Boyun kadar evlatların var, onlar büyüdüler mi senin gözünde diyorsun.
Büyümediler annem, hiç büyürler mi?
Özel günlerde kulağın hep telefonda olurdu, çocuklarının aramalarını beklerdin bilirim, yoksa ne işin olurdu telefonla, mutlaka ararlardı ağabeylerim olsun, ablalarım olsun ama sabah erkenden aramaları bir başka mutlu ederdi seni.
Bu hallerini bildiğim için en küçükleri de ben olduğumdan sabah erkenden hepsini arar, özel günlerini kutlar ve uygun oldukları en erken saatte seni aramalarını söylerdim, sonra peş peşe çalmaya başlardı telefon, nasıl mutlu olurdun, nasıl mutlu olurdun, birde yüzünde mağrur bir ifade olurdu, ya da ne bileyim “Savaş Kazanmış Bir Komutan Edasıyla” elini ardında kavuşturup, odanın içinde birkaç tur atar her şeyi tepeden tırnağa incelerdin. Biz o keyfi doyasıya yaşa diye hiç ses çıkarmazdık, taa ki sen kahvaltı hazır mı sorusunu sorana dek.
Hemen hepimizin ayrı ayrıydı kahvaltısı biliyorsun, herkesin tepsisi ayrı ayrı, biliyorsun işte, tansiyon, diyabet derken mini bir hastane odası gibiydi evimiz. Bakıcısı da, hemşiresi de doktoru da benim olduğum mini bir hastane, her şeye yetişiyordum ama ben en çok senin kızın olmayı severdim anne. En çok da küçük kızın.
Özellikle dini bayramlarda; bayramlığının olması seni sonsuz mutlu ederdi, hazır giyim sevmezdin de kumaşını alır, senin tarif ve yardımınla ben dikerdim hemen her bayram kıyafetlerini. Seni giydirir kuşatır sımsıkı sarılarak kokunu içime çekerdim doyasıya, zaten sen de tek o zamanlar izin verirdin sarılmama. Ben de şaka yapardım rüşvetimi aldım diye.
Aslında pek alışkanlıklarımız arasında olmasa da son dönemlerde “Anneler Günü”nü biz de kutlar olmuştuk ya, benim amacım senin mutluluğunu görmekti sadece, senin mutluluğun benim yaşama sevincimdi. Varlığını dünyaya değişmezdim.
Aklımda kalan bir çok hal ve hareketin var ama en çok memlekete giderken ki bakışların, içime işleyen o bakışların, ağabeyimin arabasının arka koltuğuna yatırarak yolcu ettiğim ve canlı olarak son kez bakıştığımız an.
Bu gün 12 Mayıs 2013 Pazar, Anneler günü yani. Sen yoksun, aslına bakarsan ben yoğum,
Sabah erkenden uyandım, kahvaltımı hazırladım ama hepsi öylece duruyor masada, bardağımdaki çay soğumuş olmalı, öylece bakışıyoruz işte. Acelem de yok zaten.
Biliyorum kendimden söz etmemi istediğini, hiç değişmedim, gene öyle saf, gene öyle küçük bir kız çocuğu, gene dokunsalar ağlayan yani ağlak, 53 yaşında bir çocuğum işte. Biraz önce çocuklar aradılar, ses tonumdan her şeyi anlıyorlar tabi, alışmam gerektiğinin bilincinde olsam da, senin yokluğuna alışamadım anne. Büyüyemedim sen yoksun diye, beni büyütmeden neden gittin Anne.
Sitem etmiyorum, sadece seni ölürcesine özledim anne, çok özledim…
Anneler günün kutlu olsun anne.
12 Mayıs 2013-Hatice AK
YORUMLAR
MERHABALAR GÖNÜL DOSTU İNSAN;
İNSAN ANNE VE BABASINNA KARŞI HER ZAMAN ÇOCUK OLDUĞUNU ÇOCUKLARINİ GÖRDÜKÇE HATTA NE KADAR BÜYÜRLERSE BÜYÜSELERDE GÖZLERİNDE ÇOÇUK OLDUKLARINI VE HİÇ BÜYÜMEDİKLERİNİ GÖRDÜKÇE DAHA İYİ ANLIYOR SANKİ..HEPİMİZ ANALARIMIZIN GÖZÜNDEKİ BÜYÜMEYEN ÇOÇUKLARI DEĞİLMİYİZ..ANNENİZE RAHMET DİLERKEN ŞAHSINIZDA TÜM ANNELERİN GÜNÜNÜ KUTLUYORUM..
YÜREĞİNİZ DERT GÖRMESİN DİYOR KUTLUYORUM KALEM VE EMEĞİNİZİ..
SELAM VE SAYGIMLA.