- 573 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Analarımızın günü 8 Mayıs
Analarınızın günü 8 Mayıs
Beklenen gündü 8 Mayıs.
O gün geldi. Kürt gerillalar Türkiye topraklarından değil, aynı zamanda kendi topraklarından da çekilmeye başladı.
Hazin ve hüzünlü bir durum, kendi halkıyla bütünleşen, içselleşen gerillalar kendilerini de, kendi halkını da yalnız bırakarak bir başka topraklara çekiliyor, ama yine kendi halkının bir parçasının yaşadığı topraklara, Irak’ a çekiliyor.
Bundan rahatsız olan egemen Irak yönetimi tepkisini geciktirmeden veriyor:
İstemiyoruz.
Belki buda oyunun, Orta Doğuda oynanmak istenen oyunun bir başka biçimi.
Lakin bu ayrı bir yazı konusu.
Beklenen , istenen gün geldi.
PKK’ nın silahlı gücü çekiliyor söz verildiği gibi.
İstenilen de bu değil miydi?
Herşey öncelikle PKK’ dan istendi.
PKK istenileni yaptı.
Çok sürmez bir kaç aya dağlarda gerilla kalmaz.
Şimdi ne olacak?
Bu savaşın diğer bir tarafı olan Devlet tarafından atılması gereken adımlar atılmayacak mı?
Devletten birşey istemeyecek miyiz?
Bu savaşın tek suçlusu PKK mıydı da hep ondan istedik herşeyi?
Hep zorbalığa uğrayanlar mı, yok sayılanlar mı, horlananlar mı, ötekileştirilenler mi birşeyler verecek?
Zorbalar hiç vermeyip sadece alacaklar mı?
İstenilen bu mu?
Yüz binin üzerinde Korucu var.
Bu koruculuk sistemi kaldırılmayacak mı?
Hemen kaldırılmalı, korucuların elinden silahlar derhal alınmalı.
Hapishanelerde binlerce tutsak var, bunların akıbeti nolacak, esaretlerine seyircimi kalınacak?
Cezaevleri koşulsuzca boşaltılmalı, özgürlükleri verilmeli.
Kürtçe seçmeli dil değil, eğitim dili olmalı.
Dilden değil, korkumuz dilsizlikten olmalı.
Her yıl savaşa harcanan tiriliyonlar şimdi Kürt topraklarında eğitime, sağlığa, sanaiiye ayrılmalı, Kürt bölgesi yoksulluktan kurtarılmalı.
Yerel yönetimler güçlendirilmeli, Kürtler kendi geleceklerini belirlemeli.
Başka?
Öteki istekleride siz sıralayın.
Sılaraken Güney Afrikayı düşünelim.
Barış geldiğinde, Siyahlarla Beyazlar el sıkıştığında, Siyahların yönetimi devraldığında ne çok mutlu olmuştuk.
Siyahlar kendilerini yönetecekti, iradeleri kendilerinde olacaktı, siyah halk mutlu olacaktı, özgür olacaktı, yoksulluktan kurtulacak, sömürülen olmayacaklardı.
Olmadı. Siyah egemen azınlıkkendileri için çalıştı, emperyalistlerle bağlarını koparmak yerine güçlendirdi, siyah egemen mutlu azınlık bir sınıf oluşturuldu; siyah mutsuz çoğunluk barış sevincini kısacık yaşadı.
Analar ağlamasın dedik bu savaşı bitirmek için elbirliği yaptık, bunda da çok yol katettik, başarıya an kaldı.
Evet anaların ağlaması duracak, bundan daha büyük ne sevinç olabilir ki?
Gerillalar dağda öldürüldükten sonra kulakları, burunları, cinsel organları kesilmeyecek.
Asker cenazelerini yüreklerimiz parçalanarak kaldırmayacağız.
Bunun için istedik onca yıldır barışı.
Bu sevinci yaşamaya alıştırmaya çalışırken Dışişleri bakanı açıklama yapıyor:
Suriye ile savaşa hazırız.
Hoppalaaa...
Bu nerden çıktı?
Bunun için mi içte barış/silahların susması istendi?
Suriye ile savasırken analarımız ağlamayacak mı?
Analarımızı böyle mi düşünüyorduk?
Yoksa düşünülen emperyalist çıkarlar mı?
Suriye’ deki Kürtlerde şimdi Özgür Suriye ordusuyla birlikte, aynı cephede; Amerikanın/Emperyalizmin Esat’ a karşı müktefiki.
Biz sadece içimizde mi analar ağlamasın istedik?
Ne oldu?
Komşumuz Suriye’ nin tavuğu bahçemize mi girdi?
Oysa beklediğimiz gündü 8 Mayıs.
Barışın günü, analarımızın günü.
Anlaşılan o ki barışın sevincini yaşayamayacağız, anlarımızın ağlaması dinmeyecek.
Savaş bitmeyecek.
Zorbalar huzuru bize çok görecek.
Muhittin Çoban
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.