- 758 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
KARGALAR
Kargalar ...
Siyah pelerinleriyle gökyüzünün cezbedici ufuğunu, çıplak mavisini kirleten ucubeler.
’Gak gak!’ Bu uğursuzluğun lanetleyici şarkısı. İşiten her kulağı lanetleyen, Şeytanların eşlik ederek dans ettikleri şarkı...
Birer kuğu doğurma ümidiyle doğurulurdu her biri. Ve fakat hepsi cenaze karası içinde doğardı. Bir sürü siyah gagalı, Mariana çukurunu taşıracak kadar.
Ne zaman iblisi pençeleriyle gökyüzünün berraklığına taciz etseler, bilirim ki Tanrının gazap tohumları serpilmiştir tarlalarına, insanın. Gökleri yararak insana laneti fısıldayışın demidir, topraktaki leşleri uyandıracak kadar şiddetli bir fısıldayış...
Cehennem kaçağıydı her biri! Her görüşümde ruhum karıncalanırdı ve şu yemini heceleyerek fısıldardım kendi kendime; ’Hepsini geldikleri yere -Cehenneme- tekrar tıkayacağım!’
Kondukları ağaçları işaretler, bir daha sulamaz ve hatta sulatmazdım. Kendimce cezalandırdım. Lanetlilere yardım-yataklık eden herkes, herşey lanetlenirdi! Tevbesi kabul olmayan günahtı bu!
Samandan yapma çiftçi şapkasıyla babamı ne zaman pusuda görsem, bir kaç siyah gagalıyı haklamasını zevkle izlerdim. Ve yine o günlerden bir gün. Babam, nasıl taşıyabildiğine anlam veremediğim ağırlıktaki tüfeği ile pusuda yatıyordu yine. Siyah gagalılardan biri lanetleyici şarkısını mırıldanarak gökyüzünde bir iki lanet çemberi çizdikten sonra benimle aynı yaşta olduğunu tahmin ettiğim, rüzgar üflese dökülecek gibi duran korkuluğa kondu. Babam onu alışkın olduğum üzere tek seferde hakladı.
Ve fakat daha önce farketmediğim bir şeyi farkettim. Başlarda aptal olduklarından kaçmadıklarını düşünmüştüm. Merak içinde izliyordum. İmdad-ı merakıma yine siyah gagalıların çırpınışı yetişti. Bu resmen bir harpti! Her bir karga yaralı düşen bir diğer kargayı bırakıp kaçmak yerine mermilerle tüylerinden soyunurcasına dövüşüyordu. Her bir tüfek sesinden sonra gökyüzü siyaha boyanıyordu tüylerle. İç acıtan bir inilti ve fakat pes etmeyiş. Nasıl sadakat ama!
Ve farkettim ki Kargalar’ın hiçbiri lanetli değil. Sadece hepsi yas içindeydi. Bir ömür süren yas. Bu yüzden hep yas karası içindeydiler...
Utandım. Önyargım sevgimin önüne geçmişti, görmemi sağlayan herşeyin önüne... Görmez kılmıştı beni. Ve fakat artık bahçemde işaretli, cezalı, susuz hiçbir ağaç yok. Ve artık hiçbir renk benim için lanetli değil! Benim için lanetli tek şey var artık; Önyargı!
[Mehmet Ali Evliyaoğlu]