Teşekkürler
Yıllar önce bu hayattan yok olmak o kadar huzur verici bir sebepti ki,
Yani ne öyle yaşamaktan korktuğum için, nede yaşamayı sevmediğimden
“Yaşamaya Dair” diye büyük ustanın kalemi de belki etkilemiştir beni
Belki de kim bilir o pencerenin arkasında pervazdan kurtulmakta olan ellerimi fark edip
Beni yakalayan eller uzaklaştırmıştır bu fikirden. O ellerin yaşamıyor oluşu belki dostluğumuzu pekiştirmiştir, inat ettirmiştir belki de…
Şu gün dönüp bakıyorum da fark mı ettik fark mı attık? Bu yaşamımızın fark yeri mi? Evet, şu an yaşamımın en gizli ama en net Fark Yeri. Bu yaşamda yalnız mıyım? Her insan yalnız olmalı. Yalnızlığını bilmeli, özümsemeli. Bazı dik yokuşlar var ama çıkılmaz değil. Hatta belki de çıkışı daha kolay artık beraberinde. Fark Yeri’m yüzünden. Maddesel zamanın, maddenin satın alırlıklarının içinde yalnızlığımı bana tattırdığı kadar elimden alan paylaşılmaz mutluluğum adına hem yalnızım hem onunla bir. Kendimi bölemediğim kadar çoğul olamıyorum belki, onu bölemeyip kendimden çıkaramadığım gibi. Haybeye bir teşekkür, öylesine, orta yere. O kadar önemli ki aslında git gide bir teşekkürle bile kazandıkların daha da çok daha da bir özenli anlam içerisinde. Bir deve kuşu edasıyla gömülmek istediğimiz yer belki de yalnızlığımız. Seviyoruz biz bizi. Şizofrenik olmadığı kadar ayrıyız, ayrı olduğumuz kadar paralel ve aynıyız. “Şükür” en güzel betimlemeydi, ben onun kaleminden. Ben O’nun için bir kez daha şükür edip bir kez daha evreni aşacak kadar TEŞEKKÜRLERRRRRRRR diye bağırıyorum.
Yaşamak için umudum, yaşama sebebim O’nun kadar ben için.
Gülbin
27.03.2008 04:43