- 806 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DARENDE SADRAZAM MEHMET PAŞA KÜTÜPHANESİ
DARENDE SADRAZAM MEHMET PAŞA KÜTÜPHANESİ’NDEKİ EL YAZMASI KİTAPLAR
Dr. Sadık Özen
Darende Kaymakanlığı tarafından çıkarılan “DARENDE KÜLTÜR ENVANTERİ” nin yayınlanmasından sonra yapmış olduğum eleştiri yazıları üzerine; Darende Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi’ne ait El Yazması 710 eserin Kültür Bakanlığı tarafından korunabilmek amacıyla Konya Bölge Yazma Eserler Kütükhanesi’ne nakli ve geri gönderilmeyişi olayı Yerel Basınımız tarafından gündeme taşınmış bulunuyor.
Yıllar öncesinden mücadelesini verdiğim Darende için bu çok önemli konunun yeniden tartışılmasını sağlayan Gazeteci Arkadaşlarımız Sayın Osman Çokyaşar ve Sayın Faruk Kaya’yı kutluyor ve kendilerine en derin teşekkürlerimi sunuyorum.
Bu konunun, bundan sonra da takipçisi olacak ve bir Darendeli olarak bu uğurdaki mücadelemi bütün gücümle sürdüreceğim. İçinde Darendeliler’in de olduğu bütün kamuoyunun dikkatini çekmek üzere; bu husustaki bilgilerin ayrıntılı olarak paylaşılması gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle, burada yazılanları biraz sabır göstererek sonuna kadar okumanızı öneriyorum.
Konuya, Sayın Osman Çokyaşar’ın 02 Nisan 2013 tarihinde “DARENDELİLER Paşa REHBERİ” sitesinde yayınlanan haberle girmek istiyorum.
“Osman Çokyaşar-Darende Zengibar”
“Darende ilçesindeki Sadrazam Mehmet Paşa Halk Kütüphanesi’nde bulunan “el yazması” 710 eser, 2006 yılında, Kültür Bakanı Atilla Koç döneminde Konya Bölge Yazma Eserler Küpüthanesi’ne nakledilmişti. O zamanlar, önceden alındığı belirtilen nakil kararının, Darende’deki kütüphaneden önceki yıllarda paha biçilmez el yazması Kur’an-ı Kerim’in çalınmasının ardından hızlandırıldığı da belirtilmişti.
2002 yilinda Kültür Bakanlığı’nın Genelgesi doğrultusunda Türkiye’nin belirli yerlerinde bulunan Yazma eserlerin, İstanbul’da Süleymaniye, Konya BİRİM Yazma Eserler ve Milli kütüphanelerinde toplanmasına başlanmıştı.
Bu genelge doğrultusunda Darende Sadrazam Mehmet Paşa Halk Kütüphanesi’nde bulunan 710 Değerli el yazması eser, bakım ve restorasyon Çalışması yapılması ve Dijital kopyalarının çıkartılması için restorasyon ve Patoloji Merkezi bulunan Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’ne götürüldü.
Çalışmaların ardından eserlerin ilçeye tekrar iade edilebileceği ya da kısa surede Dijital kopyalarının yapılarak Darende’ye gönderileceği de belirtilmişti.
El yazması eserlerin, Malatya’da Uygun koşullarda oluşturulacak bir kütüphanede muhafaza edilmesi gerektiği ifade edilirken, bu eserlerin naklini hızlandırdığı değerlendirilen “hırsızlık” olayı İle ilgili eleştirilerin muhatabının da, kütüphanede bekçi görevlendirmeyen bakanlık olduğu öne sürülmüştü.
Darende ilçesinde bulunan Tarihi Sadrazam Mehmet Paşa Halk Kütüphanesi’ne, 2002 yılının TEMMUZ ayında hırsız girmişti.
700 civarındaki “el yazması” olmak üzere 28 bin’den fazla kitabıyla, bölgenin en önemli kütüphanelerinden biri olan Sadrazam Mehmet Paşa Halk Kütüphanesi’ne hırsız ya da hırsızların, alt kattaki Kalorifer dairesinin kapısını zorlayarak girdikleri saptanmıştı.
Bekçi Kadrosu bulunmayan ve bu nedenle de korumasız kütüphanede hırsız ya da hırsızların ne çaldıklarının envanter incelemesinden sonra ortaya çıkacağı belirtilmişti.
Yapılan araştırmalar sonucunda, hırsız ya da hırsızların, kütüphaneye 35 yıl önce bağışlanan ve en az 500 yıllık ve 30 ciltlik çok değerli el yazması Kur’an-ı Kerim’i çaldıkları saptanmıştı
Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdür Vekili Mustafa Paşalıoğlu, kütüphaneye giren kisi ya da kişilerin kütüphanede korunan Arapça nesih yazı türü ile kaleme alınan 17 yaprak, 34 sayfa onu sayfasında 7 Satır bulunan set halindeki 30 cüzlük Kuran’ı çaldığının belirlendiğini, ayrıca el yazması Buhari Şerhi ile Ayni’nin kaleme Aldığı 2 ciltlik kitabının kapaklarını söküp atan kişilerin, bu eserlerin içlerini de çaldığını bildirmişti.
Sayın Dr. Sadık Özen Hoca’mın seri yazısı, ‘DARENDE KÜLTÜR ENVANTERİ-III ‘te belirttiği, ‘DARENDE SADRAZAM MEHMET PAŞA KÜTÜPHANESİ VE ÖNEMİ’ hakkındaki yazısı beni bu kütüphane ve buradaki el yazması kitapları araştırmama neden oldu.
Evet üzerinden 7 yıl geçtiği halde, Darende’den tabiri caizse, ‘el çabukluğuyla’ gönderilen el yazması eserlerin akıbetiyle ilgili herhangi bir haber yok.
Şimdi Darende kamuoyuna soruyorum;
Sayın yetkililer, Başta Kaymakam Sayın Aktaş olmak üzere, Malatya Valimiz, Darende Belediye Başkanımız İsa Özkan, Darende’yi temsil eden ES-Seyyid Osman Hulusi Efendi Vakfı yetkilileri, ‘paha biçilmez’ değerdeki bu el yazması eserlerin tekrardan Darende’ye iadesi için şimdiye kadar hangi teşebbüste bulundunuz?
Bulunmadıysanız, AK Parti’li bir bakanın aldığı bir kararla böylesine bir davranışın Darende’ye ve Darendeliye bir hakaret olduğunu sizlere şimdiye kadar bir hatırlatan olmadı mı? Hatırlatma görevini ben yapıyorum. Darendelinin hakkı olan bu el yazması kitapların biran evvel asıl yeri olan Sadrazam Mehmet Paşa İl Halk Kütüphanesi raflarında yer almasını sağlamaktır.”
Şimdi de; Mart 2013 tarihli (YIL::1 SAYI:8) “DARENDE EKSPRES GAZETESİ” nde sürmanşet üzerinden yayınlanan “GİDEN KİTAPLAR NEDEN GERİ GELMİYOR?” başlıklı yazıyı hep birlikte okuyalım. “Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik Bakan Olduktan Sonra, Darende’den Konya’ya Giden Tarihi Kitaplar Geri Getirilecek mi? Yeni Bakanımızdan Açıklama Bekliyoruz?”
Konu yukarıda yer alan bilgiler dahilinde açıklandıktan sonra , gazete tarafından “O dönemde giden kitapların neden götürüldüğünü, kimler tarafından götürüldüğünü,, kitapların gittiğini bilmeyen hemşehrilerimiz var. Bu kitapların tekrar kütüphanemizdeki yerini almasını bekliyoruz. Bunun için hemşehrilerimiz ne gibi çaba veriyor bu da merak konusu” deniliyor.
Aşağıda verilen bilgilerden, benim kendi adıma, üzerime düşeni yerine getirmeye çalıştığım anlaşılacaktır. Gazeteci arkadaşlarımız tarafından kendilerine soru yöneltilen hemşehrilerimiz, görevli ve yetkililerin de gerekli açıklamada bulunmalarını bekliyorum. Gerçi bu güne kadar hiç kimseden bir yanıt gelmedi, ama bu işin burada kalmayacağı bilinmelidir..
Benim çabalarıma kanıt olarak; 2003 yılında yayınladığım “ZAMAN TÜNELİ’ NDE BİR DOKTOR” isimli kitabımda Darende Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi ille ilgili olarak; “DARENDE’NİN KÜLTÜREL HAYATI” bölümünde yazdıklarımı buraya aynen aktarıyorum.
“Tarihin eski devirlerinden beri okumaya ve kültüre önem verilen Darende’de, önemli eserlerin bulunduğu beş büyük kütüphane vardır.
Bu kütüphanelerde yaklaşık 100 000 kitap okuyucuların faydalanmasına sunulmuştur. İlçedeki kütüphanelerin en eskisi ve en büyüğü Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi’dir. Bu kütüphane I.Abdülhamit dönemi Sadrazamlarından Darendeli Cebeci Zade Mehmet Paşa tarafından kurulmuş ve onun adını taşımaktadır. Benzeri, birçok il merkezinde bile bulunmayan bu büyük kitaplık Doğu Anadolu’daki önemli ilim kaynaklarından biridir.” Aynı şeyleri ikinci kez yazmamış olmak için, yazımın bundan sonrasını “Sayın Kültür Bakanı’nın Dikkatlerine” başlıklı aşağıdaki yazımdan okumanızı rica ediyorum.
***
DARENDE SADRAZAM MEHMET PAŞA KÜTÜPHANESİ
SAYIN KÜLTÜR BAKANI’NIN DİKKATLERİNE
Dr. Sadık Özen
Bir süre önce Ulusal Basınımızda yer almasına rağmen kamuda fazla yer bulmayan fakat kültürel hayatımız için önemli değeri olan bir konuyu Sayın Bakanımızın dikkatlerine sunmak istiyoruz.
Darende’de, I. Abdülhamit Dönemi Sadrazamlarından Darendeli Cebeci Zade Mehmet Paşa tarafından yaptırılmış, Kültür Bakanlığımıza bağlı olarak hizmet veren ulusal bir kütüphane vardır. Bu kütüphanede matbaanın ilk açılış yıllarında basılmış kitaplar yanında, çok sayıda el yazması ve tarihi değeri büyük eserler bulunmaktadır. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Profesörleri bu kütüphaneyi “Doğunun önemli ilim kaynaklarından biri” diye tarif etmişlerdir. Bu kütüphane hakkında, “Zaman Tünelinde Bir Doktor” (Ozan Yayıncılık 2003)” isimli kitabımda oldukça geniş bilgilere yer verilmiştir. Kültür Bakanlığımıza sunulmuş olan bu kitabımı, Sayın Bakanımızın gözden geçirmelerini kendilerinden istirham ediyorum.
Önce bu kütüphane hakkında özet bilgiler sunmak istiyorum. Kütüphanede halen 27 109 adet kitap bulunmaktadır. 2000 yılı istatistiklerine göre bir yılda kütüphaneden toplam olarak 58 889 kişi faydalanmıştır. Bunlardan 38 389 kişi okuma salonundan kitap alarak, 8 200 kişi okuma salonunda kendi kitaplarıyla çalışarak, 13 300 kişi de evlerinde okumak üzere ödünç kitap alarak yararlanmışlardır. Merkez nüfusu 14 000, köyleriyle birlikte 35 000 nüfusu olan bir ilçe için verilen bu rakamların ne anlam taşıdığını bu yazımı okuyanların takdirlerine sunuyorum.
Bu kütüphanenin ve burada bulunan kitapların değerini tanıtım için vereceğim tek bir örneğin bile yeterli olacağını sanıyorum. Dünyada benzeri olmayan kitap unvanını kazanan “İnvanışşeref” 804 yılında İsmail Bin il Mıgribi (Liseyyidnel İmamı Allame) tarafından yazılmış. Eser siyah ve kırmızı renkli mürekkeple yazılmış. Satır başları ve satır sonları kırmızı renkte. Yine kırmızı mürekkeple yukarıdan aşağıya doğru eşit aralıklarla uzanan iki harf dizisi daha var. Diğer bölümler ise siyah renkli. Anlatılan renk ve sıralara göre, sağdan sola ve yukardan aşağıya okunduğunda bu kitap aynı sayfa içinde tam beş ayrı konudan bahsediyor.
Bu kitabın kapağında, zamanın Şeyhülislamı tarafından yazılmış olan, “Her kim dünyada bu kitabın bir eşinin bulunmadığına dair avradının nikahı üzerine yemin ederse, nikahına halel gelmez” ibaresi bulunmaktadır. Şimdi bu kütüphanenin korunması ve tanıtımı ile ilgili olarak 2003 yılında Zaman Tünelinde Bir Doktor isimli kitabımda yazdıklarımı birlikte okuyalım:
“Ne yazık ki bu kütüphanede büyük bir personel açığı var. Müdürlüğü vekaleten yürütülüyor. Memur, hizmetli ve gece bekçisi sayısı da yeterli değil. Bu kadar önemli bir kütüphanenin yeterince korunamadığı kuşkusu içindeyiz. Kültür Bakanlığımızın ülke çapında yapmakta olduğu titiz çalışmaları yanında, bu konuya da gereken önemi vereceklerine inanıyoruz. Bu arada, Kültür Bakanlığı’nın değerli yetkililerine bir öneride bulunmak istiyorum. Sözünü ettiğim kitap ve aynı değeri taşıyan kitaplar, uluslar arası sergilere götürülmeli ve bütün dünyaya tanıtılmalıdır.”
Şu anda, iyi niyet mahsulü bu düşüncelerimde aldanmış olduğumu görmekten mutsuzluk duyuyorum.
Kısa bir süre önce bu kütüphanedeki çok değerli bazı kitapların çalındığı öğrenilmiştir. Bunlar arasında altın ve el yazması 17 yaprak 34 sayfalık her sayfasında 7 satır bulunan 30 cüzlük Kuran’la, Buhari’nin şerhini taşıyan, Ayni’nin kaleme aldığı iki cilt tarih kitabının da kapaklarının sökülüp içlerinin alındığı anlaşılmıştır.
Darendeliler için ecdat yadigarı olan bu kütüphaneye Darendeliler büyük değer vermekte, korumakta ve ondan yararlanmaktadır. Bu kütüphane, bu güne kadar tarih hırsızlarından Darendeliler’in üstün gayretiyle korunabilmiştir. Aksi halde, buradaki tarihi eserler çoktan talan edilmiş olur ve bu değerli kitapların bir yaprağı bile kalmazdı. Ama tabii ki halkın koruması yeterli değil. Asıl önemli olan devletin korumasıdır. Yukarıdaki açıklamadan anlaşılacağı üzere, bir müze değerinde olan bu kütüphane maalesef yeterince korunamamıştır.
Bu soygun olayından sonra basında, ihtiva ettiği tarihi eserlerin korunabilmesi için bu kütüphanenin kapatılacağı haberleri yer almıştır. Bu, çok kolay bir yol olur ve Darende’ye, Darende’nin tarihine ve kültürel hayatına yapılmış bir ihanet niteliği taşır. Ayrıca, Darende’de bu kütüphaneden başka, tarihin çok eski devirlerine ait, bu güne kadar ele alınmamış, kazı yapılmamış, koruma altına alınmamış çok sayıda tarihi eserler vardır. Bu tarihi eserler gerçek anlamda birer tarih hazinesidir.
Bu yazılanların doğruluğuna kanıt olmak üzere, Sabah Gazetesi’nin değerli yazarlarından Sayın Yavuz Donat’ın 1 Ağustos 2005 tarihli Sabah Gazetesi’nde yayınlanan yazısını hiçbir katkıda bulunmadan aynen buraya alıyorum.
“ Darende, Türkiye’nin doğusunu batısına bağlayan D 300 Karayolu’nun üzerinde şirin bir ,ilçe. Bu yol Van – İstanbul yolu… Eski İpek Yolu…Darende, ‘İlk Çağ’ dan kalıntılar bulunan bir yer. Hititler… Mitanniler… Asurlular… Persler… Makedonyalılar… Romalılar…Nereye baksanız tarih kokuyor. Darende, ‘Açık Hava Müzesi’, ‘Tarih Üniversitesi’ gibi.
Bütün bu konular üzerinde hassasiyetle durulması ve araştırmalar yapılması gerekirken, tarihi bir kütüphanenin kapatılması yoluna gidilmesi gülünç olur. Konuyla ilgili olarak gereken duyarlılığı göstereceklerine inandığım Sayın Kültür Bakanımızı, böyle bir olumsuzluğa izin vermeyerek gereken önlemleri almaya davet ediyorum. Darende; tarihiyle, tarihi eserleriyle, kütüphanesiyle size teslim Sayın Bakanım. Saygılarımla. (Bu yazı 2005 yılı Eylül ayında yazılmıştır)
Eğer bu yazım dikkate alınmış olsa bu vahim hata yapılmamış olurdu.
Sözünün ettiğim kitabımdan, önem taşıdığına inandığım kütüphane ile ilgili bir alıntıyı daha sunmak istiyorum.
“DÜNYADA BENZERİ OLMAYAN KİTAP
Liseyyidnel İmamı Allame
İsmail Bin il Mıgrıbi804 yılında, İsmail Bin il Mıgrıbi (Liseyyidnel İmamı Allame) tarafından yazılmış “İnvanışşeref” adındaki bu eser, aynı anda beş ayrı konuyu içeriyor. Eser siyah ve kırmızı renkli mürekkeple yazılmış. Satır başları ve satır sonları kırmızı olarak yazılmış. Ayrıca; eşit aralıklarla, yukardan aşağı uzanan, kırmızı mürekkeple aynı hizada yazılmış iki harf dizisi daha var. Diğer bölümler ise siyah renkli.
1- Satır başlarındaki kırmızı yazılar yukarıdan aşağıya okunduğunda, aruzdan (şiirde vezin ve kafiyeden),
2- İkinci kırmızı yazılar yukarıdan aşağıya okunduğunda, Sülale-i Resul’e (Peygamber Sülalesine) ait devletlerden,
3- Üçüncü kırmızı yazılar yukarıdan aşağıya okunduğunda, Gramer (Dil bilgisi)’den,
4- Satır sonlarındaki kırmızı yazılar yukarıdan aşağıya okunduğunda, Tecvid (Kur’anın okunuş şekli)’ nden,
5- Kırmızı ve siyah yazılar birlikte, sağdan sola düz olarak okunursa, Ahkamı Diniye (Dini Kurallar)’ dan bahsediyor.
Bu kitap, Divan’ı Ali hocalarından Darendeli İzzet Hasan
Efendi tarafından kütüphaneye bağışlanmış. Kitabın kapağında zamanın Şeyh-ül-İslam’ının fetvası yer alıyor: ”Her kim, dünyada bu kitabın bir eşinin ulunmadığına dair avradının nikahı üzerine yemin etse, nikahına halel gelmez.”
Sadrazam Mehmet Paşa Kütüphanesi’nde bunun gibi daha nice değerli eserler bulunmaktadır. Bu kütüphanenin Darendeliler için mukaddes denilecek kadar büyük değeri vardır. İçindeki eserler yönünden ülkemiz için de aynı değerde olduğu kuşkusuz.
Kütüphane görevlileri büyük bir çaba ve özveriyle çalışmalarını sürdürüyorlar. Ancak, ne yazık ki, bu değerli kütüphanede büyük bir personel açığı var. Müdürlüğü vekaleten yürütülüyor. Memur, hizmetli ve gece bekçisi sayısı da yeterli değil. Bu kadar önemli bir kütüphanenin yeterince korunamadığı kuşkusu içindeyiz. Kültür Bakanlığımızın ülke çapında yapmakta olduğu titiz çalışmaları yanında, bu konuya da gereken önemi vereceklerine inanıyoruz.
Bu arada, Kültür Bakanlığı’nın değerli yetkililerine bir öneride bulunmak istiyorum. Sözünü ettiğim kitap ve aynı değeri taşıyan kitaplar, uluslararası sergilere götürülmeli ve bütün dünyaya tanıtılmalıdır.
Bulunduğu coğrafya içerisinde Darende’nin değişik bir konumu vardır. İklim itibariyle Doğu Anadolu Bölgesinde yer almasına karşın, sosyal ve kültürel yapısı itibariyle daha çok Güney ve Batı Anadolu örneklerini taşır. Gelenekleri açısından ve beslenme yönünden ise, İç ve Güney Anadolu ile benzerliği var. Konuşma dilinde Orta Asya Türkçe’sinin esintilerine sahip. En yakınındaki Malatya ve Sivas İllerinden bile farklı özellikler gösteriyor. Bu durumlar dikkate alındığında Darende ve Darendeliler’in kendilerine özgü bir yapılarının olduğu söylenebilir.
***
Buraya kadar yazılanların konuya yeterince açıklık getirmiş olduğunu sanıyorum. Bundan sonrası siyasi kanaatleri ne olursa olsun butun Darendeliler’in el ele vererek ve güçbirliği yaparak bir çeşit gaspa uğramış haklarını geri alabilmek için çaba göstermelerine kalıyor.
Zira tarihi ve coğrafi birçok güzellik ve değerlere sahip olan Darende Sadrazam Mermeh Paşa Kütüphanesi; Darende’nin sahip olduğu bütün değerlerin en önemli unsuru ve adeta sembolü olma durumundadır.
Ben bugüne kadar bu konuda büyük çaba göstermiş bir Darendeli olarak; Malatya Valiliği’nden başlayarak, Malatya Milletvekillerini, Darende Kaymakamlığını, Darende Belediye Başkanlığını, İl ve İlçe Kültür Müdürlüklerini, Kütüphane Müdürlüğünü, Darendeli bütün gazete ve gazetecileri, Darende ile ilgili bütün sosyal medya sitelerini, Türkiye’nin her tarafındaki bütün Darende Kültür Derneklerini ve Vakıfları bu uğurda mücadele vermeye ve hakkımızı kopara kopara almaya davet ediyorum.
Son olarak, buradan Sayın Başbakanımız ve Kültür Bakanına sesleniyorum. Darendeliler’in mensubu olduğunuz iktidara yakın destek verdikleri malumunuzdur. Darendeliler’i sahip oldukları kültürel varlığın kaybıyla mağduriyete uğratan bu duruma son verilmesi için lütfen iyi niyetlerinizi gösteriniz ve ilgililere gereken direktifi vererek bu haksızlığı ortadan kaldırınız.
En derin saygılarımla…
10 Mayıs 2013
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.