- 850 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
YEŞERSİN TOHUMU ARTIK GECEMİZİN
Çok başka bir yeri vardır sayın Oktay AKBAL’ ın benim gönül otağımda…
Kaç kişi kaldılar kala kala…
Kah insanın içine işleyen derin bir hüzünle, kah adı konmamış bir çocuğun nedensiz gülüşüyle, kah yüreklere mıh gibi çakılan tek bir cümleyle, kah bilmediğimiz dünyalara yaptırdıkları şaşırtıcı yolculuklarla insanı düşlerin gizine salan bu elleri öpülesi, bu baş tacı edilesi, onurun kişiliklerinde simgeleştiği böylesi nefis insanlardan…
Kimin önceden başını alıp gideceği hiç belli olmasa da bu fani alemde…
Onların yokluğunu düşünmek bile, yüreğimi onarılmaz biçimde paralıyor…
Öksüzlüğümün, yetimliğimin, kimsesizliğimin yoksunluğuna yakılan ağıt seslerini asıl o zaman duyuyorum içimdeki yaralı güvercinin iç çekişlerinde…
****
Bezirci’yi Anımsamak...
Bu güzel ilkyazı yaşamak!..
Bir de bunu yaşayamamak var. Yarınlara güven olmaz. Geldiği gibi gider.
Niceleri kaçınamadı, çıktı gitti. Geride bıraktıkları tanığı o günlerin.
Asım Bezirci nerde, Orhan Veli nerde? Say sayabildiğine; şairler, öykücüler, romancılar nerde? Hepsi kitaplıklarda boy boy dizili... Kimini arada bir karıştırır, çoğuna ise bakmakla yetiniriz. Bir gün okuyacağım diye bir yanda saklarız. En sevdiğimiz kitap bir de bakmışız bir köşede unutulmuş!
Asım Bezirci eleştirmendi. Yapıtları titizlikle inceleyen gerçek bir edebiyat adamı. Eleştiri ile yetinmemiş... Şiirle karşılaşmamış kişi güzellikleri anlamaz.
Asım Bezirci’nin şiirleri de vardı. Yayımlamadı onları. Çekindi, istemedi. Ama ben sakladım, onlardan birini. Nerden, nasıl buldum:
“Yok sığınacak anılarımız / Bütün gemileri kaçırmışız /
Yolcular gitmiş rıhtımda kalmışız / Bilinmez nedendir
Bir pembe bulut hâlâ gülümser / Üstünde ıslak mendillerimizin /
Yeter beklediğimiz gelecekler / Yeşersin tohumu artık
Gecemizin /
Zambaklar gibi uçsun sevgimiz / İnce iyi uzun
Buluşunca yoksul ellerimiz / Ürkekliğinde sevincimizin.”
Bezirci bu şiiri hapiste mi yazdı? Çünkü, o da üç kere tutuklanmış, 9 kez soruşturma geçirmişti.
Bezirci “şimdi nerde” diye soruyor musunuz? Yok bu dünyada! Bir yangında kül mü oldu, ruh mu olup uçup gitti, ardında yazılar, şiirler bırakıp? Sivas’taki korkunç canavarlığın kurbanı olarak...
Adı konmamış dizeleri kaldı. Hiç değilse benim elimde, dilimde, sevgimde...
Bezirci’nin notları arasında bulduğum bir şiiri de size ulaştırmalıyım. Bu Orhan Veli’nin 1937’de yazdığı bir şiir:
“Benim, bardağın sürahinin / Önümüzdesin rengin uçmuş
Bu, eski sevdiğim bir duruş / Elin içinde benimkinin
İçelim! Madem ömrümüz hoş / Geçmiş tatmamışız ayrılık
Madem ne bardağımız kırık / Madem ne de sürahimiz boş
Bir gün içimizden birimiz / İçmek veya aramak için
Burada olmayabiliriz.”
Bir yaz akşamüstü orda burda gizlenmiş dizeler yaşamaya renk katıyor. Duymak, görmek, derinliğince yaşamak isteği... Bir avuntu olsa bile!
Oktay AKBAL
9 Mayıs 2013 - Cumhuriyet
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.