- 845 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Hiç susmadan cevapsız sorular soruyorum, hiç konuşmadan hükümsüz yanıtlar veriyorsun.
Sensizlikten bunaldığım geceler, penceremi açıp derin derin soluk alıyorum. Boğazdan geçen yaşlı yük gemisinin ağır ağır geçen siluetini izlemeye koyuluyorum. Karşı sahilde yanan lambaları sayıyorum. Evlerde, odalarda hapsolan uyku kaçkınları uyusun gece bana kalsın istiyorum. Bazı geceler ayakkabılarımı alıp elime, parmak uçlarıma basa basa sessiz bir kaçış planının peşinde soluğu kapı önünde alıyorum. Yakalanma korkusuyla bina giriş kapısına yakın gıcırdayan ikinci basamağı pür dikkat aşıyorum. Sokağa, geceye, kalabalığa karışıyorum. Esir olduğum senli düşüncelerden, odalardan kaçıyorum. Aynı gecenin sabahında tek sığınağım yine sen, yine aşk oluyor...
Biliyorum farkımız yok. Aylarca susup gidişlerinde. İç kavgalarına yenilip geri gelişlerinde. Söyleyememiş olsan da aklının inşaa ettiği tüm cephelerde kıyasıya vuruşan, yüreğinde yansıyan, çağlayan, çoğalan aşk seni her defasında geri getirdi. Arkanı dönüp gidemedin. Ne yapsan terk edemedin. Seslerin yalan söyleyemediğini biliyor muydun. Söylenmemiş sözleri, verilmemiş cevapları sesinde saklar insan. Konuşurken sesinin tınılarındaki ezgi ele verir seni.
Sesinden anlardım gidemediğini. İnsana dair, hayata dair, özgürlüğe dair tüm konuşmalarda bir orman gümbürtüsü taşıyan sesin, konu aşka gelince utangaç bir çocuğun mahcubiyetine bürünüp sustururdu seni. Konuşmanın ortasında bir bahane bulup kaçardın benden. Ellerimiz dokunmasa da sözler dokunur, bir kelimeye alınırdık en olmadık yerde. Bir söz umut olur bine bölünür, imla hatası gibi yanlış anlaşılmalara yol açardı sitemkar bir tını. Bir kelimeyle uyuduk, bir kelimeyle uyandık gecenin ortasında.
Sorun şu ki sevgilim evlerden, odalardan kaçıyor ama her defasında geri dönüyoruz. Pencereyi, kapıyı sıkaca kapatıp susturuyoruz dış sesleri. İçimizden gelen gürültüleri yok edemiyor, bastıramıyoruz sesini. Hangi tarafı tutacağımızı, kimin sözünü dinleyeceğimizi, hangi tarafa bağıracağımızı bilmiyoruz ikimizde. Bu yüzden her konuşma bir çarpışmaya dönüşüyor içimizde. Hiç susmadan cevapsız sorular soruyorum, hiç konuşmadan hükümsüz yanıtlar veriyorsun. Bir türlü ulaşamıyoruz sonuca. Anlıyorum ki aşk içten içe sürdürdüğümüz monolog bir söylev içimizde. Kulaktan kulağa oynayan çocuklar gibi sen beni hissediyorsun, ben seni. Olur da bir gün aşkın iç sesli ezgisi seslenirse kulağımıza, duyup tınısını irkilip anlayacağız sesimizde saklı gerçeği.
/Yalnızlığın ortasında, sesin çalınır kulağıma.../
08 Mayıs 2013 - Zeynep Özmen
YORUMLAR
her zamanki saf duru anlatımın etkileyici, büyüleyücü güzelliğinde çok güzel bir yazı.
bir çiçeğin etrafında dönen kelebek gibi gidip gelen yaklaşımlar, sonucu olmayan sorular yazıya hem gizem hende duygusallık katmakta.
dilerim yazı kurgu olsun.gerçek yanı varsa şayet saklı kalmasın duygular, bir an önce gün yüzüne çıkmalı, sevgiliye ulaşmalı. belkide sabırsızca bekleyen ve sorulardan bunalan bir gönül bekler durur.
kaleminize sağlık.Saygılar ve sevgilerle...