- 894 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
bir şarkının yüreğinden öptüm cezayir sokağında
Önce eğilip öptüm eksiliğimden, sonra yorgunluğumu alıp yanıma ağzımda ayarı kaçmış onlarca kelimeyle usulca yürüdüm. Ta ki birbirine karışmış yüzlerce rengin içinden geçerken çiçekleri hiç koklamamış, hep bir kitap arasında unutmuşluğun mahcupluğuyla. Göz alıcı bir illüzyonist edasında süzerken ışıkları renkten renge karışıverdim, olanağı olmayan bir sevinç
olup çıktı çıldırmak denen delilik ve ağzımda her şeyi sevilebilir kıldım Cezayir sokağında…
Bir şarkı gitarın telleriyle ve flütün nefesiyle yanı başımıza getirdiğinde ıhlamur ağaçlarının
kokusunu, baştan aşağı Akdeniz olduk dilimlenmiş limonun bir bardak birayla sevişmesinde.
Sonra içli bir söylenceye dalgınlımızı bağışlarken hüznü oynadık Fransız balkonlu evlerin sardunyalarına.
Dilimizden hiç çıkarmadık bunca zaman biriktirdiğimiz kelimelerin seslerini, sustuk hep,
Ağırdık belki de kendimize ölmelere. Oysa en çok ta yoksunluk sızlatırdı burnumuzun direğini bilirdik de… Ama her şeye rağmen acı ağzımızın kıyısına vuran koca bir gülüş olurdu inadına.
Sarhoş harflerimizle gülümsedik kaçak gözlerimizin mülteci korkusuna. Masadaki karides tavası göz kırparken kızarmış patatese işte o an sevdim romantizmi. Bir mum ışığını düşünüp pencereye düşen ay oldum birden bire. Sonra bir serçe telaşıyla uçup öptüm bir şarkının yüreğini ağız dolusu. Sokak lambaları, masadaki bardaklar, hatta balkonda duran kedi bile güldü telaşıma. Ve ıslandı dudaklarım adını koyamadığım bir bahara tomurcuklanırken…
Aslında sesim kimsesizliğimdi, içinde kendi yalnızlığına şarkılar söyleyen bir adamdım belki de işte bu yüzden sağırdım her şeye. Susmakla yer değiştirip üşüyen endişelerime sarılmaya karar verdiğimde dudaklarıma yapışan o şarkının içinde unutulmak istendim bir an, bütün renklerin birbirine sarıldığı duvarlarda.
Bundan sonrası kırmızı kiremitli evlerin sardunya kokulu pencerelerin, bir ikindi vaktinin gündelik sevinçleriydi gözlerimin sessizliğinde gökçeleşen.
Her şey tarçın kokusu tadında hala… Gülüşünü içime çekerken…
Avucumda avucunun izleri
Hadi, artık içebilirsin kahveni…
kızılcan/2013
YORUMLAR
Farzı misal gözleri açık görülen bir rüyaydı bu
ve hayallere daldık biz sadece...
http://www.youtube.com/watch?v=gVOEZcvIj4g
Bu yazıyı Dalida’nın Portafino şarkısı eşliğinde okurken öpüyorum yazının yüreğinden...
Bu yazıya yine geleceğim...
La Luna . tarafından 5/7/2013 9:23:51 PM zamanında düzenlenmiştir.
La Luna . tarafından 5/7/2013 10:03:32 PM zamanında düzenlenmiştir.