- 1056 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
11.MEKTUP
SANAT DÜNYASI VE İNSANLARIN SANATÇI OLMA HEVESİ ÜZERİNE BİR TAHLİL
Bismillahirrahmanirrahim
Tebliğ bizden Hidayet Allah’tandır
Sevgili Birsen Hanım
Öncelikle en derin kalbi duygularımla size ve eşinize çalışma arkadaşlarınıza ve sevdiklerinize Selam eder yüce Allah’tan sizin ve bizim için aff, mağfiret, hidayet ve bol rızık dilerim
Bu mektubu 05.05.2013 tarihli yazınıza istinaden yazıyorum. İntisgram’da sanatçıların paylaştığı fotoğraflar üzerinden yaptığınız mizahi tahlil bana göre tam bir gerçeği yansıtıyor. Anladığım kadarıyla amacınız, Sanat dünyasına ilgi duyan ve size her fırsatta dizi oyuncusu olmak üzere mail atanlara “bakın sizin özendiğiniz dünya öyle sanıldığı kadar cazip bir dünya değil” demek istiyorsunuz. Bu sizin çok iyi niyetli olduğunuzu gösterir. Zira siz gençlerin iyi bir meslek sahibi olmalarını ve mutlu olmalarını istiyorsunuz. Ancak verdiğiniz mesaj yeterince anlaşılmıyor. Bu konuya değişik cümlelerle birden fazla kez değindiniz. Ben sizin samimiyetinize gerçekten inanıyorum. Ancak sanat dünyası ve dizi oyunculuğu dışında başka mesleklere yönelmesini istediğiniz insanlar size inanmıyor. Zira başka mesleklere yönelmesini istediğiniz insanlar “madem öyle, sen neden hala oyunculuk yapıyorsun madem zor iş sen neden geceni gündüzüne katıp oyunculuk yapıyorsun” diye düşünebilirler ve zannediyorum öyle düşünüyorlar.Daha önceki mektuplarımın birinde hatırlasanız şöyle bir olay anlatmıştım
Bir gün bir kadın İmam-ı Azam Ebu Hanife’ye gelir ve “ya imam benim bir oğlum var çok bal yiyor hastalanacağından korkuyorum söyleseniz de bal yemese” Ebu Hanife “hanım şimdi git kırk gün sonra gel” der. Kadın gider ve kırk gün sonra oğluyla beraber gelir İmamı Azam “oğlum bal yeme” der ve çocuk bir daha bal yemez. Kadın sorar “ya imam bana neden kırk gün sonra gel dediniz ozamanda bal yeme diyebilirdiniz.” İmam “ben kırk gün önce bal yiyordum balın kandan temizlenmesi kırk gün sürer ve ben bal yerken başkasına bal yeme diyemem fayda etmez” der. Yani Gülse hanım siz oyunculuk yaparken başka insanların oyunculuktan başka mesleklere yönelmelerini söylemeniz maalesef fayda etmez.
Evet insanlar sanatçı , dizi oyuncusu olmak istiyorlar. Siz oyuncuların sabahın köründe işe başladıklarını, formlarını koruyabilmek için sürekli rejimde olduklarını ve yalnız olduklarını. Çok çalıştıklarını anlatıyor ve madalyonun öteki yüzünü gösteriyorsunuz. Ama madalyonun bizim gördüğümüz tarafında ise her gece bir barda eğlenen lüks arabalara binen şan ve şöhret sahibi insanlar görüyoruz.Yani kadın ve para görüyoruz. Bu ise sanatçılığa karşı, fakir ve ezilmiş halkta karşı konulmaz bir istek uyandırıyor. Ve ne pahasına olursa olsun diyorlar.
20. yüzyılın gelişen iletişim imkânları ile oyunculuk ve sanat anlayışı değişmiş ve para için sanat güç için sanat anlayışına dönüşmüştür. Bu toz pembe dünyanın geçek yüzünü ben görebiliyorum. Sanatçıların Alkol ve uyuşturucu batağına nasıl battıklarını ben görebiliyorum. Burçin Bircan’ı ben unutmadım. Ve daha nice kötü örnek. Ben bunları görebiliyorum. Ama diğer insanlar bunu göremiyor.
Bilirsiniz sanat anlayışında çeşitli önermeler vardır. Sanat Sanat için Sanat halk için. Artık bir yenisi eklendi sanat para için.Tiyatro yazarlığına giderken - o zaman bu kadar kilolu değildim- hocam Hüseyin Türe “ Hanefi güzel bir yüzün var neden oyuncu olmuyorsun” demişti. Ben de “hocam ben rol yapmak istemiyorum. Rol yapmayı doğru bulmuyorum” demiştim yani ben maddi men faatler karşılığında ideallerimden vazgeçemem demek istemiştim. Benim sanat ta var olma amacım Sanat Allah için sanat tebliğ için anlayışıdır. Necip Fazıl’ın
Anladım işi sanat Allah’ı aramakmış
Marifet bu gerisi yalnız çelik çomakmış
Şiiri benim sanat anlayışımı şekillendirmiştir.
BİR TEBLİĞ METODU OLARAK MODERN SANAT
Değerli Birsen hanım.
Küçük bütçelerle çekilmiş, Kur-an daki hurufu mukatta harflerini konu alan zeka ve akıl oyunlarıyla çok ilgi çeken insanları düşünmeye ve Kuranı kerimi araştırmaya sevkeden bir film yazılsa ve o film 9 dalda oscara aday gösterilse ve kürsü ye çıkan oyuncu “Bismillahirrahmanirrahim Kul ya ehlel kitabi tealev ila kelimetin sevaen beynena………………………………….” Diye bir ayet okusa sonra İngilizce. Anlamını İngilizce söylese ve deseki “De ki: “Ey kitap ehli! Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin: Yalnız Allah’a ibadet edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâh edinmesin.” Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: “Şahit olun, biz müslümanlarız.”
Sonra “Ey insanlık ümitvar olunuz gelecek devrimler içinde en gür ses aşkın, merhametin hoşgörünün yani islamın olacaktır.” Dese. Ve ödülü kaldırıp “free palestina” diye bir slogan atsa bu olayı 1250 milyon insan seyretse yüz binlerce insan Müslüman olsa veya islamı araştırsa. Bu güzel bir tebliğ olmaz mı? Allah c.c. ün hoşuna giden bir fiil olmaz mı elbetteki olur. İşte benim ulaşmayı istediğim sanat bu. Amacım bu
Aslında İslam sanatın karşısında değildir. En güzel şiirleri Müslümanlar yazmış hat sanatı batılıları hayran bırakmıştır. Ancak son asırda Müslümanların ileri gelenleri modern sanata müziğe ve oyunculuğa karşı tavır almasıyla Müslümanlar modern sanatta var olamadı. 90 yıllarda marşlarla başlayan muhafazakar sanat ancak 21. Yüzyılda maher zain ve sami Yusuf la biraz gelişme göstermiştir. Muhafazakar mizah ise yok gibidir.işte benim amacım sanat muhafazakar olarak modern sanatta var olma kavgasıdır.
Ezcümle: Sevgili Birsen 5 sayfa söz vermiştim ama şimdilik bununla iktifa edelim sanat bir mesaj kaygısı güdülerek yapılmalı ,iyiye güzele yönlendirmeli ve sanatçı sorumluluk sahibi olmalıdır.
Sözlerime son verirken mutluluk dilerim baki selam
Muhammet Hanefi Taşkın
Yaylacık köyü/ Nilüfer/ Bursa
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.