9
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1538
Okunma
Türkiye’de yakın zamanda dört tane bayram kutlandı. A)- 21 Mart Nevruz Bayramı B)- 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı , C)- 1 Mayıs İşçi ve Emekçinin Bayramı , D)- 3 Mayıs Türkçülerin Bayramı.
Bunlar içinde elbette ki en anlamlısı, en güzeli 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramıydı. Ancak bu bayram Çocuklara armağan edilmiş bir bayram olduğu için gençler ve büyükler maalesef içlerinde birikmiş olan enerjiyi iş bu bayramda boşaltmak imkanını bulamadılar. Hem Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı büyüklerin pek de işine gelen bir bayram değildi. İki sebeple değildi: 1- Bu bayram büyükler için biraz pahalıya patlıyordu. Çocuğu kız ise ona gelinlik ya da kırmızı kurdelalı, fiyonklu şeker- kız kıyafetleri almak zorundaydı erkekse Katibim, asker, ya da başka meslekleri temsil eden kıyafetler almak zorundaydı . 2- Milli Egemenlik ve çocuk bayramında yeterince ayrıştırma olamıyordu. Çünkü çocuk ne din, dil, ırk renk ayrılığı biliyordu ne de sağ-sol- ileri- geri-aydın-laik- gerici- yobaz-ırkçı-bağnaz- faşist- hain gibi kavramlar onların dünyasında yer bulmaktaydı. Onların nazarında her çocuk, kendisi gibi bir çocuktu hepsi o kadar. O bakımdan da Mevlana’nın : ‘’ Gel, kim olursan gel’’ sözü sadece ve sadece 23 Nisan Milli Egemenlik ve çocuk Bayramında gerçek yerini ve değerini buluyor, dünyanın dört bir tarafından gelen çocuklarla birlikte bu bayram bir Dünya bayramı oluyordu. Ama dedik ya bu çocukların bayramıydı. Büyüklerin enerjilerini boşaltmak için başka bayramlara ihtiyacı vardı. Hem 23 Nisan Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı tehlikeli bir bayramdı da üstelik. Çünkü sadece bu bayrama mahsus bir kaç dakikalığına makam koltuklarına oturan çocuklar büyüklere öylesine mesajlar veriyorlardı ki büyükler , çocukların bu büyüklükleri karşısında ezim ezim eziliyorlardı.
Ama ne mutlu ki büyüklerin de kendilerine göre bayramları vardı(!) Mesela 21 Mart Nevruz Bayramı.
-Türk’ün Bayramı…
-Hayır efendim Kürt’ün bayramı…
-Yahu İşte Türk Milletinin Ergenekon’dan çıkışının bayramı. Hani şu demirden dağı eritmiştik ya..Hah..İşte onun bayramı…
-De Gidin lo..Demirci Kawa’nın Zalım Dehhak’a karşı isyan edip Kürt bağımsızlık ateşini yakmasının bayramı…
Hani bazen büyükler çocuklara bir kağıt para verir de ‘’ bunu kardeş kardeş paylaşın’’ derler. Ancak kardeşler arasında paylaşma denilen bir mefhum yoksa her ikisi de paranın bir ucundan çeker ‘’ Benim ‘’ Diye ve sonunda para yırtılır. Ne birinin ne ötekinin olur. İşte o hesap Nevruz da ne Kürt’ün olabildi bu ülkede ne de Türk’ün.
Kimse darılmasın, gücenmesin ve de elini vicdanına koyarak söylesin. Çok yakın zamana kadar Türkiye’de Nevruz Bayramı kutlaması diye bir şey var mıydı? Sadece bazı takvimlerde görürdük ‘’Nevruz ‘’ Diye hepsi o kadar. Belki Asya’daki Türk Dünyasında kutlanıyordu ama bizim kesinlikle böyle bir bayramdan haberimiz yoktu. Unutup gitmiştik. Ta ki terör örgütü pkk bunu bize hatırlatıncaya kadar. Evet..Maalesef bizim ‘’ Nevruz ‘’ diye bir bayramımız olduğunu bize bir terör örgütü hatırlattı. Hem de çok acı bir şekilde...Kanlı Nevruz olayı ile.
Terör örgütü Nevruzla birlikte Kürt Milliyetçiliğini ateşleyebilirdi o halde ne yapmak lazım? Alternatif Nevruz Kutlamaları…Okullara bile genelgeler gönderildi. ‘’ 21 Martta öğrencilere Nevruz nedir anlatın. ’’ Diye. Biz sadece anlataduralım terör örgütü Nevruz ateşi yakmalı-üzerinden atlamalı ve de bolca kurşun sıkmalı Nevruz kutlamalarına devam etti. Bizler ise yavaş yavaş hayatımıza giren bu yeni kavramın ne olduğunu anlamaya çalışıyorduk. Yurdun bazı yerlerinde Valiler, kaymakamlar ateş yakıp üzerinden atlıyor, boyalı yumurta tokuşturuyor, örste demir dövüyorlardı. Evet örste demir dövülüyordu…Daha doğrusu havanda su dövülüyordu. Biz ‘’ Nevruz Türk’ün bayramıdır ve de işte böyle kutlanır. ‘’ Diyene kadar atı alan Üsküdar’ı geçmişti. Hiiiç Kimse itiraz filan etmesin. Kaç Tane Türk bir başka Türk’ü ‘’ Nevruzun Kutlu olsun kardeşim .‘’ Diye kutluladı 21 Martta. Göstermelik bir iki yumurta tokuşturmakla, göstermelik bir iki yerde ateş yakıp üzerinden atlamayla bir Bayram Türk’ün, Ya da Türkiye’nin bayramı olmaz.
Velhasılı kelam. Nevruz bu ülkede kutlanan bir bayram oldu amenna ama hiç bir zaman Türk Milletinin ( Türkiye’deki Türk Milletinden bahsediyorum ) Bayramı olmadı. Dostlar bayramda görsünler kabilinden bir bayram…
1 Mayıs…İşçinin-Emekçinin Bayramı…O da hiç bir zaman işçinin emekçinin bayramı olmadığı gibi Türk Milletinin bayramı hiç olmadı…Son zamanlarda birazcık daha..Bir gıdım da olsa Milli bir bayram olma gayretleri var ama şimdilik çok yetersiz. En azından eski devrimci fosillerin bu dünyayı tamamen terk etmesi lazım ki yetişen yeni nesil artık yepyeni, bu ülkenin önünü açacak ideallere sarılsın.
Evet 1 Mayıs da Türk Milletinin Bayramı olamadı. Düşünebiliyor musunuz? Bir Bayram var ülkede. Bu bayram her şehirde en büyük meydanlarda kutlanıyor ama o meydanlardan mümkün olduğu kadar uzak durmaya çalışıyor insanlar. Çünkü bayram kutlamasına gelen ağabeyler , ablalar meydanlara demir bilyelerle, taşlarla, sopalarla, Molotof bombalarıyla geliyor. Bu bayramda insanlara şeker yerine bol bol demir bilye ve kaldırım taşı ikram ediliyor şeker niyetine. Pardon insan dedim değil mi? Öyle ya Polis insandan filan sayılmıyor(!) Yirmi iki tanesi yaralıymış…Kimin umurunda… Gebersin namussuz köpekler (!) Zavallı(!) 17 Yaşındaki Dilan’ın üzerine gaz bombası atarlar mı (!) Oh olsun…
Bu Ülkenin Polisi Patagonya’dan ithal edilmiş olduğu için onların yaralanması, ölmesi hiiiç kimsenin umurunda değildir. Polis ancak ve ancak pkk terör örgütü tarafından öldürülürse kıymetlidir...Onun dışında hangi sebeple ölürse ölsün. Köküne kıran mı girmiştir(!) Tabii ki polise Molotof, demir leblebi atanların da pkk teröristi olduğunu hiç hesaba katmazlar. Çünkü o yüzleri maskeli sevgi kelebekleri alanlara TKP, ESP, Halkın Kurtuluşu vs maskelerle inmişlerdir. Hiç kimse o maskeleri kaldırıp da altındaki pkk suratlarını görmez. Hoş görse de fark etmez. Madem ki onlar işçinin emekçinin bayramında işçi ve emekçi ile omuz omuza vermişlerdir(!) O halde onlara her şey serbest.
1 Mayıs geçer gider, Hâla bıraktığı izler konuşulur tartışılırken bir Bayram daha gelir çatar: 3 mayıs Türkçü Bayramı.
Gariban bir Bayramdır 3 Mayıs…O kadar garibandır ki Neredeyse tamamı Türk olan bir ülkede Türklerin bir bayramı olduğunu, bunun da 3 Mayısta olduğunu Üç-beş tane Türkçüden başka hiç bir Allah’ın kulu bilmez.
Türkçü Bayramı o kadar gariban bir bayramdır ki ‘’ Türk-İslam Sentezi’’ Diyen Ülkücü Türk Milliyetçisinin gözünde de bir bayram değildir bu. Çünkü bu bayramın atası..Yani doğmasına sebep olan Atsız Ata ( Bu sadece ve sadece Türkçü olanların tabiri ) yani Nihal Atsız - Her ne kadar cenazesi Kadıköy Osman Ağa Camiinden 1975 yılında kaldırılmış olsa da- Oğlu Yağmur Atsız tarafından bile ‘’ Babam lâ dini=Dinsizdi ) diye ifade edilmektedir. Zaten kendisi de çıkardığı Ötüken Dergisinin 11. Sayısında, 1932 yılında Kur’an ve İslam hakkındaki görüşlerini bir güzel anlatmıştır. ‘’ Tanrı İnsan İdrakinin dışındadır…Kur’an Muhammed’in ‘’ Talimatıdır’’. Diyerek…Türk-İslam sentezine, ‘’ Hedef Turan-Rehber Kur’an’’’a ne kadar yakın(!) değil mi?
Oğlu Yağmur Atsız’a Bıraktığı vasiyette tarihi, yeni, ve yarınki düşmanımız olarak bir çok devlet ve millet saydıktan sonra içteki düşmanlarımız olarak Ermeniler, Kürtler, Çerkezler, Abazalar, Boşnaklar, Arnavutlar, Pomaklar, Lazlar, Lezgiler, Gürcüler, Çeçenleri saymıştır.
Kısacası -Artık nasıl bir ölçüye vurulacaksa- damarında Türk kanı olmayan herkes düşmandır Türk’e…
Her halde böyle içi boş bir Türklüğü savunduğu için Nihal Atsız’ın başlattığı mücadelenin Altmış dokuzuncu yıl dönümü olan 3 Mayıs -Halkının yüzde doksanı Türk olan- Türkiye’de rağbet görmez..Hatta 1 Mayısın onda biri kadar bile rağbet görmez. Gerçek Ülkücü de rağbet etmez 3 Mayıs Türkçü Bayramına. Gerçek Ülkücünün de ideali Hedef Turandır tabii ki. Ama Kur’anın rehberliğinde… Yüceler Yücesi bir Peygamberden (S.A.S) babasının oğluymuşçasına bahseden, onu sıradan bir insan, Kur’anı sıradan bir kitap gibi gören biri Türklük adına ne kadar tabutluklarda işkence görmüş olursa olsun onun bu çektiklerinin, acısının ifadesi olan bir bayram(!) -Tüm dünya insanlarını da kendisi kadar şerefli, ve eşit gören- Milliyetçi Türkler tarafından ( yahu haydi başkası adına konuşmayayım.. En azından benim tarafımdan ) Bayram olarak kutlanamaz. Zaten kutlanmıyor da. Hiç kimsenin umurunda değil vallahi.
Eeee..Nevruz değil, 1 Mayıs değil , 3 Mayıs değil. Bizim şöyle anlı şanlı, geleneksel ama aynı zamanda milli bir bayramımız yok mu? Bu Ülkenin, sağcısı, solcusu,ortacısı, Sünnisi, Alevisi, Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi, Müslümanı, dinsizi, ateisti herkesin kutlayacağı bir bayramı yok mu?
Var tabii ki…Kutlanıyor da. Ama o kadar sessiz sedasız, o kadar vurdusuz kırdısız. O kadar kalp kalbe, gönül gönüle kutlanıyor ki en ufak bir magazin haberi bile olamıyor. Çünkü ne Molotoflar var bu bayramda ne tazyikli, su, biber gazı… İnsanlar yüzlerini kapatmıyor tanınma korkusundan. Tam tersi herkesin alnı açık, yüzü ak. Hiç kimse bir diğerinden korkmuyor. Türkiye’nin her yerinde her kes kendi örfüne ve inancına göre kutluyor bu bayramı. .Alevi , Alevi gibi ; Sünni Sünni gibi. Hoş Alevi biraz daha fazla sahiplenmiş olsa da Sünni ‘’ Amaaann Bana ne benim bayramım değil ‘’Demiyor. Alevi İzmit’in Belen Ören Köyünde ateş yakıp üzerinden atlarken Sünni Erzurum’un Hasankale’sinde salıncak kurup sallanıyor günahlarını dökmek için (!). Alevi, Elmalı ilçesinde Abdal Musa Türbesinde, Finike-Turunçova’da Kâfi baba Türbesinde sofralar kurup lokma paylaşırken, Sünni Hemen yanıbaşındaki Hasyurt Beldesinde bişi yapıp dağıtıyor. Ama alevi de Sünni de Hızır ile İlyas’ın buluştukları bir günde El açıp dua ediyorlar ‘’ Allah’ım sevenleri ayırma, sevenleri sevdiklerine kavuştur. Birliğimizi, dirliğimizi,huzurumuzu bozdurma ya Rab’’ Diye. Bakmayın siz Büyük şehirlerin keşmekeşi içerisinde kaybolan değerlere. Anadolu’nun dört bir tarafında kutlanıyor bu bayram. Kavgasız, gürültüsüz, hiç kimse bir diğerini ötekileştirmeden…
Evet Dostlar…Ne 21 Mart, Ne 1 Mayıs, ne de 3 Mayıstır Türk’ün bayramı, Sadece Türk’e has olan Geleneksel-ulusal bayramı HIDIRELLEZdir.
Genel Olarak 6 Mayısta kutlanan Hıdırellez Bayramı vatanıma hayırlı ve uğurlu olsun. Hızır ve İlyas Aleyhisselamların bir araya gelmesi gibi bu ülke insanını sevinçte ve tasada her zaman birlik ve beraberlik içinde bir arada tutsun .