- 711 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
Lidyalıyı Bulsaydım...
Lidyalıyı Bulsaydım..
Salihli Sard Harabelerine Gezi olduğunu duyunca hemen gitmeye karar verdim.Oraya kaçıncı kez gittiğimin sayısını unuttum.
Tarihte adı geçen antik kentlere her gittiğimde başka heyecanlar duyarım..Bilirim ki.. o yerler dünyada bizlerden çok önce yaşayan ve günümüze ulaşan kırık dökük olsa da heybetli. ihtişamlı, ,Mimari özelliklerine hayran kaldığımız,o, harabeler ,geçmişten günümüze ve bizden sonra geleceklere hediyedir..ve geçmişin izleridir.Sesidir.
Sardes Lidya ‘ ya başkentlik yapmış olan antik bir kenttir.Susa ‘ dan başlayarak bütün Anadoluyu geçerek Ünlü kral yolunun bittiği yerdir Sardes.
Lidya Devletinin sonunu Persler bitirmiş,daha sonra İskender,Romalıların eline geçen kent M.S 17.yüzyılda büyük depremden çok büyük zarar görmüş.M.S 4.yüzyılda kent çok büyümüş.
Bizans döneminde bir piskoposluk bölgesi olmuş.
14.yüzyılda Türklerin eline geçmiştir.
Bin tepeler,Kilise,Hamam,Mahkeme binası,evler,mezarlar, Akropel, gymnastum yıkıntılar arasında çok rahat seçilmektedir ..Bin tepeler yol boyunca karşımıza çıkmaktadır.
Lidya Devleti tarihte ilk defa para kullanan devlet olarak bilinmektedir.
Gezi otobüsünde bazı arkadaşlarımı göremedim.”Neden gelmediler? “Diye sorduğumda “Ekonomik nedenlerden,bu geziye katılmadıklarını söylediler.
Benim de ekonomik durumum hiç de iyi değil..
Elin insanı dünyanın dört bir yanından Sard ‘ a gelir,doksan km. uzaktaki ekonomik nedenlerden gelemez.Gel de üzülme.
Kararımı verdim:
Ben bu gidişimde parayı bulan Lidyalının hiç olmazsa kemik hücrelerini bulup..intikam alacağım…Parayı buldun da iyi mi ettin ?diye soracağım.
Sard harabeleri,tüm ihtişamı,gizemi,sırları ile karşıladı bizi.En son üç yıl önce gitmiştim oraya,incir ağacının altındaki taşa oturdum.Kalabalık yanımdan ayrıldı.Ben sard harabelerini uzaktan seyretmeye başladım.
Sard ve ben baş başa kaldık.Ilgıt ılgıt esen rüzgar tenimi serinletirken.rüzgarın sesi,sanki kulaklarıma binlerce yılın uğultusunu getiriyordu. Muhteşem bir duygu hazzının içindeydi ruhum..Bu anlar hiç bitmesin istedim.
Az ileriye bir Japon gurubu geldi…Çok eğlenceli bir gurupdu. Şahane fotoğraflar çektiler.Hepside hareketli resimler.Atlarken,takla atarken,havaya sıçrarken,gülerken.Hayran oldum onların yaşam sevinçlerine…mutluluklarına
Yerimden kalktım, sardın içlerine doğru yürüdüm.Havanın bulutlu olması işimi çok kolaylaştırdı.Her geldiğimde güneş ve sıcak işimi zorlaştırıyordu.Her tarafı rahat rahat gezdim.Bir dağ keçisi gibi üşenmeden en yüksek kayalara tırmandım.Hatta düşme tehlikesi bile geçirdim.
Ünlü Kral yolunda bir kraliçe edası, ile yürüdüm.
Kanadalı turistler,bana poz verdiler,onların fotoğraflarını çektim..
Kırık,dökük,harebe bile olsa,sardın bir günü yaşamanın mutluluğunu duydum…
YORUMLAR
Sevgili Sare
Öncelikle o Lidyalıları bulursan söye buldukları para bana ait..Ben kaybetmiştim..Demek ki onlar bulmuş.
İkinci olarak parayı icat edenlere de kızma. Para icxat edilmeden önce nasıl alış veriş yapılıyormuş biliyor musun? İlk önceleri vatandaş pazardan bir tane tavuk almaki ya da bir kilo pırasa için koskoca bir koyun vermek zorunda kalıyor, ya da bir çuval un taşıyormuş sırtında..Sonra bu takas işinden vaz geçmişler. Bu sefer de çarşıya- pazara giderken yanlarında bir kaç ton değerli maden götürmeye başlamışlar...Mesela üç-dört adet yumurta için elli kilo gümüş veriyorlarmış..Düşünsene her gittiğin tere bir araba madenle gidiyorsun. Velhasılı Kelam paranın icat edilmesi iyi olmuş lakinbu sefer de olan refsah içinde yüzerken olmayan ciğere bakan kediye dönmüş...Kısacası insan oğlunu mutlu etmek zor...Aslında çok kolayı var ama kimsenin aklına gelmiyor..Her kes kendi parasını kendi imal etse..Hani ne kadar lazımsa o kadar..İşte o zaman sorun kalmayacak ama kimsenin aklına böyle bir fikir gelmiyor ( Nasıl fikir ama )
O Japonlara da söyle el aleme nispet verir gibi zurt pırt gelmesinler..Haydi geldiler otun botun her şeyin resmini çekmesinler..Haydi çektiler, efendi efendi sessiz sedasız çeksinler gitsinler..O kadar gülmenin alemi ne..Olan var olmayan var değil mi eefendim?
Selam ve sevgilerimle.
Sevgili Sare Hanım...
Binlerce km uzaktan gelen elin insanının belli ki ekonomik durumu iyidir.
90 km uzaktan da olsa çoğu vatandaşımız doğalgaz faturasını, ikinci öğrenimde okuyan öğrencisinin harç parasını ödemekten aciz.
Bir de yemesi, içmesi, giyimi, ev kirası, elektrik, su, telefon faturaları var...
Bunun suçlusu Lidyalılar değil, milleti bu hale getiren, sonra da 700 TL asgari ücret geçinmek için yeterlidir diyen pişkin suratsızlardır.
Doğrusunu isterseniz ben de aileme özlediği bir yaşamı veremezken Lidyalıların kentlerini dolaşmayı aklımdan bile geçiremem...
efendim sizler geziniz bizlere böyle güzel güzel anlatınız bu arada bizde hayellerimizde gezmiş oluruz sayenizde ekonomik durumdan bahsetmişsiniz çok doğrudur bizler türkiyede yaşayıpta kendi zenginliklerimizi güzelliklerimizi yaşayamıyoruz malesef dediğiniz gibi ta nerelerden gelip görüyorlar biz burnumuzun dibindeki yerlere bile gidemiyoruz ne yazıkki şartlarımız hiç elverişli değil bu gibi durumlara keşke dedim bulsaydınız şu lidyalıyıda sorabilseydiniz parayı icat etmeselerdi bu gün belkide böyle bir sorunla karşılaşmayacaktık daha nice güzel gezilere dileğimle saygılarımla selamlar