- 717 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
BESİLİ HÜRREM İLE AKSAK TİMUR AŞKI -2-
Nasrettin Hoca ve Heyet üyeleri aralarında istişare yaptıktan sonra kesin kararlarını vermişler ve tekrar Timur Han Hazretlerinin huzuruna çıkmışlar. Birden bire bu heyeti yine karşısında gören Timur elindeki Pethause Dergisini alelacele bir yastığın arkasına sakladıktan sonra sormuş:
Yav durun hele..Ben bu olayı niçin masal anlatıyor gibi mişli geçmiş zaman kipiyle anlatıyorum k? Neticede bu olay bir hikaye değil, masal hiç değil. Safi gerçek. Bundan sonraki kısmı dili geçmiş zaman kipiyle anlatacağım.
-Ula anasını sattığımın sarayı saray değil yol geçen hanı…Millet zırt pırt giriyor. Bu kapıya diktiğim çeriler ne halt ederler bilmem ki? Neyse..Ne oldu yine? Niçin döndünüz?
-Sultanım..Biz senin derdinin çaresini bulduk. Bu derdin tek çaresi düzenli manita yapmaktır?
-La oğlum gidin…Elin Kızılderli köyüne gidip Manitularını mı yapacam? Tahtadan, odundan da olsa adamların tanrısı. Çarpılır marpılırım neme lazım.
-Manitu değil sultanım…Manita…Yani sana bir sevgili bulduk.
-Eee var mı öyle biri?
-Var Sultanım. Bizim Hasbi Ağanın Kızı Hürrem. Bir kızıl goncaya benzer dudağı, Amasya’nın elmasıdır her iki yanağı… Lebler Napolyon kirazı…
-Napolyon da kim la? Manav filan mı?
-Onu Kafaya takma Sultanım. Sen kiraza odaklan.
-Başka hususiyeti yok mudur bu hatunun?
-Olma mı Sultanım…Denizde kum, bu avratta hususiyet. Lahuri şal ipektir saçı, değirmen taşından iridir kıçı.
-Alaaaahhhh. Tam benlik. Haydi hemen bana bu hatunu gösterin.
-Kolay Sultanım.
-İyi madem. Ben kılık değiştireyim ki hatun bana aşık olacaksa dişiliğime değil kişiliğime aşık olsun.
-Dişilik mi? Sizde dişilik de mi var Sultanım? Aboooooovvvv.
-Dilim sürçtü ...Ne dişiliği yaaa..Ben Erkek’im.
-İyi madem..Haydi gidelim de tenha bir yerde gösterelim sana.
-Kızı kastediyorsunuz değil mi? Bi sakatlık olmasın sonra.
-Tabii ki kızı sultanım..Başka ne olabilir ki?
-Bilmem valla..Siz Anadolu Türk’ünün ne zaman, kime, ne göstereceği hiç belli olmuyor da.
Neyse Efendim Bizim heyet kılık değiştirmiş Timur’u yanlarına alarak doğruca Hürrem’in yaşadığı değirmene gittiler.
Çok çok hamarat bir hatun olan Hürrem onlar yoldayken her sabah yaptığı işlere koyulmuştu. Öce ahıra girdi. İki adet ineği kuyruklarından tuttuğu gibi önüne çekti ve sağ eliyle birisini, sol eliyle ötekini sağarak sütlerini güğüme doldurdu. Daha sonra kümese girdi. Yumurtlamış olan tavukların altlarından yumurtaları topladı. Yumurtlamamış olanların ise kıçına kıçına bastı terliği. Terliği yiyen tüm tavuklar da doğal olarak döktüler yumurtaları.
Daha sonra pestil yapmak için dut ağacının silkelenmesi gerekiyordu. Hürrem ağacın gövdesine sarılıp şöyle bir iki sallayınca ne kadar dut varsa hepsi patır patır döküldü.
Bütün bu işlerden sonra artık kahvaltı edebilirdi. Önce Koskoca bir kazana otuz adet yumurta kırıp güzel bir sahanda yumurta yaptı. Bu sahanda yumurtayı mideye indirdikten sonra üzerine bir güğüm de süt içen Hürrem daha sonra hayatta en sevdiği şeyi yapabilirdi: Suya girmek. Hemen evlerinin önünden akan dereye girdi.
Hürrem dereye girdiği anda Timur ve heyet de onun şarkılar söyleyerek yıkandığı derenin yakınındaki ağaca kadar gelmişlerdi.
Timur Nasrettin Hocaya sordu.
-Şu ileride görünen boynuzlu şey midir? Hürrem...Aman Ya Rabbim Ay parçası gibi?
-Hayır Sultanım o gördüğünüze bizim buralarda camış derler. O değildir.
-Hımmm..Anladım..Şu neşe ile ağzını açan dilber olsa gerek..Bu ondan da yahşi imiş.
-Sultanım o da değildir. O ağzını açmış olan dilber de Hipopotamus dur ki bizler ona su aygırı deriz sultanım. Öyle anlaşılıyor ki siz onu buradan göremeyeceksiniz. En iyisi ağaca çıkın.Derenin ortasına doğru bakın.
Zordur dert sahibi olmak..Hele de Koskoca Cihanı titreten bir Türk Hükümdarı olduğun halde Abaza olmuşsan birden bire işin daha da zordur. Düz duvara da tırmanırsın Meşe ağacına da… Dünyayı önünde diz çöktüren Timur çaresiz çıktı ağaca. O ağaca çıktığı anda da Hürrem yabancı bir çift gözün kendisini dikizlediğini fark etti.
-Heeey o ağaçtaki keçi sakallı…Ne bakıyon öyle öküzün trene baktığı gibi.
-Lan kızım sapık sapık konuşma…Tren ne? Hem öküz niye baksın ki daha icat edilmemiş şeye?
-O zaman bana bakıyon demek ki? Neye baktın ki? Hiç mi avrat görmedin hayatında?
-Valla çok avrat gördüm ille velakin senin kadar besilisini görmedim. Hay maşallah..Süphan Allah. Seni anan benim için doğurmuş. Hamurunu Allah bilir kaç çuval unla yoğurmuş.
-Ay sen ne hoş adammışsın öyle…Ne füsun ettin ruhuma böyle..Söyle sevgili..Sevgili söyleeee..Sevgili söyleeee.
-Dam üstünde un eler, dam üstünde un eler, tombul tombul memeler..Zalım oy zalım zalım zalııım…
-Bim bam boooommm. Çok şükür dostlar...Artık benim de bir sevgilim vaaarrr.
-Ohoooo…Daha selam verir vermez sen işi Yeşilçam filmlerine bağladın bakıyorum.
-Biliyon mu ben senden çok elektrik aldım.
-Ulan Allah’ın gerisi. Elektrik icat edildi mi ki?
-Hıh …Diyene de bak..Yeşilçam filmleri icat edildi mi peki? Neyse..Sen o ağacın tepesinde üşütmeyesin. Aşağı in de ısıtayım seni.
-Senin niyetin ne anlayamadım ki? İnmem valla..Tırstım senden.
-Bi bis krem versem?
-Bis krem ne yahu?
-Yahu yiyecek tatlı bir şey…İstersen in de sana bir sofra kurayım. Seni kendi ellerimle besleyeyim.
Timur tam ağaçtan inmeye hazırlanıyordu ki Hasbi ağa öksüre öksüre onlara yaklaşmaya başladı. Hasbi ağanın elinde bir dirgenle geldiğini gören Timur hemen ağacın üst dallarına tırmanıp kendini iyice kamufle etti. Az sonra kızının yanına gelen Hasbi Ağa sordu Hürrem’e
-Ey benim gelişimi hep enine olan kızım. Ey gönülden zengin, beyinden fukara yavrum. Kimle konuşuyorsun? Burada in-cin top oynuyor.
-Top ne baba?
-Valla ben de bilmiyom ama ahir zamanda bazı herifler bu oyunu oynayacakmış. Hatta rivayet olunduğuna göre toplamda yirmi iki kişi oynayacak on binlerce insan bunları seyredecekmiş.
-Sen neye geldin buralara baba?
-Niye olacak kızım..Sen ne zaman suya girsen bi sürü herif gelip seni rötgenliyor da ondan.
-Röntgenlemek ne demek baba?
-Boş ver..Takma kafayı..Zaten aklın kıt..Var olan iki gram da gitmesin. Haydi üstünü başını giy de eve gidelim.
-Tamam baba. Sen git ben geliyorum.
Hasbi ağa aslında boşuna telaş ediyordu. Hürremi röntgenleyen filan yoktu. Zavallının gözleri iyi görmediğinden çevrede dolaşan mandaları röntgenci sanıyordu hep. Nasrettin Hoca ve arkadaşları bile çoktan uzaklaşmışlardı oralardan.
Hasbi Ağanın gittiğini gören Timur yavaş yavaş ağaçtan inmeye başladı. Ancak tam yere iyice yaklaşmıştı ki acı içinde feryat etmeye başladı.
-Yandım Allaaaahhhhh.
Hürrem telaşla yerde kıvranmakta olan Timur’a baktı. Bakmasıyla da yürekleri yakan bir ağıta başladı.
‘’ Oy ben nerelere gideyiiimm..Oy ben öleyim, ben öleyiiiim
Ah benim sevdiceğim…Meşe sandı gürgeni./Daha halvet olmadan kıçtan yedi dirgeni’’
Timur ağaçtan ineyim derken Hasbi Ağanın ağaca dayadığı dirgen yapacağını yapmıştı. Kaportacılıktan anlayanlar az çok bilir. Darbe kafadan alınmışsa kurtulma şansı çoktur ama tampon bölgesinden alınmışsa artık iflah olmaz.
Timur için de bu kural değişmedi. O, hayatının kalan kısmını Aksak Timur olarak yaşayacaktı artık.
(Durmak yok, yola devam..Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete..Du bakali n’ooolcek? )
YORUMLAR
sami biberoğulları
Umarım sağlığınız düzelmiştir. Sizi eskisi kadar sık göremiyorum sitede.
Selam ve sygılarımla.
Timur bunları duysaydı görürdünüz aksamayı:))
zamanede tv lerde gösterilen abuk sabuk filmlere mükemmel bir gönderme
biz bu yazıyı yazanı tanırız da, o dizileri çekeni tanımıyor izleyenler
saygılarımla
sami biberoğulları
Her önüne gelen tarihimizi içine ediyor. Eh ben de tüyünü dikeyim bari dedim.
Timur olsaydı kesin gitmişti kelle.Ama ben de o kadar salak değilim. O hayatta olsaydı yazar mıydım hiç?
Selam ve saygılarımla.
hala gülüyorum....
allah iyiliğinizi versin....
sizi okumak ne güzel...
selamlar...
sami biberoğulları
Rabbim gülmekten ayırmasın. Amacım o zaten..Hep gülün.
Selam ve sevgilerimle.
Bakalım olaylar nasıl gelişecek. Büyük bir aşk doğacak gibi. Zavallı Timur, Hürrem den şimdiden darbe almaya başladı. Bacak gitti, kafayı kurtarsa bari.Çok komik gece okuması tehlikeli bir yazı. '''Gece okumayın ev halkını uyandırabilirsiniz'' diye uyarı yazısı yazmalısın.
Devamını merakla bekliyorum
Sevgiler
sami biberoğulları
Olayların nasıl gelişeceğini ben de bilmiyorum. Klavye başına oturunca kendiliğinden oluyor ne oluyorsa.
Gece okuması tehlikeli..Bu uyarıyı ben defalarca yapmıştım ama aldıran yok ki. ben n'aapıyım?
Selam ve sevgilerimle.
Sayın Hocam,
Aksak Timurun da neden aksak kaldığını böylece öğrenmiş olduk.
Valla bu zamparalık başa bela doğrusu. Hele de Nasrettin Hocanın eline düşersen.
Harika gidiyor, elinize sağlık.
Saygılarımla
sami biberoğulları
Çok haklısın..Yazması bile bu kadar başa bela iken yaşaması kim bilir ne kadar beladır bu zamparalığın.
Selam ve sevgilerimle.
kıçtan dirgeni yemiş...vay hocam hala gülüyorum allah razı olsun...sağol varol... sevgiler
sami biberoğulları
Timur'un neden aksak olduğunun hikayesi idi en zor kısım..Onu kıvırdım ya ötesi çorap söküğü gib,i gelir artık.
Selam ve sevgilerimle.
Neden aksak Timur diyorduk bu yaşa gelene kadar öğrendik sayende onu da,tebrik ederim saygılarımla.
sami biberoğulları
Dua edin ki ben gibi bir tarih otoritesi çıktı karşınıza..Böylece öğrenmiş oldunuz neden aksadığını.
Selam ve sevgilerimle.
Du bakali n'ooolcek :)) Bi de fotoğrafını göreydik Besili Hürrem'in diyecem ama, fotoğraf makinası icat edilmemişti o vakit Hayat,,diyecen :))))))))))))))))))))))
Büyük keyif bu kalemi okumak...
Selam ve sevgilerimle
sami biberoğulları
Tutturdun ille de fotoğraf diye...Arşiv arşiv, kütüphane kütüphane araştırıp buldum. Üçüncü bölümde doya doya seyredersin artık.
Of yaaaa..Yormasana beni..Ben yorgun ve yaşlı bir adamım.
Selam ve sevgilerimle.
hocam gosgoca timur niye saklasınki penthaus dergisini gelenlerden bu timur ne zaman gelmişti türkiyeye o zamanlar bu dergiler yayınlanıyormuydu hep soru işareti oluştu kafamda bu bilgisizlik çok kötü şey hocam kusuruma bakmayın burada gülmek bedava kaleminize yereğinize sağlık saygılarımla selamlar
sami biberoğulları
O dönemlerde matbaa henüz icat edilmediği için milllet '' Sultanım o da ne '' diye meraklanmasın düşüncesiyle saklıyor dergiyi.
Rabbim gülmekten ayırmasın can Bekir.
Selam ve sevgilerimle.