- 536 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
raif efendi&arpie madonna
tanrım, yine çok yorgunum..
sadece boğazıma olan düşkünlüğüm dolayısıyla üç saat yol teptim bugün..
kartalda ceyhan diye bi yere gittik, şahin sağolsun..
mart başından beri salkım saçak gelinlik kız gibi salınan güneş bugün kalbimi çok kırdı, tam da etek giymişken uzun bi aradan sonra ilk kez, mart kapının sol tarafından gözüküp kazmalarla küreklere sardırdı..çok rüzgar esti ve hatta yağmur yağdı..
ama yol çok güzeldi her zamanki gibi, tren istasyonlarına mahsus o ahşap çağrıştıran kokuyu duyumsayarak iyi bi iş yapıyormuş izlenimine kapıldım, kapı ağzında elindeki çuvalıyla bekleyen ve hayvani bakışlarını bacaklarım üzerinde gezdiren yurdum insanı da olmasaydı, belki daha hümanist gülümseyecektim diğer insanların çehrelerine, belki daha çok fotoğraf çekme isteği duyacaktım karşıdaki evler arasından görünen akşam alacasındaki denizin..neyse, hayvani bakışlı insan suretli kaçubeye rağmen güzel bi yolculuk oldu..trende gazetemi okuma fırsatı buldum..
haydarpaşaya vardığımda tarihi trenin de fotoğrafını çektim, garip bi fotoğraf merakı sardı şu sıralar, istasyondaki amcaların da fotoğrafını çekmiştim mesela..
motorla eminönüne geçtim, metallica eşliğinde tezatlıklar oluşturarak geride bıraktığım köşe yazarlarımı okudum..
ardından otobüs..
gününün çok büyük bi çoğunluğu toplu taşıma araçlarında geçen bi garibe olarak, bunun insana çok şey kattığını itiraf etmeliyim..
yol boyunca kürk mantolu madonnadaydım..(büyük harf ve kesme işareti kullanmam gerektiğinin bilincindeyim, ege, bunları hatırlatarak başının göğe ereceğini düşleme..)
arada gözlerim doldu, kendimi öylesine kaptırmışım ki, saraçhanedeki trafiği atalatıp nasıl da aksaraya vardığımızı fark etmemişim bile, raif efendi içimi dağlıyor..
onda kaybettiğim dünlerimden parçalar görüyorum..
neyse geçti..
şimdi bi çay alıp maria ile çıktığım yolculuğa devam etmek istiyorum..
ardından alakasız bi makine parçası çizmeliyim, sonra bi kaç program yükleyip, biraz da ERP üzerine kafa yormalıyım, malum, EMG devam ediyor ve biz büyüyünce mühim insanalr olmak için, bugün saygı çerçevesinde seminerler dinliyoruz..
bu arada bugün çok yakınlarımdan birinin doğumgünü..
tanrım onu hayatıma kazandırdığın için sana sonsuz şükürler..
yüreğine sağlık yamur
afiyet olsun..
YORUMLAR
"insanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
....
hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hala kabul edemiyor musunuz? bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. insanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden herşeyi bırakıp kaçarlar.
...
muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ancak birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gidecekti. bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu... biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. o zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbiriyle kucaklaşmak için, herşeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu"
...
"şimdi aramızda noksan olan şeyin ne olduğunu biliyorum. bu eksiklik sana değil, bana ait...bende inanmak noksanmış... beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığı zannediyormuşum... bunu şimdi anlıyorum. demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar.... ama şimdi inanıyorum... sen beni inandırdın. seni seviyorum. deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum... seni istiyorum...içimde müthiş bir arzu var... bir iyi olsam!"...