- 1257 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İnsan hakkı günü
’’ İnsanlar insanlar içinde insanlara hasret yaşamasınlar.’’
Bu sabah gözlerimi açtığımda ellerimle gözlerimi ovuşturup dururken, bir yandan da resmi geçit yapıyordu beynimdeki düşünceler başlayan güne.. Dünya bu hal üzerine kurulmuştu besbelli.. ‘’Doğuş uyanış ve kalkış..’’
Günler arası günlerde, haftalar aylar yılları kovalarken biz insan denen canlılar, bazen alkış bazen kıyamet sunulan veresiye hayatlar yaşıyoruz…
Kimimiz düşüncelerimizde geçmişsek kendimizi, artık sevinç kırıntılarını yüreğimizin bir köşesinde biriktirebilmişsek sabır ve kanaatle, yatırmışsak zaman içinde iyilik ve güzellikle ‘’ mutluluk sevgidir ‘’ bankasına.. Yaşarken zaman içinde, yüreğimizin kanunları hiç bir zaman uymasa da bu dünya düzenine kalbimiz aynamız olmuştur...
Ne biz istemiştik dünyaya gelmeyi, ne de bizi dünyaya getiren annemiz babamız canlarımız insanlar….
Kararlı ve karartılı bir düzenin içinde yuvarlana tekerlene yaralı bereli yaşamak uysa da birilerinin işine, hiç bir zaman ne dervişlik ne de ermişlik edememişizdir eminim evetli hayırlı insan müsveddelerinin işine…Söz geçiremeyiz ki’’ kendimizin bile boynu kıldan inceyken kendimize… ’’Fesuphanallahları ipe dizer gideriz bilirim..
Dünyanın savaşları ve kokmuşluğu Kafdağı’nda bile söylenir olmuş.. Kurşun gibi ağır, mikrop yuvası hayatlar ne canlar yakıp, şifası bulunmayan yaralar açıyor diye konuşuluyormuş Zümrüdüanka meclisinde…
Yıllardır ne kanlar dökülüyor, saçma sapan para makinesi olmuş bazı vampir insanlar.. O insanlar ki zavallı insanlar…
Gözler aydın olsun kulaklar Manisa diye halk arasında kahve köşelerinde atıp tutuyormuş o çok bilmiş insanlar…
‘’Harp meydanı olmuş dünya ‘’ bencilliğimize esir düşmüşüz güya… Yükselirken gökyüzüne bunca keşmekeş ve streslerden yükselen toz bulutları şimşekler çakıyor, yine de anlayamıyoruz biz insan denen canlılar yaptıklarımızın nereye varacağını bilmeden yaşıyoruz ne kadar yaşamak denirse..
İşte yine bir ‘’keşke’’ bilebilseydik ‘’keşke’’ Ne kötülüğün ne iyiliğin haddi yok..!! Anlatılamaz hiç bir dilde..
Geliniz karar verelim içimizdeki kurulla.. Eğer iyilik ve güzellik bizimle olmazsa !
Dünya saray olsa bile altını üstüne getirelim.. Bir canlının yüreğinin bir köşesinde de kalsa minicik bir sevgi kelebeği, ay gibi yıldız gibi güneş gibi yaksa da bizlerin içimizi dışımızı sevmenin ve sevilmenin güzelliği, yaradanımızdandır deyip, son nefesimizi içimize çeker yine de canımızı veririz ruhlarımızın ellerine..
Yeter ki senden, benden, bizden, ondan dünyaya sevgi doğsun... Elden bir şey gelmiyor mu? Sağlık olsun.. Yeter ki
’’ İNSANLAR, İNSANLAR İÇİNDE, İNSANLARA HASRET YAŞAMASIN. ’’
İnsanın değişimi ve gelişmesinin sonucunda 10 Aralık 1948 yılında yayınlanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi doğmuştur. Türkiye, Birleşmiş Milletlerin kurucu üyelerinden birisi olarak İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni ilk onaylayan ülkeler arasında yer almış ve insan hakları konusundaki önemli sözleşmelerin büyük bölümüne taraf olmuştur.
Sabiha Rana