- 698 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Kayıp Çocuk
Kayıp Çocuk
Sekiz yaşındaki Ayşe sabahın erken saatlerinde asmanın altına oturmuş elindeki kibrit kutusu büyüklüğündeki oyuncak fotoğraf makinesi ile oynuyordu.Annesi:
-“Kızım elindeki oyuncağı,nereden buldun senin öyle bir oyuncağın yoktu.”
-“Bu oyuncak benim değil,her gün kapımızın önünden geçen oyuncakçının,dün bende unuttu oyuncağı”
“-Nasıl yani..sende unuttu?”
“-Dün,biz oyuncakçı ile Fatma teyzelerin gediğine gittik.Benim yanıma oturdu,fotoğraf makinesinin içindeki resimleri gösterdi.Birde benim bacağımı okşadı.Birde bana kilodun var mı senin? Diye sordu.Fatma teyze kapıyı açtı..oyuncakçı hızla gitti.Giderken,oyuncağı bende unuttu ”Bu gün kapının önünden geçerken oyuncağı satıcıya geri vereceğim”
Annesi.kızından duydukları karşısında öfke krizlerine girdi.Çıldıracak gibi oldu..
“-O adam sapık,ondan uzak duracaksın..bu olayı mutlaka babana anlatacağım..Ahlaksız,pislik adam.”
Ayşe annesinin bu öfkesine hiçbir anlam veremedi..Oyuncakçı çok güzel oyuncaklar satıyordu.Bütün mahalle onu tanıyordu.Özellikle çocuklar onun oyuncak arabasının yanından ayrılmıyordu.
Ayşe,şaşkınlık içinde üst kattaki odaya gitti.İlkokul birinci sınıfı bitirmiş okumayı öğrenmişti.Babası bir çok kitap almıştı.Özellikle Ayşegül kitapları.Hepsi birbirinden güzeldi
Kitapları okumaya başladı.
Günün telaşı içinde annesinin öfkesi geçmişti;ama olayın peşini bırakmayacağı da beliydi.
Öğleden sonra eve bir çok misafir gelmişti.Gelen misafirlerin hiç birinin çocuğu yoktu.Annesi Ayşe ‘ ye sokağa çıkma yasağı koymuştu.İşlediği bir suçu yoktu.Öyleyse bu yasak nedendi.Gizlice birkaç kez oynamak için sokağa kaçmak girişiminde bulunsa da,annesi onu görmüş ”Yasak,sokak
yasak” demiş idi..
Ayşe can sıkıntısı içinde yapacak bir şey bulamayınca abisin karyolası üzerinde derin bir uykuya daldı.
Ayşe ‘i uzun zaman ortada görmeyen annesi;kaşla göz arasında onun sokağa kaçabileceği ve oyuncakçı aklına gelince paniğe kapıldı… olanlar oldu.
Evdeki misafirler de dahil,bütün mahalle,konu komşu,kahvedeki adamlar dört koldan Ayşe ‘i aramaya başladılar.
Belediye durmadan kayıp Ayşe’ in annoslarını tekrarlıyordu.
“Dikkat dikkat sekiz yaşlarındaki bir kız çocuğu kayıptır…”
Bütün şehir duymuştu kayıp Ayşe ‘yi
Ayşe akşam ezanına yaklaşırken uyandı.Evde büyük bir sessizlik vardı.Oysa bu saatlerde ev kalabalık ve telaşlı olurdu.Merdivenden indi,en alt basamağa amaçsızca oturdu.
Az sonra, ağlayarak annesi sokak kapısından eve girdi.
Ayşe ‘i görünce “Burada,bulundu Ayşe “ diyerek avaz avaz bağırdı.
Herkes Ayşe ‘in başına toplandı.
Yan komşuları Hasan Amca öfkeli bir şekilde…
“-Ya.insan önce evinde arar çocuğu,hiç mi …aklınıza gelmedi evin odalarını aramak..”
Annesi ise:
“Haklısın kızımdan duyduklarım..aklıma kötü şeyler getirdi.Hiç aklıma gelmedi evin odalarına bakmak.”
Ayşe,o günden sonra oyuncakçıyı görmedi.sokaklarından bir daha hiç geçmedi …elinde geri verilmeyi bekleyen oyuncak
fotoğraf makinesi kaldı
YORUMLAR
Ne çok böyle hikaye var ve ne çok acı son. Buradaki tatlı bitiş kandırmasın hiçbirimizi. Çünkü çoğunlukla böyle bitmiyor hikayenin sonu. Bir ömür boyunca taşınması gereken travma etkileri, sancılı mahkeme duruşmaları, sorular, yanıtlar. İşim gereği pek çok kez bulundum böyle davalarda, soruşturmalarda ve bulunmaya da devam ediyorum. Telefonum çalıp da savcı veya kolluk kuvvetlerinin numarasını farkettiğimde yüreğim ağzımda beklemeye başlıyorum.
Bizlerin sokaklarda kimindi nereliydi demeden sevip bağrımıza bastığımız o minicik çocukları bazıları giderilememiş ve aslında içi kin dolu kötülüklerinin parçası yapıyorlar. Galiba çocuklarımızı koruyabilmemizin de en kalıcı yolu, onlarla konuşmak. Örneğin mahrem bölge kavramını onlara anlatmak. Banyolarını beş yaştan sonra kendilerinin yapmalarına imkan tanımak. Üzerlerinde en azından iç çamaşırlarının sürekli bulunmasını sağlamak. Sadece hasta olunduğunda doktor tarafından görülmesi gereken uzuvlarımız olduğunu onlara öğretmek. En önemlisi de onlarla konuşmak. Bitmek tükenmek bilmeyen sorularının arasında öyle mesajlar bulabiliriz ki, apaçık ifade edemedikleri şeylerdir onların bu mesajlar. Konu zaten gevezeliğe meyyal olan kalemimi iyice coşturdu. Kutladım hoş yazıyı.
Kayıp Çocuk başlığını görünce daha, eyvah dedim ki! - en çok korktuğum şey'dir...
bi' yandan da korkmamaya çalışıyorum - aklıma bile getirmemeye -
korktuğum başıma gelir genellikle - Allah korusun -
düşüncesi bile tüylerimi diken diken ediyor...
yahu ablam, ne zormuş çocuk yetiştirmek!
hele benim gibi pimpirikliyse insan, vay haline!
evlatlarımız için her şey'in hayırlısını nasip etsin Allah,
her türlü kötülüklerden korusun onları...
diken üstünde yazıydı : )
korkarak : )