- 1951 Okunma
- 4 Yorum
- 1 Beğeni
onsekizbinkez seni seviyorum anne...
...
Ehliyetimi aldığım gündü, on sekiz yaşımdaydım...Hayatımın en mutlu günlerinden biriydi, akşam Erdek otobüsünde olacaktık annemle.
Tanıdık vasıtasıyla on beş gün kalacağımız bir ev ayarlamıştık..Muhteşem bir duyguydu annemle on beş gün başbaşa çok heyecanlıydım çok...
Oldukça uykusuz geçen bir yolculuktan sonra sabahın beşinde Erdek’teydik...Uzun bir aramadan sonra şehrin daracık sokakları arasında kalacağımız evi bulduk.İki katlı cumbalı şirin bir evdi dışardan...
Neyse kapıyı yaşlı bir teyze açtı..Güleryüzlüydü..Hoş geldiniz beş gittiniz tanışma faslı işte.
Çok yorgunuz lütfen kalacağımız odaya çıkabilir miyiz dedim anlaşmaya göre ikinci katta kalacaktık.
Tahta merdivenlere yöneltti bizi basamaklardan çıkarken gözüm gayri ihtiyari odaya takıldı.Aman Allahım evdeki vazolarda ekmek vardı her vazoda bir ekmek.
Anne diye fısıldadım
yahu gidelim burdan bu teyze pek iyi değil kanımca
sus ayıp olur akşam söyler gideriz alınır kadıncağız dedi...
Odaya çıktık elimi yüzümü yıkamak için girdiğim lavaboda bir kertenkeleyle gözgöze gelir gelmez bavulu kapıp kapıda nasıl soluklandığımı bilmiyorum
ve bavullar elimizde otel ararken bulduk kendimizi..
ve buldukta..Tek katlı beyaz küçük evlerden oluşan bahçeli güzel bir moteldi.
Önce güzelce uyuduk, sonra sahilde yemek yedik..
Annemle arkadaş gibiydim fakat bazı hususi meselelerde resmileşirdik...Yani ben ne zaman izin isteyecek olsam
Semiha hanım dememi isterdi..(Sanırım izin vermezse alınıp üzülmeyeyim diyeydi...yani bu şekil düşünmek hem gülümsetip hem rahatlatırdı beni)
Akşam üzeri plaj çantamı hazırlayıp
-Semiha hanım denize inebilir miyim dedim gülümseyerek..
-"Tabi ki inebiliriz dedi!
Anne sen de mi yahu şurası zaten..
plaja indik
sonra bonesini ve güneş gözlüğünü takıp,o bir şemsiyenin gölgesindeki şezlonga oturdu ben denize cuppa..
"Türkaaaannnn çok açılma çocuğum boğulursun?
Türkannn şapkanı tak kızım
Türkannn güneş yağı sürelim haşlanacaksın"
yani nerdeyse kovanı küreğini vereyim şato yap diyecekti..E yani onsekizimdeydim utanıyor insan büyürken sanki çocukmuşum gibi...
Canım annem benim...O çok fazlaca anaçtır.
O gece kulağım çok ağrıdı muhtemelen su kaçmıştı zaten nezaman denize girsem hasta olurum çocukluğumdan beri ya ateşim çıkar ya da birşeyler işte...
Uyuyamıyordum ağrıdan...
Gece de doktor bulamazdık..Annemi uyandırdım
"üzülme bebeğim ben şimdi hallederim" dedi...
Anne bak yine gazete kağıdı yakacaksan sanırım bu hava kaçması gibi değil dedim fakat ben derken o şırınganın ucundan iğneyi çıkarmıştı bile..
Anne onunla ne yapacaksın derken eminim gözbebeklerim kirpiklerimden taşmıştır...
Suyu çekeceğim dedi..
Ayyy olmaz olmaz yarın Bandırmaya gideriz dedim hastaneye..
Kurbanlık koyun gibiydim o an kadar babamı hiç özlememiştim
Kulağımda şırınganın ucu birden floşşşşşşşşşşşşşşşşş diye kocaman bir ses o acıyla bir bağırmışım...
motel kapının üzerine boşalmıştı..Annem kapıyı açıp, kusura bakmayın çocuk örümcek görmüşte korkmuş dedi..
Çocuk mu?
Örümcek mi?
kulağımı bir an için unuttum..
Ta ki sabah erkenden annem bir yazmayla kabakulak bağlar gibi kulağımı bağlayana dek...
Öyle doktora gidecektik...
Ya olmaz böyle utanırım yapma etme dedim dinletemedim tuttu elimden gittik. Bandırma’da hastanede kulak doktoru yokmuş..Tek bir kulak burun boğaz doktoru varmış o da özelmiş muaynehanesinin adresini verdiler bize...
Muaynehanenin kapısında dirseğimi çimdikledi annem
sakın söyleme şırıngalı kısmı beni içeri atarlar kulak çubuğuyla karıştırdım de olur mu dedi..
Olur dedi garibim yani kendim...
Orta yaşlı biriydi doktor içeri girince farkettim anason ve kavun kokusunu demleniyordu zannımca Allahım adamın kafası kıyak kulağıma bakacak...
elindeki ışıkla iyice bakınca
-"naptın boncuk göz kulağına"
kulak temizleme çubuğuyla karıştırdım dedim
-"eee sade karıştırsan iyi çorba yapmışsın hahahaha" dedi.Ama sanırım yan yattın iyi ki su çıkmış yoksa berbat olurdu kulağına su kaçmış dedi..
diyemedim annem ilk müdaheleyi yaptı...Sinir olmuştum o kaknem gülüşüne...
Hem benim gözüm boncuk mavi de değildi sanırım abi iyi içmişti...
Antibiyotik verdi..ve bir hafta deniz yasaktı...Çok canım sıkılmıştı bu habere...
Ondan sonraki birkaç gün vaktimizin çoğunu gezerek geçirdik anlamıştı sıkıldığımı...bir de kulak ağrısı..
İstersen dedi Aslı ve Hilal’i de çağıralım sıkılmazsın...Çok sevinmiştim en samimi arkadaşlarımdı kardeşlerdi ikisi...
Ertesi sabah otogarda karşıladık çok mutluydum...
Fakat onlar Semiha hanımdan izin almadan çıkma durumumu değiştirmeyecekti yani üç çocuk olmuştuk dolayısıyla...
O ilk akşam diskoteğe gidebilir miyiz diye izin istedik..iİk kez bir diskoteğe gidecektik İstanbul’da ağabeyimler götürmüştü ama yazlık diskoya hiç gitmemiştim..
Elbette dedi annem g i d e r i z....
Gittik işte...
Kapıdaki çocuk sırayla
hoşgeldiniz
hoşgeldiniz
hoşgeldiniz
aaaa hoşgeldiniz teyze! dedi...
Küçük küçük bungalovlar vardı birine oturduk annem bize meyve suyu söyledi...Müzik ve ortam güzeldi ta ki annem yan tarafta öpüşen kızla çocuğu görene dek...
Kalkın gidiyoruz olduk...
Sonra da işte gördünüz dedi...
Kaldığımız moteldeki odamız iki yataklıydı ve başka boş oda yoktu...Mecburen deniz yataklarını şişirip Aslıyla yerde uyuyacaktık zaten hava çok sıcaktı çok şirin ve sevimli geldi bu fikir ilkin...
İyi geceler dileyip uyuduk...
Gece bir ıslaklık yanağımda serin serin... Önce rüyamda denizdeyim sandım yosun olmalı dedim uyanırken o mahmurlukla elimi yanağıma atmamla yanağımdaki serin şeyi yere atmam çarpıştı aman Yarabbim kurbağa....Dışarı kaçtım bağırıyorum imdat diye yerlerde bir sürü kurbağa...Yakında bir yerde dere varmış ve derenin adı da kurbağalı dereymiş onuda sonradan öğrendik...
Onsekiz yaşımda ilk tatilimdi...
İlk kabusum olmuştu...
ve M.D. yi çok özlemiştim çok...
Sabah kahvaltıda
"Semiha hanım izin verirseniz" dedim....
-Anne diyebilirsin bir daha izin konusunda yavrum dedi..
elbette hemen dönüyoruz....
hemen...
hemen....
...
Ertesi yıl ve daha sonra her yaz Erdeğ’e gittik...Annemin önceden görüp beğendiği balkonu üzümlerle dolu iki katlı bir evde geçti yazlarımız...
Fakat onsekizimdeki Erdeği hiç unutamadım.
Ve o yaz’ı...
Anne seni çok seviyorum....Çok...
Türkân Çağlayan
onsekizbinkez seni seviyorum anne... Yazısına Yorum Yap
"onsekizbinkez seni seviyorum anne..." başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
Küçük ama güzel bir öyküydü..Hayatın kareleri her zaman güzeldir.
Güzel yüzer misiniz :) Benimki de soru mu açıldığınıza göre..Turkuaz mavinin tenine dalmak ve onu kulaçlamak oof Tanrım harikadır.Sabahın tadı ise anlatılmaz
Anneniz ve annelerimiz ? Gidenler ve kalanlar...Anneler olmasa bu dünya çekilmez şair.
Kaleminizi tebrik ederim..Tüm anneler için.
Saygımla
soulmate
@de-soulmate
evet babam öğretmişti yüzmeyi...
Florayada sandal devrildiğinde çok korkmuştum 9 yaşındaydım o can havliyle biraz öğrenmiştim sonra babam öğretti çok güzel yüzerdi...
Florayada sandal devrildiğinde çok korkmuştum 9 yaşındaydım o can havliyle biraz öğrenmiştim sonra babam öğretti çok güzel yüzerdi...