- 2697 Okunma
- 3 Yorum
- 3 Beğeni
BİZ KARDEŞİZ
BİZ KARDEŞİZ
Türk; kafa tası ölçmek ile tespit edilecek bir soy değildir. Türk; birçok boyu içinde barındıran genel bir mana ihtiva eden, bir üst kimliktir. Ama gelin görün ki; bugün geldiğimiz şu noktada ne yapsak ne etsek birilerine bu tarihi hakikati anlatamıyoruz. Macarlar, Bulgarlar, Kürtler… aslen bizimle aynı soydandır.
Türk ile Kürt emmioğludur. Bu tarihi hakikat Orhun Anıtlarındaki Kürt Hakanı Alp Urungu imzalı bir belgedir. Biz Malazgirt’te bu iki emmioğlunun ortak hareketiyle küffarı yerle bir ettik. İslam Sancağı’nı birlikte taşıdık yüzyıllar boyu. İşte bu ahengi hazmedemeyen, birlik olduğumuzda bizi alt edemeyenler, Çanakkale’de bu kardeşler karşısında gururu çiğnenen boğazın serin sularını boylayan haçlı güruhu boş durmadı. Bize iki mikrop bulaştırdılar. Birisi komünizm, diğeri batılılaşma. Bu iki hastalığa yakalanan gençliğimiz hızla kendi değerlerinden uzaklaşırken aynı zamanda bir ayrışmanın da eşiğine geldi. Bugün ki doğu illerimizde yaşanan olayların taşeronluğunu su götürmez bir gerçektir ki komünistler yapmaktadır. Bunlar özünde Müslüman Türk-Kürt’ün düşmanıdırlar. İhanetin başını çeken bir soysuz hayasızca şu soruyu sorabiliyor “neden ordu bize karşı cephe alıyor? Biz olmasaydık doğuya şeriat gelecekti” diyerek İslam’a olan kinini kusuyor.
Biz etle tırnak değil aynı etin parçasıyız. Camimiz aynı, kıblemiz aynı, dinimiz aynı ben öyle biliyor ve de inanıyorum ki soyumuzda aynı. Bu nokta da bir hatıramı nakletmek isterim. Ben Amasyalı bir Türk ailenin evladıyım. İşyerinden arkadaşım Yusuf’ta Hakkarili kendini Kürt addeden bir ailenin evladı. Yusuf ilk işe başladığında bir arkadaş geldi ve dedi ki “ ooo Hüsnü biraderini de işe almışsın yanına” dedi. Yusuf’un kafası da bana benzer, burnu da bana benzer, yüreğinde ki kardeşlik sevgisi de bana benzer. Çünkü o benim bin yıllık can ciğer kardeşim. Ama bir İngiliz’i, bir Alman’ı koysanız yanıma; ne tipim uyuşur, nede huyum. Çünkü kardeşim, emmioğlum değil. Amasyalı olduğumu bilmeyen on kişiye ben nereli olabilirim desem eminim ki dokuzu Bitlis der, Van der, Muş der. Ne güzel demiş vaktiyle rahmetli Türkeş Hep’li heyete; “siz ne kadar Kürt’seniz bende o kadar Kürdüm. Ben de ne kadar Türk’sem siz de o kadar Türk’sünüz” diye. Lawrence raporlarında bizi kardeş olarak kaydeder de benim gerek Türk, gerekse Kürt kardeşim bu gerçekten gafil gezer.
Doğulu bir alim olan Abdul Hakim Arvasi Hoca Efendi; “dünyada üç Türk kaldı deseler, biliniz ki biri benim” derken, bunu hangi duygu ve düşüncelerle dediğini hiç düşündük mü? Acaba neydi ondaki bu Türklük aşkı. Elbette ki kalplerimizin Allah Allah diye atması, aynı peygambere ümmet olmanın, aynı kıbleyi paylaşmanın sonucunda ortaya çıkmış bir aşktı bu Türklük aşkı. Türk kelime olarak dünyada çok şey ifade eder. Avrupalı İslam’ın şartına Türk’ün şartı der, Türk denilince dünyada İslam’ın Sacaktarı akla gelir. Ne hazindir ki, son yüzyılımızda Osmanlı’nın dağılmasına müteakip Rusya’nın, Amerika’nın ve Avrupa’nın Müslüman devletlerin başına geçirdikleri liderler bizi dinimizden ettiği gibi milli duygularımızdan, birlik beraberliğimizden de ettiler.
Şu bir gerçek ki cennet mekân Abdulhamid Han’dan sonra devletin başına geçenler Osmanlı coğrafyasında yaşayan Müslim-gayrimüslim ne kadar millet varsa çoğunun nefretini kazanmak için ellerinden gelen bütün gayreti sarfettiler. Ve bunda da başarılı oldular. Türk İslam coğrafyasına mezalim ilan edildi. Her ne kadar siyonistler, içimdeki dönmeler sayesinde adımı kirletmişse de yine de mazlumun umudu benim. Tüm İslam coğrafyası Müslüman Türk’ten çok şeyler bekler. Hal böyle iken nedir bu Türk ismine duyulan nefret. Herhalde Müslüman Türk ismini duyunca tir tir titreyen haçlının, siyonistin bir oyunu olsa gerek.
Müslümanlıkla özdeşmiş bu şanlı isme sataşanlara, Türk isminden rahatsız olanlara yazıklar olsun!
YORUMLAR
Uyuşturulan insan, ne tarihi okur, ne de gerçekleri kabullenir.
Cahil gelmiş, cahil gider.
Türk; aynı haklara sahip olan halkların uluslaşmış adıdır.
Oysa hiçbir zaman aynı haklara sahip olmadık.
Ne aynı yoldan geçtik, ne aynı şarkıyı söyledik.
Ne aynı yemeği yedik, ne aynı çeşmeden su içtik. Ne de öyle rahat yaşayabildik. Hepsi yalan. Toklar açların halinden anlamadı. Lüks yaşayanlar, sefillik içinde boğulanları görmedi..
Eşekler çalıştı, atlar yedi.
Aynı haklara sahip miyiz diye sorun bir garibana; “ben bilmem devlet baba bilir.”diyecektir. Aç kalsa da açız diyemiyor. Bugün bile yetkililer “ananı da al da git” diyebiliyorlar garibana.
Bizler “küçük kalkar büyüğe bakar” kültürüyle yetiştik. Çocuk aileyi, aile toplumu, toplum devlet büyüklerini örnek aldı. Ayrıca büyüklerimiz kime oy vermişse, biz de spor takımı tutar gibi parti tuttuk.
Çünkü cahildik, cahil kalmamız siztemin işine geliyordu.
Sistemlerin kurbanı olduğumuzun farkında bile değildik. Sistem bizlere neyi dayattıysa ona inandık ve uyguladık.
Kimin ne çektiğinden habersiz, ülkenin çirkinliğini-güzelliğini, acısını-tatlısını yaşadıklarımızdan ve gördüklerimizden ibaret sandık.
Oysa insanlar sınıflandırılıyordu, insanlar dışlanıyordu, hatta öldürülüyordu, katilleri kah aklanıyor, kah suçları örtbas ediliyordu bir yerlerde, ama biz göremiyorduk. Birileri ülke güzelliklerinden mahrum ediliyordu biz göremiyorduk.
Çünkü sistem bizi kör etmeyi çok güzel beceriyordu, bu onun işiydi.
Hala da öyle. Örneğin sisteme hizmet eden medya, bize ne sunarsa o bilgiyle sınırlı kalıyoruz. İyiyi kötü- kötüyü iyi gösterse inanıyoruz.
İşte geldiğimiz nokta.
Hiçbir suçu olmayan halklar birbirini suçlayıp duruyor, çektikleri eziyetleri birilerine ödetmeye çalışıyorlar. Eşeğe gücü yetmeyen, semerini tekmeliyor.
Ülkece ölüm kalım savaşı vermekteyiz.
Küçükken eline harita alıp şehircilik oynayanlar, şimdi dünya haritası üzerinde oynuyorlar oyunlarını. Kimse engel olamıyor. Bu yüzden artık hiç kimse güvende değil. Her an birileri bir komploya kurban gidebilir. Kurbanların katilleri de çok kolay örtbas edilebilir.
Ülkemizde(her kesimde) halk; bilgi, eğitim ve okuma oranı çok düşük olduğundan ve cahil kalındığından bir arada yaşamanın güzelliğine erişemedik. Bu yüzden herkes herkesi çok kolay harcayabiliyor.
Cahil insanlar acıma hislerini de zamanla yitiriyorlar.
Yüzyıllarca cahil bırakıldığımızdan, mantıkla değil, duyguyla hareket ettiğimizden dolayı da, ırkları (türk-kürt-alevi-sunni)suçlamaktan öteye gidemedik.
Irkçılık yapmakla ve birilerinin oyununa alet olmakla bir yere varılmaz. Bilgiyle, teknolojiyle, akılla hedefe varılır. İğrenç oyunlarla, içten pazarlıkla değil. Bunlar sadece yıkım ve felaket getirir, ki bunun da hiçbir kesime faydası olmaz.
Eğer özgür olmak istiyorsak, zorlukları yenmek istiyorsak bütün olmalıyız. Parçalanmanın kimseye faydası olmaz.
Bu oyunların kurucu olanlar da yine bizim ülke yöneticilerimiz.
Son yıllarda Abd nin parçala-böl-sat oyunu bizim ülkemizde iyi oynanıyor, bu oyun güzel tuttu. Bir başka oyun da, insanı aç bırak, kendine muhtaç et ve kişiliğini satın al. Bu da iyi tuttu.
Hem millet bölünüp parçalanıyor, hem ülke. Belki Türkiye yıkılmaz ama zayıflayacağı kesindir. Araziler, yollar, köprüler, kurumlar bir kılıfına uyduruluyor ve satılıyor. Türk-kürt-alevi-sunni biribirne düşürülüyor, ayrıştırılıyor-kutuplaştırılıyor.
Çok büyük oyunlar oynanıyor ki, bu kadar küçüldü topraklarımız.
Çok büyük oyunlar oynanıyor ki, bu kadar koptuk birbirimizden.
İsterse devlet içinde bir değil, beş devlet kurulsun.
Bu kin, bu nefret, bu adilik, bu hainlik bölünmeyle de bitmeyecek.
Oyunlar devam edecek.
Hak, hiç bir suçu olmayan garibanı öldürerek alınmaz.
Hak, halkı suçlayarak, kaba kuvvet uygulayarak ve de cezalandırarak alınmaz.
Hakkı verecek olan devlettir, hükumettir.
Sen sömürücü sisteme yalakalık yap, halkı cezalandır ve hak iste.
Bu sadece art niyetliliktir.
Teşekkürler
Saygılar
ALLAH RAZI OLSUN MUHTEREM HOCAM.
ŞU GÜNLERDE ÇOK İHTİYACIMIZ OLAN BİR MAKALEYDİ.FAKAT BU ANLATILAN GERÇEKLERE ÜLKÜCÜLERDEN BAŞKA İNANAN BİR ZÜMREYE RASLAMADIM.BİR TARAFTA SİZİN ANLATIĞINIZ GERÇEKLER,DİĞER TARAFTA ISRARLA KÜRTLERİN TÜRKLERLE ALAKASI OLMADIĞINI SÖYLEYEN KÜRT GEÇİNEN BÖLÜCÜ,BÖLĞECİ,VE TÜRK MİLLETİNE DÜŞMANLIĞIN CAZİBESİNE KAPILMIŞ HER TÜRLÜ MAHLUK.BEN TARİH TUTKUNU BİR İNSANIM,KÜRT TARİHİYLE İLĞİLİ YERLİ VE YABANCI YİRMİNİN ÜZERİNDE KİTAP OKUDUM.KÜRLER SİZİNDE SÖYLEDİĞİNİZ GİBİ MACARLAR BULGARLAR GİBİ BİR TÜRK BOYU.HATTA ONLARDAN YAKIN VE SON BİN YILLDIR BERABER YAŞADIĞIMIZ KARDEŞLERİMİZ.BİN YILDIR EN AZ ONMİLYON TÜRK VE KÜRDÜN EVLİLİĞİ VAR.BU ONMİLYON İNSANIMIZIN ORTALAMA ÜÇ ÇOCUĞU OLSA EDER OTUZMİLYON.KİMİ KİMDEN AYIRT EDECEĞİZ.YOL YAKINKEN TÜM KARDEŞLERİMİZİN,BU GİDİŞATIN HAYIRA ALAMET OLMADIĞINI GÖRMELERİ GEREKMEKTEDİR.
SON CÜMLENİZDEN YOLA ÇIKARAK SÖZLERİMİ ŞU ŞEKİLDE BAĞLAMAK İSTİYORUM.
"TÜRK İSMİNDEN RAHATSIZ OLANLARA YAZIKLAR OLSUN."
HAKARETİ BİR MEZİYET OLARAK GÖRENLERE YAZIKLAR OLSUN.
SUÇSUZ YERE KALBİMİZİ KIRANLARA YAZIKLAR OLSUN.
DEMOĞOJİ YAPARAK GERÇEĞİ ÇARPITANLARA YAZIKLAR OLSUN.
YAZIKLAR OLSUN. YAZIKLAR OLSUN,YAZIKLAR OLSUN.
KARDEŞLİĞE NİFAK SOKANLARA YAZIKLAR OLSUN.
KURULMUŞ YUVALARI BOZANLARA YAZIKLAR OLSUN.
DEVLETİMİZİ VATANIMIZI SATANLARA YAZIKLAR OLSUN.
YAZIKLAR OLSUN,YAZIKLAR OLSUN,YAZIKLAR OLSUN.
SELAM VE SAYĞILARIMLA...A.E.O.
Derebey tarafından 5/3/2013 9:06:20 AM zamanında düzenlenmiştir.