Dilde Uydurukça Kullanım!
Bir ulusun kültürünü anlatan, yorumlatan ve aktaran potansiyel bir güç olan dil iletişim ve kültür aracı olup, esas itibarıyla konuşmaya dayanır. Bu anlayışla, dilimizi sevelim, çok iyi öğrenelim ve öğretelim; diğer dillerin ve kültürlerin istilâsına karşı da mutlaka koruyalım. Türk dili nice güzellik ve inceliklerle dolu özelliklere sahiptir.
Bilinçsizce ya da bilerek yapılan yanlışlar dili yozlaştırır. Güzel, güçlü ve görkemli Türkçemizde zaman zaman karşılaşabildiğimiz bazı hatalı, eksik, yanlış, bozuk, çarpık, … kısaca kalitesiz kullanıma ilişkin aklıma gelen örnekler vermek isterim, izninizle:
__ Mrba!
(Böyle bir kısaltma yapılamaz. Doğrusu: Merhaba!)
__ Slm! Slmlr!
(Böyle kısaltmalar yapılamaz. Doğrusu: Selam!)
__ İyisin?
(Soru eki /-mi, -mı, -mü, -mu/ kullanarak ‘İyi misin?’ demek o kadar zor mu?)
__ Geliyon mu?
(Doğrusu: Geliyor musun?)
__ Gidiyoz mu?
(Doğrusu: Gidiyor muyuz?)
__ Öyle, di mi?
(Yanlışın arızalı versiyonları: Di’mi, de mi, da mi, dö mi, …? Doğrusu: Değil mi?)
__ Nassın?
(Doğrusu: Nasılsın?)
__ Napiyon?
(Yok, Napolyon! Doğrusu: Ne yapıyorsun?)
__ Herald yani!
(Herald Tribune demek istediniz, sanırım! Doğrusu: Her halde!)
__ Bi’
(Doğrusu: Bir)
__ Yo
(Doğrusu: Yok
__ Yanlız
(Doğrusu: Yalnız)
__ Yalnış
(Doğrusu: Yanlış)
__ Biliyo
(Doğrusu: Biliyor)
Kelime sonlarındaki /-R/ sesini yutmamız ya da yuvarlamamız ne bir incelik, kibarlık, ne de düzeylilik arz eder. Buna özenmek veya alışkanlık haline getirmek ise, yalnızca bir ‘zafiyet’ addolunur.
Güzel ve görkemli Türkçemizdeki /-R-/ sesinin hakkını tam olarak veremeyişin nedeni bir sağlık sorunu ise, bu bağlamdaki kişiler taşlamamın dışındadır. /-R-/ Özürlü Hâller... başlıklı şiirimi irdeleyerek okumanızı öneririm.
Sonuç olarak; dilimizi çok iyi, doğru ve sağlam öğrenmeliyiz. Dilin kuram ve kurallarını özümseyerek dil kültürümüzü engin ve zengin kılmalıyız. Bunun için iyi dinlemeli, çok okumalı ve yoğun biçimde araştırmalıyız. Düzeysiz ve özü bozuk konuşma ve yazılara asla iltifat ve itibar etmemeliyiz.
Türkçeye gönül vermiş ve eskimiş bir dil eğitimcisi olarak dille ilgili birçok şiirimin yanı sıra ‘Dilde Düşünmek, Dilde Vurgu, Dili Sevmek, Dilimizi Bozmayalım, Dil-Şiir ve Yazı, Yanlışta Direnme, Yanlışta Diretme’ başlıklı çalışmalarımı ilgi ve bilgilerinize çoktan sunmuş bulunmaktayım.
Öğrenmek, sonsuz bir süreçtir. Bilmemek değil, öğrenmemek ayıptır. Büyük ayıp ise, biliyormuş gibi davranarak bilimsellikten uzaklaşmaktır. Kendimizi kandırırsak, başkalarının gözünde ne denli küçüldüğümüzü peşinen içimize sindirmiş oluruz.
Sözlükleri ile Yazım Kılavuzu başta olmak üzere TDK (Türk Dil Kurumu) yayınlarından her zaman yararlanabilmeliyiz.
Yüreklerin bir nebze ısınmış ve dimağların ışımış olmasını dilerim.
Hoş ve esen kalınız!
30.04.2013
YORUMLAR
Her şey gibi dile ait değerlerin de tüketildiği bir zamanda çok anlamlı ve çok gerekli bir yazıydı.Duyarlılığınız için kutlarım.Ben de fazlasıyla rahatsız olduğum dilin yanlış bir kullanımını sizinle paylaşmak istedim.Okuma fırsatı bulur musunuz bilemiyorum .Tebrikler bir kez daha bu güzel paylaşım için.
AMCAN İŞE GİTTİ ANNEANNECİM
Sevgili dostlar bugün sizlerle dilin son on yıldır dikkatimi çeken ve beni inanılmaz derecede huzursuz eden bir kullanımından bahsetmek istiyorum. Bilmem sizlerin de dikkatini çekti mi? Ama bugün şahit olduğum bir olay bende bardağı taşıran son damla oldu. Önce sizlere şahit olduğum kısa diyolagdan bahsetmek istiyorum.
Sabah dolmuşa 5-6 yaşlarında dünyalar tatlısı cin gibi bir oğlan çocuğu ve anneannesi bindi. Önce ayakta gidiyorlardı Çocuk anneannesine arkada yer olduğunu ve oluşturabileceklerini söyledi, anneanne sevinçle ve sevgi dolu bir sesle hiçbir şey de gözünden kaçmıyor maşallah dedi torununa. Arkamda tatlı bir muhabbete başladılar. Çocuk anneannesine amcasının nerede olduğunu sordu buraya kadar her şey çok normaldi. Ta ki anneannenin cevabı gelene kadar…’’Amcan işe gitti anneannecim…’’
Pek çok şeyi sineye çekip alışmaya ayarlı bünyelerimiz önce ablacım sözüne alıştı. Kendinden küçük kızlara ablacım diyen cici genç kızlar çok da batmadı gözümüze. Sonra ağabeyler ablalara öykündü ve abicim girdi hayatımıza, artık delikanlılar kendinden küçük çocuklara abicim diyordu. Bu kullanımların hiç biri öz kardeşler için değildi fakat…
Derken annecim girdi hayatımıza anneler çocuklarına annecim mi diyordu? Kulaklarım mı yanlış duyuyordu inanmadım. İnanmak istemedim ilk duyduğumda babacım sözünün bir baba tarafından çocuğuna kullanıldığını duyduğumda. Amcacım sözünün bir yeğene kullanıldığı sahne dün gibi aklımda ne oluyordu bize böyle?
Evladım, yavrum, çocuğum, kızım, oğlum sözcükleri sözlüğü terk edip gitmişlerdi de bizim mi haberimiz yoktu. Bir başka çocuk değildi seslendiğimiz evlatlarımız, kardeşlerimiz, yeğenlerimizdi.
Çocukluğumu düşünüyorum da teyzemin bana teyzecim demesi hiç de kabul edilebilir gelmiyor. Bu söylem ilk başlarda masum ve sevimliydi belki ama korkarım ya da (kasıtlı olarak abartırım:)) birkaç kuşak sonra dil bu ihaneti affetmeyecek ve çocuklar kendilerin annelerinin annesi babalarının babası sanacaklar.İnsanların kendi rollerini çocuklara atfetmesi bu hızla devam ederse öğretmenler öğrencilerine öğretmenim diye seslenecek.Okul müdürleri içtimalarda günaydın müdürler diyerek selamlayacak çocukları:))
Dilin özelliklerinden biri de dilin bir anlaşma olmasıdır. Üzerine uzlaşıya varılmış kelimeler, kavramlar bir toplumda çatışma olmadan iletişimin sağlıklı yürümesini sağlayan en önemli unsurlardan birdir.
Aynı zamanda dil devingen bir yapıdır zaman içerisinde kelimelerde anlam yüklemesi ve anlam kaymaları olabilir, bazı kelimeleri çok farklı anlamlarda kullanmaya başlayabiliriz bu dili kirletmekle beraber dilin yaşayan canlı bir unsur olduğunun da kanıtlarındandır.
Kabul dilde değişmeler olmuştur ve olacaktır yeni kavramlarla yeni kelimeler girecek, eskiyip hayatımızdan çıkanlar dilden düşecek hep değişip dönüşecek dil.
Bunlar olanlar ve olması gerekenler. Dilde gelenekçilik, dar çemberlere sıkışıp kalma ve yaratıcılıktan uzaklaşmak değil tabii ki söylemim.
Bir anneannenin torununa ‘’anneannecim’’ demesini kabul etmiyor beynim. Nur içinde yatsın evladım diyen sesine ömrümce hasretlik çekeceğim anneanneciğim.
DENİZ ANKARALI 20.06.2011
Eğitimci
Dilin milletlerin hayatındaki ehemmiyetine inanan birisi olarak, benzer kaygıları taşıdığımı belirtmeliyim. Etrafımıza baktığımızda işyeri tabelalarından isimlerimize kadar bir yabancılaşma, yozlaşma almış başını gidiyor. Endişelenmemek elde değil. Dili yaşatacak, geliştirecek toplulukların başında şair, yazar ve san'atçıların geleceğine inanıyorum. Çünkü konuştukları, yazdıklarıyla geniş kitlelere ulaşma imkânları mevcut. Gelin görün ki, pek çoğu, adeta "yozlaştırma" rolüne soyunmuş gibi. "Özgün" olma gayesiyle, ne dediğini kendilerinin bile anlamadıklarına emin olduğum yeni bir dil oluşturma çabasında görünüyorlar.(Dilin yaşayan bir unsur olduğuna inanan birisi olarak, dili genişletme, geliştirme çabalarına saygım sonsuz, bu şekilde eser ve emek veren herkesi tenzih ederim.)
Güzel yazınız için teşekkür ederim.
Selâm ile.
Eğitimci
Seçil hocam dil konusunda ben de siz gibi hassasım. Dilimiz gittikçe bozuluyor.Yabancı kökenli sözcükleri kullanmada üstümüze yok. Zamanla birbirimizi anlamakta ve birbirimizle anlaşmakta epeyce zorlanacağız sanki! Çalışmalarınızdan dolayı sizi kutlarım..Saygı ve selamlarımla..
Eğitimci
Sayın Sökmen;
Ruhsuz, kişiliksiz ve özünü yitirmiş bir kuşağın yetişmesine neden olan ilgisizlik, aymazlık ve duyarsızlık gösteren anne ve babalar, eğitimciler ile yetkililere yazıklar olsun! Değerli yorumunuz için yürekten teşekkürlerimi sunarım. (Yorumunuza teşekkürümü yeni bir yorum gibi yazmışım heyecan ve aceleden; bilvesile sizden, seçkin site yönetimimizden ve sitedaşlarımdan özür dilerim, efendim.)
Eğitimci tarafından 4/30/2013 10:14:06 AM zamanında düzenlenmiştir.
Özellikle yeni kuşağın sanki kendi yarattıkları özel bir dil gibi günden güne çoğalan bozuk Türkçe..
Önemli bir konuyu ele almışsınız.
Kutluyorum duyarlılığınızı.
Eğitimci
Ruhsuz, kişiliksiz ve özünü yitirmiş bir kuşağın yetişmesine neden olan ilgisizlik, aymazlık ve duyarsızlık gösteren anne ve babalar, eğitimciler ile yetkililere yazıklar olsun! Değerli yorumunuz için yürekten teşekkürlerimi sunarım. (Yorumunuza teşekkürümü yeni bir yorum gibi yazmışım heyecan ve aceleden; bilvesile sizden, seçkin site yönetimimizden ve sitedaşlarımdan özür dilerim, efendim.)
Eğitimci tarafından 4/30/2013 10:14:06 AM zamanında düzenlenmiştir.