- 709 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Pastoral Hayat Hikayeleri
Üçüncü tekil şahısla söylenen bir türkü yazılıyor ak kağıda.. Asıl kahraman aciz anlatmaktan kendini çünkü. Saçları sonbahar rüzgarlarında solan çiçeklerin rengini almış, ve suskunluğunu hissetmekte aşkın, hayatın kendine tattırdığı her nefeste.
Söylemek her hangi bir şeyi, bahsetmek güzel ya da kötü şeylerden, çok uzak geliyor kendisine. Yüreğinin en olunmaz acılarla ezildiğini söyleyebiliyor sadece. Ve ölümden korktuğunu. ’Bir gün kendi gölgem yerime geçerse, fark eder mi insanlar öldüğümü’ diye soruyor kendi kendine. Cevapları kürtaja uğramış sorulara yenisi ekleniyor. O zamana kadar neden en ufak bir ilgi gösteren kıza aşık olduğu geliyor birden aklına. Neden birisi susadığımı ya da yorulduğumu merak ettiğinde kalbim platonik bir şekilde çarpıyor, diye düşünüyor. Neden tüm güzel kızlara aşık olduğunu, ve neden hiç bir soruyu cevaplayamadığını soruyor kendine. Sonra yapabileceği tek şeyi yapıyor, tüm duygularını, hayatını, aşklarını özetleyen tek şeyi..kızıyor..kendine, tanrıya, şeytana, herkese ve her olguya.
Ve pek de güzel olmayan bir kız anlıyor ne demek istediğini. Anlıyor ve ağlıyor. Daha önce de ağlamıştım diyor kız. Ölen bir film artistine ya da kız kardeşimin gelin olmasına da ağlamıştım. Ama şimdi senin için ağlıyorsam, seni sevdiğim içindir, diyor kız. Hayatın ona her hangi bir sıfatı layık görmediğini anlıyor sonra. Ne güzel ne çirkin, ne yetenekli ne beceriksiz. Sadece kız. Ben buyum ve olduğum şey doğumumdan belirlenmiş. Hiç bişeye sahip olmadım ve hiç bir şeyi kaybetmedim, diye düşünüyor bakarken sevgilisine.
Evleniyorlar. Yer, zaman, duygular belirsiz. Hiç dokunulabilecek bir şey kalmamış gibi dünyada. Her yer sokak, apartman, nikah yüzüğü..Bir ömür yaşıyorlar ve yaşatıyorlar çocuklarına. Masallardaki gibi mutlu olmuyorlar, olamıyorlar sonsuza dek. Baba diye değişiyor kahramanımızın adı. Sadece çocukları sesleniyor çünkü ona. Başka biri için ne bir iş arkadaşı olabiliyor ne de sadece arkadaş. Anne diye değişiyor ’kız’ın adı. Ve altına serilecek cenneti bekliyor umutla, bu dünyada mutlu olunabileceğini unutmuş halde.
Öznelerini yitirmiş cümleler yazılırken hayat kitaplarına, çocukları büyüyor, ve kendileri yaşlanıyor. ve yıllar sonra anne baba dışında farklı isimlerle anılıyorlar mezar taşlarında. Sadece çocukları ağlıyor böyle renksiz sonlanan bir ömrün bitimine. Hayatın amacı ne -diye geçmiyor kimsenin aklından. Sadece yaşıyorlar ve ayrılıyorlar, çoğu zaman elveda bile demeden birbirlerine..