- 1909 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
BİR SARHOŞ BABA VE OĞLU ****
1967 yılının Eylül ayı.. Üç ay olmuştu Devlet memuru olalı henüz.. İncecik bıyıkları, yatılı okulda verilen lacivert elbiseleri hala üstünde, mensup olduğu ailenin geçim derdi genç omuzlarında..
Öğle mesaisi yeni başlamış , büyük bir hevesle oturmuştu ki koltuğuna ; masanın yanındaki manyetolu telefonun zil sesiyle irkildi birden..
“—Ben Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü’yüm efendim. Hükümet Binasının bahçesinde yatan sarhoş bir vatandaş var.Polis ve kimse oradan kaldıramıyorlar. Araştırmışlar o şahıs babanızmış. Kaymakam Bey sizi bilgilendirmemizi istediler.”
“—Teşekkür ederim.Hemen geliyorum.Lütfen o halde bırakın !! “
Süratle ve endişeyle çıktı genç adam. Çok değil,daha 4 sene kadar önceleri yağmur çamur demeden yırtık ayakkabılarıyla düşe kalka ;kimse görmesin diye arka yollarda kan ter içinde babasını sırtlayıp eve götürüşü ve sırf bu nedenle zatürre oluşunu hatırladı nedense.. Yayları kırık dökük yatağından 7 ay kalkamamıştı hiç.. Ama; şikayetçi olmadı halinden çocuk sessizliğinde yaşadı o sıkıntılı dönemi.. Söz konusu baba idi çünki… Nekahati atlatıp salaha kavuştuğunda ise ; babasının trafik kazası geçirip naçar kaldığında işyerlerini idare edişi geldi gözlerinin önüne.. O küçücük haliyle,sarhoşlara hizmet edişini hatırladı kocaman işletmede.. Ve küçük aile reisi oluşunu !!!!
Mezuniyetine bir ay kala; babasının ticari iflasını öğrenmişti aldığı mektupta.. Gerçekte ekim olan doğum ayını haziran ayına tashih ettirerek ; bir an önce memuriyete başlayışını düşündü..İkincilikle bitirişini okulu … 387.5 lira maaş ve 10 nüfusu..
Hükümet binasının bahçesine yaklaştıkça bir hızlı çırpınıyordu yüreği..Heyacanlanmış ve oldukça yorgundu.. Çimenlerin üstüne kıvrılmış yatan ,başında kasketi ile babasını gördü bahçeye girdiğinde.. Koşar adımlarla ilerledi ve tuttu o öpelesiye ellerini.. Sızmıştı !! Soluk soluğa idi; bekledi başında kendine gelmek istercesine..
“—Baba..Babacığım.. Aç gözlerini..Bak ben geldim..” dedi genç memur.. Gözlerini yarı araladığında sevgiyle yoğrulmuş bir ışık parladı adeta..
“- Oğlum..Geldin dimi ? Ne zamandır seni,odanı arıyorum; bulamadım bir türlü.. Makamında kutlamak istiyordum.” Dedi ve sızdı tekrar..
Bir fayton kiraladı oğul son parasıyla.. Oradakilerin yardımı ile babasını faytona bindirdiğinde Kaymakam’ın makam odasının penceresinde; bir gölgeye takıldı gözleri tüllerin ardından..
Gelmişlerdi eve.. İki katlı ahşap bir ev.. Götürdü babasını yatırdı yatağına..Üstünü örttü ve öptü ellerinden saygıyla.. Ve tekrar mesaisine yetişmek üzere koyuldu o kadar yola…
Gözlerinde biriken yaşları göstermemeliydi; sildi ve geçti oturdu koltuğuna.. Bir çay söyledi hademeye.. Bir yudum almıştı ki ; daire amiri ve bir adam girince odaya yarım bıraktı ve doğruldu koltuğundan; ceketinin düğmelerini ilikleme çalışırken küllüğe bastırmayı ihmal etmedi sigarasını… O adam Kaymakam Bey’di !!!!
“-- Bırakın öyle kalsın ceketiniz..İliklemeyin !!! Sen değil,ben iliklemeliyim karşında düğmelerimi..” ve o genç delikanlıya sarılıp kucakladı ve öptü alnından !!! Genç memur telaşlanmış, heyacanlanmış
Titriyordu..Şaşkındı !!!
“--- Haber verdirdiğimde merak etmiştim ne yapacağını.. O tülün arkasından izledim yaptıklarını.. Gurur duydum ..Bir evladın ne şartlarda olursa olsun babasını nasıl sahiplendiğini yaşattın bana.. Helal olsun..Örnek ve ibret alınacak bir davranış.. Takdirimi sunuyorum.Hep böyle kalın” dediğinde kaymakam bey’İn gözlerinden akan yaşları gördü o genç memur..
Hep öyle kaldı o şimdilerde kocaman olan adam.. Sarhoş’un oğlu olmaktan utanmadı.. Her zemin ve şartta daima yanında oldu babasının son nefesine kadar.. Onun oğlu olmaktan gurur duydu,onur duydu…
Ta ilkokul yıllarında babasına içtiği için tokat atan dayısının ısdırdığı kalçasına dişlerinin derin izlerini bırakan o çocuk; ileri dönemlerde de aynı kaldı hep..
Bir gece yarısı özel olarak açılan röntgen merkezinde filmi çekilirken son nefesini oğlunun avuçlarında veren o muhteşem babanın sağ avucu kapalıydı sımsıkı.. evdeyken yastığının altına bakkal borcu ve harçlık olarak bıraktığı parayı gördü oğul; güç bela açtığında avucunda…
Oğul her şeyine kefildi.. Ve bugüne kadar da babasına hiç söz edemediler,ettirmedi..!!!
O genç memur; babasının ve ailesinin avukatı kaldı hep.. Müvekkilleri kabul etti ve hep savunup dururken; hayatı boyu onlarla anılmaya mahkum olduğunu unutmadan asla..
“Adımı biliyorsun ..Ama hikayemi değil” derler ya.. Burada ise tersi.. Artık bir gerçek hikayeyi biliyorsunuz. Ama adını değil.. Hep bende mahfuz kalacaktır. Adları sizler istediğiniz gibi yerleştirin.. Ama bu hikaye umarım hep ışık tutsun etkilenlere..
ilkom55tinan (Kenan Koç)
YORUMLAR
İkinci bir yorum yeri olmadığından tekrar yazmak ihtiyacı hissettim Kenan Bey.
Ben sadece var olan güzel duygu ve kaleme cok ufak bir yol gösterdim deftere gelişinizle Corbada bir tutam tuz olduysam ne mutlu bana.
Ben teşekkür ederim, kalem ve kelam yolunuz acık olsun diyerek selamalr saygılar sunuyorum..
Bu guzel yaziyi, gercek hikayeyi, aniyi burada gormek beni son derece memnun ve mutlu etti.
Kaleminiz cok guzel ve duygu akisiniz, anlatim guzelliginiz sizden;
bizlerin nice guzel nesir paylasimlarinin okuyacagini gosteriyor.
Gonulden engin yureginize, kaleminize,
Selam saygi ile..
ilkom55tinan
Bu alemde sizin gibi birinin mevcudiyetini bilmek,tanımak bana keyif veriyor. O kadar güzelduygulara vesile oluşunuz izahtan varestedir.
En derin ve içten saygı ve sevgilerimi yolluyorum.. Hep olun sağlıklı ,mutlu ve esen kalın