Mutlu Olmak!
TDK (Türk Dil Kurumu) Güncel Türkçe Sözlük mutluluğu şöyle tanımlar: Bütün özlemlere eksiksiz ve sürekli olarak ulaşılmaktan duyulan kıvanç durumu, mut, ongunluk, kut, saadet, bahtiyarlık.
Felsefe Terimleri Sözlüğü ise,
1. Genellikle insanların kendilerine en yüksek erek olarak koydukları değer. Bilinci dolduran tam bir doygunluk durumu. İstek ve eğilimlerin tam bir uyumu ve doygunluğu. Değerli şeylerin bolluğu içinde alınan nesnel durum.
2. Kişisel mutluluk duygusu: a. durum olarak; b. bir kezlik bir yaşantı olarak.
3. Ahlak felsefesinin ana kavramlarından biri; özellikle klasik eskiçağ ahlakının temel kavramı: a. Bireyin mutluluğu, b. Toplumun mutluluğu.
Ünlü Alman filozof Immanuel Kant’ta mutluluk erişilmesi güç bir ülküdür; bunun karşısına Kant mutluluğa layık olma değerini ulaşılabilir bir erek olarak koyar.
Bana göre, mutluluk zaman zaman koklamak istediğimiz için başkalarının başına serptiğimiz esans, kolonya, güzel koku gibidir. Demek ki başkalarını mutlu görmek isteyişimizde bile bir miktar bencillik söz konusu olabilmektedir.
Bir başka yaklaşımla da mutlu olabilmenin pratik yollarından birini dile getirmek isterim: Her şeyi görme, her şeyi duyma, her şeyi söyleme; kısaca her şeyi bilme, belki o zaman biraz mutlu olabilirsin.
Çok bilen (söyleyen) çok yanılır, der bir atasözü. Fazla bilginin insanı huzursuz edebildiğini aklımızda tutmakta yarar vardır. Dilim seni dilim dilim dileyim, başıma geleni senden bileyim, diyen atasözü ise kişinin başına ne gelirse dilini tutmamasından geldiğini anlatır.
Bilgiçlik satmanın (taslamanın) insanı yüceltmediğini, aksine çoğu zaman insana sıkıntı yaşatabildiğini ve hemen her konuda ille haddimizi aşmadığımız oranda bir nebze huzur ve mutluluk yakalayabileceğimizi yadsımayalım.
‘Mutluluk Üzerine’ başlıklı yazımda da değindiğim üzere gerçek mutluluk; öncelikle ve özellikle iç huzuruna sahip olan, öz güveni bulunan ve özüyle barışık insanın yüreğinde, beyninde ve ruhunda ortaya çıkar, olgunlaşır, söylem ve davranışlarında kendini gösterir.
Soyut bir kavram olan mutluluğun izafi (göreceli) yani herkese göre bir tanımı vardır. Yeryüzünde gerçek anlamda mutluluğun standart bir tanımı henüz yapılabilmiş değil, ama bu konuda hemen herkes kendince bir şeyler yazar, çizer, söyler...
Her ne biçimde ve ne denli mutlu olursak olalım, sevincimiz, coşkumuz başkalarına asla rahatsızlık vermemelidir. Bu duygumuzda da aşırılığı kaçmayalım ki sonunda ifrat-ı neşat etmesin bizi haşat!
Eski bir dostumuzla karşılaştığımızda, içimizden geldiği gibi doğaçlama yazıp konuştuğumuzda, sevdiğimiz bir şeyleri yiyip içtiğimizde, deliksiz bir uyku uyuduğumuzda, birisine yardım ettiğimizde, yeni bir şeyler öğrendiğimizde, bir hatamızı düzelttiğimizde, ruhsal ve bedensel sıkıntılardan arındığımızda, … mutluluğa erişmez miyiz?
Bazen çam sakızı çoban armağanı misali ufak bir hediye, bir hatır sorma, bazen tatlı anılarımız, bazen de dilek ve umutlarımız bizi öyle mutlu kılar ki o anki duygu ve düşüncelerimizin yitmemesi, düşümüzün bitmemesi ve mutluluk burgacının bizi dışına itmemesi için çırpınır dururuz.
Nasıl ki ‘en iyi’ iyinin, ‘en güzel’ güzelin, ‘en çok’ çoğun düşmanıdır, aynı anlayışla ‘en mutlu’ mutluluğu azımsatır ve hırsımızın tutsağı olmaktan kurtulmamızı imkânsız kılar.
İnsanlar, mutluluğu
__Asalette,
__Başarıda,
__Sağlıkta,
__Güzellikte,
__Maddi zenginlikte,
,…
farklı noktalarda arar dururlar. Peki, ya siz?
Konuya ilişkin ‘Mutluluk Otobüsü’ başlıklı şiirimle yazıma az çeşni katmak isterim, izninizle:
Binmişiz otobüse, çıkmışız yolculuğa,
Coşarız her durakta, koşarız mutluluğa.
Yeter ki biraz olsun, az ya da çok fark etmez;
Yürekten dileyenler arzusunu terk etmez.
Olmaz gerçek saadet salt pulla ve parayla,
Gelmez hakikî bahar bir çiçekle mavalla.
İzafîdir tanımı mutluluğun aslında;
Yakalamak isteyen yanlış yapmaz faslında.
Verir gönlüne göre kanaatkârın Allah,
Halk edilince sebep bulur dârdaki felâh.
Elbet vardır hakkımız mutlu olmaya biraz;
Mutluluk otobüsü seyrüseferde tam gaz.
İnmek istesen bile bazen bu mümkün olmaz,
Mutluluk durağında her umduğun bulunmaz.
Varsın, az eksik olsun, yeğdir hiç olmamaktan;
Huzur bulamaz asla kaçınan paylaşmaktan.
Yoktur mutlak formülü, daim kullan aklını,
Döndür fırsat bulunca mutluluğun çarkını.
Düşmanıdır mutlunun, hiç unutma, en mutlu;
Kılsın herkesi Allah iyimser ve umutlu. (Adana, 2006)
Her noktada mutluluğun gönlünüzce olmasını dilerim. Ne mutlu yetinmesini bilenlere! Hoş ve esen kalınız…
28.04.2013
YORUMLAR
Çok şey bilmenin insana zarar vereceğine inanmak ne derece doğru bilmem.
Bildiğim bir şey varsa olur olmmaz erde lüzumlu luzumsuz konuşmaktır.
Yerini ve zamanını iyi ayarlarsan ne ala.mutlu olmaksa göreceli bir olay seni mutlu eden şey beni mutsuz edebilir
Hoşca kal