- 1320 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
BEKLE BENİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Konstantin Simonov,büyük aşkı Valentino Serova’yı Kolemonskoye tren istasyonunda gördü ilk kez. Serova 21 yaşındaydı ve Sovyet sinemasının gözde bir aktiristiydi. Çok güzel bir kadındı Serova, ve ilk görüşte vuruldu genç kadına Simonov...
1943 yılında evlendiler. Çok geçmeden 2. Dünya Savaşı başladı. Alman orduları Avrupa’daki bir çok ülkeyi işgal ettikten sonra Sovyetler Birliği’ne girdi. Savaş tüm hızıyla sürerken Simonov bir gazete de çalışıyordu. Gazete onu Stalingrad cephesine savaş muhabiri olarak gönderdi.
Kanlı çatışmalarda savaş muhabirliği yapan Simonov, Serova’nın özlemiyle yanıp tutuşuyordu. İşte o günlerde yazdı ünlü ’Bekle Beni’ şiirini. Simonov şiiri yazdığında yirmi beş yaşındaydı. İzine giden bir askere gazeteye götürmesi için verdi şiirini. Ama gazeteye ulaşıp ulaşmadığını öğrenemedi hiç.
Bir gün cephede süren çatışmalar aniden kesildi. Sanki iki taraf anlaşmış gibi kesmişti ateşi. Çarpışmaktan bitap düşen askerler bu anı fırsat bilip hemen yerlere uzandılar ve Rus ordusunun eski bir geleneğine uyarak kısık sesle şarkı söylemeye başladılar. Simonov şarkıya kulak verdiğinde çok şaşırdı. Şarkını ezgisini ilk kez duyuyordu ama sözleri ezbere biliyordu. Şarkı cephedeki askerin sevdiği kadına yakarışını anlatıyordu. Askerler ’ yağmurlar yağarken bekle beni karlar yağarken bekle kimseler beklemezken bekle beni’ diye yavaştan söylüyorlardı şarkıyı. Simonov çok şaşırdı. Şiirini verdiği askeri bir daha hiç görmemişti. Gazeteye ulaşıp ulaşmadığını da bilmiyordu. Bu savaşın içinde yorgun ve bezgin düşen askerler ne zaman ve nasıl ezberleyip bir de beste yapmışlardı.
Asker şiiri gazeteye vermişti ve şiir gazetede basılmıştı. Gazetede şiiri okuyan bir asker hemen kesip nişanlısına göndermişti. Şiirden çok etkilenen kız tüm arkadaşlarına göndermişti bu şiiri. Sonra şiir elden ele ulaşmış ve ünlü Bekle Beni fırtınası esmeye başlamıştı tüm Sovyetlerde...
Nihayet savaş bitti ve Simonov aşkı Valentina’ya kavuştu. Ama aradan geçen zaman çok şeyi değiştirmişti. Şimdi Valentino Sovyet sinemasının parlayan yıldızıydı. Simonov büyük aşkını tanıyamıyordu. Valentino’nun çevresi yakışıklı aktörlerle dolup taşıyordu. Bazılarıyla da adı çıkmaya başlamıştı. Simonov duygularını hiç aksettirmedi karısına. Ona hiç bir şey sormadı. 1957 yılında uğruna şiirler yazdığı kadını sessizce terk etti.
Serova, 1975 yılında öldü. Cenazede bütün gözler Simonov’u aradı. Ama o yoktu. Ertesi gün mezarın başında bir adet mor menekşe bulundu. Üstüne iliştirilen kağıtta ’bekle beni’ yazıyordu.
Simonov çok sevdiği kadınını fazla bekletmedi. 28 Ağustos 1979’da gitti yanına...