YOKUŞ
Hiç yaşanmazlığı bile hayal edilemeyecek bir hayalin peşine düştün mü?
Ben düştüm.
Hiçliği ile hepliği bir yokuşlarda nefessiz koştum.
Bir kuş eşlik etti bazen tepemin üstünde güzel melodilerinden seçmelerle.
Bazen o yoruldu minik kedicik yanıma geldi.
Gerçi onun da melodilerinin yerine miyavları vardı. Yine de kuş kadar yormadı beni.
Bilirsin nankör derler kediye. Bir karşılık bulamadığından o da defolmayı seçti.
Yolu yoktu zaten başka.
Bir saz vardı unutmadan söyleyeyim.
Bağrı yanık…
En çok o sürdü başını taşlara…
Yollar toz toprak… Nefessizdim ama o umursamadı.
Dokundukça bam telime beni de yaktı bilmeden…
Gidince anladım, sazdan yol arkadaşı olmaz..!
Deli divane eder adamı…
Yalnızlığa düştüm sonra. Sessizlikte saklanan huzuru soludum.
Fakat bilinir ki huzur bile batmaya başladı… usandım..
Kul bela aramayınca Allah vermezmiş. Bile bile belamı aradım.
Nefessiz koştuğum yokuşlarda yumruğumdan küçük bir taşa takıldım.
Minik bir soluk kaçtı içime.
Ve oyun bozuldu.
Yollarına düştüğüm hasretliğime hepten hasret gittim yokuşun en sapa yerinde.
Bitti diyemeden tek bir solukta kapandı gözlerim…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.